Avukat Feyzi Erçin, 2013 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi’nde “Sinemada Klasik Müzik”, “Auteur Sinemasında Klasik Müzik”, “Film Müzikleri” ve “Filmde Ses” dersleri vermekteydi. Melih Bulu’nun Cumhurbaşkanlığı tarafından rektör atanması sonrası başlayan protesto sürecinde Boğaziçi Nöbeti’nde yer aldı, gözaltına alınan, tutuklanan öğrencilerinin yanında oldu, gönüllü avukatlıklarını yaptı. Melih Bulu’nun ardından rektörlük koltuğuna oturan Naci İnci tarafından 30 Mayıs 2021’de üniversitedeki görevine son verildi. Erçin’in kampüse girmesi de engelleniyor. 

Feyzi Erçin, 1970 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Amerikan Robert Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1995’ten bu yana avukatlık yapıyor. Uzmanlık alanı taşıma ve sigorta hukuku. 

Erçin aynı zamanda amatör bir piyanist, klasik müzik yazar ve eleştirmeni, fotoğrafçı. 2010’dan beri İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Müzik Festivali Danışma Kurulu’nda yer alıyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde ders vermesini sağlayan da, bu çok yönlü kişiliği. 

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrencileri onu “Öğrencilerine tatlı getiren, başı sıkışan öğrencilerinin yardımına koşan, öğrencilerine konser ve sinema biletleri hediye eden müthiş bir insan. Keşke Feyzi Hoca gibi insanlardan her okulda olsa” diye tarif ediyor. 

Erçin’i öğrencilerinden ayıran, öte yandan bağlarını kuvvetlendiren süreç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Melih Bulu’yu rektörlük görevine atamasıyla başladı. 2 Ocak 2021’de gerçekleşen atamaya Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, öğrencileri ve mezunları tepki gösterdi. Boğaziçi Direnişi ve akademisyenlerin Boğaziçi Nöbeti böyle başladı. Erçin de nöbette yerini aldı, gözaltına alınan, tutuklanan öğrencilerinin yanından ayrılmadı. 

2018’deki Afrin Operasyonu’na yönelik protestolar sırasında da benzer bir süreç yaşanmıştı. Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüs’te 19 Mart günü TSK ve ÖSO’nun Afrin’i ele geçirmesi sebebiyle bir grup öğrenci lokum dağıtmak istedi. Bir başka grup da tepki gösterdi ve lokum dağıtanlara müdahale etti. Olayların ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı terör propagandası yapmak ve Zeytin Dalı Harekatını protesto etmek suçlamasıyla 14 öğrenci hakkında gözaltı kararı aldı. Dönemin Rektörlüğü açıklama yapmış, lokum dağıtan öğrencilere yönelik saldırının ifade özgürlüğünü hedef aldığını söylemişti. Feyzi Erçin, o dönem gözaltına alınıp tutuklanan öğrencileri cezaevinde ziyarete gitti. Avukat olarak ilk cezaevi ziyaretiydi. Bu ziyaretlerin bir akrabaya kıyasla ne kadar kolay ve hızlı yapılabildiğini ve tutuklu bulunanları ne kadar mutlu ettiğini fark etti. 

Üç yıl sonra, Boğaziçi’nde açılan dayanışma sergisinde yer alan bir eser nedeniyle öğrencileri gözaltına alındığında yanlarına ilk gidenlerden biriydi. Gözaltı süreçleri konusunda ÇHD, ÖHD, Sosyal Hukuk Derneği avukatlarından büyük destek gördü. İlk gözaltılarda sadece koordine etme görevini üstlenirken zamanla ifadelere girmeye başladı. 

Geniş kitleler Feyzi Erçin’i, gözaltındaki öğrencilerine adliyede “Sizi yalnız bırakmayacağız” diye seslenmesi ile tanıdı. 

Can Candan gibi Feyzi Erçin’in de direnişe ve öğrencilerine verdiği destek nedeniyle derslerine 30 Mayıs 2021’de rektörlük tarafından son verildi. Yaz okulunda ders açmak istediğinde, önce fazla yüksek not verdiği gerekçesiyle izin vermediler. Güz döneminde ise formasyonunun uygun olmadığı, okul yönetimine hakaret ettiği, küçük düşürdüğü söylendi. Aynı tarihten bu yana üniversite kampüsüne girmesine de izin verilmiyor. Erçin, dersinin rektör tarafından yasaklanmış olmasının idare hukukuna aykırı olduğu gerekçesiyle dava açtı. Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde de okula alınmasına, çevrimiçi etkinliklere katılmasına bir engel olup olmadığını sordu ancak tatmin edici bir cevap alamadı. 

Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Salonu’nda, 3 Aralık 2021’de, “Duvarlar ve Sınırlar: Göç, kırılganlık ve sanat” başlıklı bir panel düzenlenecekti. Can Candan ile Feyzi Erçin de bu panelin konuşmacıları arasında yer alıyordu ancak panelden iki gün önce etkinlik rektörlük tarafından iptal edildi.   

Erçin’in hayatı 2 Ocak 2021’den sonra hayatı 180 derece değişti. Müzik ve sinemaya eskisi kadar zaman ayıramıyor, sürekli öğrencilerinin gözaltı ve disiplin soruşturması süreçleriyle ilgileniyor, daha az uyuyor. Bazı geceler cezaevinde bulunan öğrencileri Berke ve Pelit’i düşünmekten uykusuz kalıyor. “Daha zor, daha uykusuz ama daha iyi bir hayatım var” diyor. Şu ana kadar 200'e yakın öğrenciye Boğaziçi Üniversitesi yönetimi disiplin soruşturması açtı.