2019 İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü için Bakırköy’de miting başvurusunun reddedilmesine açılan dava da reddedildi!
2019 İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nün Taksim’de yasaklanması üzerine Bakırköy’e yapılan miting başvurusunun da yasaklanmasına ilişkin açılan dava reddedildi.
Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi’nin 30 Haziran 2019’da İstanbul Valiliği tarafından her yıl açıklanan toplantı, gösteri ve yürüyüş alanlarından biri olan Bakırköy Meydanı’nda miting başvurusunun reddedilmesi üzerine dava açtı.
İstanbul 9. İdare Mahkemesi, derneğin başvurusunu değerlendirdi ve davanın reddine karar verdi. Mahkeme, İstanbul Valiliği’nin herhangi bir delil göstermediği “yürüyüş hakkında CİMER’e yapılan şikayetler” var iddiasını doğru kabul ederek; yasak kararının yasaya uygun olduğunu söyledi.
Mahkeme bu kararını, Valiliğin yasak gerekçesine uygun şekilde; “provokatif eylem ve olayların meydana gelebileceği”, “halkın huzur ve güvenliğinin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, genel sağlığın ve genel ahlakın, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması”, “olası şiddet ve terör örgütü olaylarının önlenmesi” iddialarıyla gerekçelendirdi. Yasak kararında “hukuka aykırılık bulunmadığı”na hükmetti.
Ne olmuştu?
İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi temsilcileri 11 Haziran 2019’da İstanbul Vali Yardımcısı Mehmet Ali Özyiğit ile görüştü. Vali Yardımcısı Özyiğit, “Taksim'in yürüyüş ve gösteri alanı olmadığı ve Taksim'de hiçbir gösteriye izin verilmediği gibi LGBTİ+'lara da izin verilmeyeceğini” söyledi.
Bunun üzerine Onur Haftası Komitesi, İstanbul Valiliği tarafından her yıl açıklanan toplantı, gösteri ve yürüyüş alanlarından birinde yürüyüş gerçekleştirmeye yönelik taleplerini iletti. Vali yardımcısı ise sadece Taksim değil, İstanbul'da gerçekleşecek tüm açık alan eylemleri için LGBTİ+’ların “toplumsal tereddütlü grup” olduğunu iddia ederek bu talebe sıcak bakmadıklarını söyledi. İstanbul Valiliği, Komite’nin Bakırköy Meydan’da miting başvurusuna da izin vermedi.
Valilik, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenecek alanlar arasında yer alan Bakırköy’deki eylemi, “halkın huzur ve güvenliğinin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, genel sağlığın ve genel ahlakın, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması, olası şiddet ve terör olaylarının önlenmesi, provokatif eylem ve olayların yaşanmaması” gerekçeleriyle yasakladı.
Yasağın ardından Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği Valilik hakkında dava açtı.
2911 sayılı kanun ne diyor?
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu 3. maddesine göre; “Herkes, önceden izin almaksızın, bu kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”
Kanunun 12. maddesi Düzenleme Kurulu’nun sorumluluklarını şöyle sıralıyor:
“Düzenleme kurulu, toplantının sükun ve düzenini, bildirimde yazılı amaç dışına çıkılmamasını sağlamakla yükümlü ve sorumludur. Kurul, bunun için gereken önlemleri alır ve gerektiğinde güvenlik kuvvetlerinin yardımını ister. Toplantının amacı dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesini imkânsız gördüğü takdirde kurul veya toplanamadığı takdirde kurul başkanı dağılma kararı alır ve durumu derhâl yetkili kolluk amirine bildirir.”
AİHM ne diyor?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Rusya’daki Onur Yürüyüşünün engellenmesi ve yürüyüşe yapılan saldırıyla ilgili Alekseyev v. Rusya kararı bulunuyor. Mahkeme 2006, 2007 ve 2008 Moskova Onur Yürüyüşleri’nin yasaklanmasının 11. maddeyi açıkça ihlal ettiğine karar verdi. AİHM, bu karar ile toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının yasaklanmasının meşru bir amaca dayanıp dayanmadığına veya kanunla düzenlenip düzenlenmediğine bakmayı demokratik toplumun gereği açısından gereksiz gördüğünü ve 11. maddenin gösterinin konu ve amacından rahatsız olabilecek veya göstericilerle aynı fikirde olmayan kişilerin saldırılarına karşı korumayı da içerdiğini yineledi. Mahkeme sadece riskin varlığının gösteriyi yasaklamak için yeterli olmadığını, yetkililerin potansiyel saldırılara ilişkin gerekli önlemleri alması gerektiğinin altını çizdi.
Benzer şekilde AİHM, Identoba ve Diğerleri v. Gürcistan kararında da özellikle saldırı sırasında söylenen homofobik cümleleri dikkate alarak, LGBTİ’lerin gösteri sırasında maruz kaldıkları şiddeti, o sırada duydukları korkuyu ve hissettikleri aşağılanmayı 14. maddeyle bağlantılı olarak 3. maddenin ihlali kabul ederek ayrımcılık yasağı kapsamında değerlendirdi. Mahkeme Mayıs 2012’de yapılan yürüyüşe saldırının madde 11’i ihlal ettiğinin altını çizdi ve yetkililerin başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğünün önyargılı şiddetten koruyamadığını, bunun madde 3 ve 14 ile birlikte madde 11’in ihlali olduğunu belirtti. Yine Mahkeme yürüyüşten 9 gün önce yetkililere haber verildiğini, bu sürenin gerekli önlemleri almak için kullanılabileceğini, gösterinin barışçıl bir şekilde devam etmesinin devletin yükümlülüğü olduğunu, yürüyüş öncesi kamu açıklamaları yapıp hoşgörüyü vurgulayabileceklerini ya da böyle bir gösteriye yapılacak olan saldırının mevcut hukuki sonuçları konusunda uyarı yapabileceklerini belirtti.