Image

DW TÜRKÇE 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanışını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Mahkemenin Osman Kavala kararıyla ilgili denetim sürecini resmen başlattı.

Avrupa Konseyi’nin karar organı konumundaki Bakanlar Komitesi, AİHM’nin geçen ay kesinleşen Osman Kavala kararının denetim sürecini başlattı. Komite konuyu 1-3 Eylül 2020 tarihlerinde Strasbourg’da düzenlenecek “AİHM kararlarının uygulanışının denetimi” gündemli toplantılarında görüşmeye başlayacak. Bu toplantılar öncesi Kavala kararının uygulanışı hakkında Türk hükümeti ve Kavala’nın avukatlarından istenen yazılı görüşler Strasbourg’a ulaştı.

Kavala’nın avukatları, Strasbourg’a ilettikleri görüşte, AİHM kararı 12 Mayıs 2020 tarihinde kesinleşmiş olmasına rağmen Kavala’nın tutukluluk halinin devam ettiğine vurguda bulundu. Avukatlar, aynı soruşturma dosyası altında 3 kez tutuklanıp, 2 kez tahliye edildiğini belirttikleri Kavala’nın, buna rağmen 2017’den bu yana hapiste olduğunu hatırlattı.

Soruşturmanın hukuki dayanaktan yoksun olduğu tezini işleyen avukatlar, Türk hükümetinin Kavala’nın “serbest bırakılmasını engellemek” ve “AİHM kararını uygulamamak” için "aynı soruşturma dosyası kapsamında değişik suçlamalarla tutuklama kararları hazırlattığı” tezini işedi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID19’u pandemi ilan ettiğini hatırlatan avukatlar, Kavala’nın “güvenlik ve emniyeti” açısından AİHM kararı gereği derhal serbest bırakılmasını istedi.

Avukatlar, Kavala’nın tutukluluk halinin devamının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “Kararların Bağlayıcılığı ve İnfazı” ile ilgili 46’ncı maddesine aykırı olacağının Türk hükümetine tebliğ edilmesini de istiyor. Bakanlar Komitesi, AİHS’ye taraf bir devleti, taraf olduğu bir davada verilen kesin karara uygun davranmayı reddetmesi halinde, Sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle AİHM’ye şikayet etme yetkisine sahip. Bu karar Bakanlar Komitesi’nde 3’te 2 çoğunlukla alınıyor. Bakanlar Komitesi Avrupa Konseyi’ne üye 47 devletten oluşuyor.

AİHM kararının tam olarak yerine getirilmesi için Kavala’nın derhal serbest bırakılması gerektiğini belirten avukatlar, konunun daîmi olarak Bakanlar Komitesi gündeminde tutulmasını da talep etti.

Ankara: “Kararı yerine getirdik”

Ankara ise Strazburg’a gönderdiği notta, Türkiye’nin, Osman Kavala hakkında Avrupa Mahkemesi tarafından verilen kararı “teknik” açıdan yerine getirdiği mesajı verdi.

Ankara’ya göre, Kavala’nın Avrupa Mahkemesi önündeki davasının temelini oluşturan ve 1 Kasım 2017’den bu yana devam eden tutukluluk hali, esasen 18 Şubat 2020 tarihinde sona erdi. Bir diğer deyişle, Osman Kavala hakkında bu tarihte açıklanan tahliye kararı ile AİHM’nin “Kavala derhal serbest bırakılsın” talebi yerine getirilmiş oldu.

Tahliye kararının hemen ardından 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında hakkında gözaltı kararı verilen Osman Kavala, 9 Mart 2020 tarihinde "politik ve askeri casusluk” suçlamasıyla bir kez daha tutuklanmıştı. Türk hükümetine göre bu suçlama AİHM’de kesinleşen Osman Kavala davası kapsamına girmiyor.

AYM süreci

Ankara, bu son tutukluluk kararıyla ilgili olarak Kavala adına 4 Mayıs 2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunulduğunu, bu başvuru sonuçlanmadığı sürece iç hukuk yollarının tükenmiş sayılamayacağını ve konunun Bakanlar Komitesi önüne getirilemeyeceğini bildirdi.

Türk hükümeti, bu tezlerden yola çıkarak, Bakanlar Komitesi'nin bu davayla ilgili yetkilerinin AİHM’nin 10 Aralık 2019 tarihli Osman Kavala kararıyla sınırlı olduğunu savunuyor.

Bakanlar Komitesi önündeki süreç Eylül 2020’de başlayacak. Ne kadar süreceğini Türk hükümeti ile Avrupa Konseyi arasında yürütülecek diyalog belirleyecek. Komite, her üç ayda bir olmak üzere yılda sadece dört kez AİHM kararları gündemiyle toplanıyor.

AİHM kararında Osman Kavala’nın yakalanması ve tutuklanmasının "tarafsız bir değerlendirme temelinde makul şüpheye dayanmadığı” ve “siyasi amaçlı tutuklandığı” sonucuna varılmış, bu durumun AİHS’nin ihlali anlamına geldiğine hükmedilip, ihlalin ortadan kalkması için “derhal serbest bırakılması” istenmişti.