Image

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi; 24 Aralık 2019 tarihli duruşmada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 10 Aralık 2019 tarihli kararında belirtilen, Osman Kavala’nın “derhal salıverilmesi” ve “TCK 312. maddede yer alan suçun unsuruna ait delillerin mahkeme dosyasında bulunmamasına” ilişkin kararını hiçe sayarak yeni bir hak ihlalinde bulunmuştur.

AİHM kararlarının hukuki değerlendirmesini yapacak mercii, tarafsız ve bağımsız Türk Mahkemeleridir, buna rağmen İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, söz konusu kararla süreci geciktirmek adına bu yetkisini Adalet Bakanlığı’na devretmiştir.

Bu karar; hukuka aykırı olmasının ötesinde Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve uluslararası ceza hukuku prensipleri ile kurmaya çalıştığı bağları kopartacak niteliktedir.

Osman Kavala hakkında sürdürülen tutuklama kararının kaldırılmasına ilişkin AİHM kararında yer alan “derhal uygulanması” şerhi, Kişi Hak ve Özgürlükleri’nin korunmasına yönelik Anayasal bir zorunluluk olup kararların kesinleşmesine bağlı kılınamaz.

Kaldı ki alınan kararların keyfiliği, hukuki bir hata ya da hâkimin takdir yetkisi içerisinde değerlendirilemez.

Gelinen noktada, söz konusu hukuka aykırı kararın adalet ve yargı sistemimizi içine düşürdüğü durum, iki yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunan Osman Kavala’nın mevcut durumundan daha vahimdir.

Bu hukuksuz uygulamaya karşı Mahkeme Heyeti’nin reddi ve HSK’ya şikâyet gibi başvurular başta olmak üzere, tutukluluğun devamı kararına itiraz, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi başvuruları ile Adalet Bakanlığı’na ivedilikle yapılacak başvurular tahtında hak arama yolundaki kararlılığımızı kamuoyunun bilgi ve dikkatlerine sunarız.

Osman Kavala Müdafileri

Dr. Köksal Bayraktar

Deniz Tolga Aytöre

İlkan Koyuncu