İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türk yetkililerin 8 Mart Dünya Kadınlar Günün’nde İstanbul’daki gösterilerde slogan atan kadınlar hakkında açtıkları adli soruşturmanın derhal sona erdirilmesini ve haklarındaki adli kontrol uygulamasının kaldırılmasını istedi.
Yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret etmekle suçlanan kadınların suçlu bulunmaları halinde bir ile dört yıl arasında hapis cezasına çarptırılabileceği ve bunun ifade özgürlüğü konusundaki uluslararası standartların ihlali olduğu belirtildi.
HRW’den yapılan açıklamaya göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüyüş sırasında slogan atan 18 kişiye yönelik operasyonu kapsamında İstanbul polisi aralarında 17 yaşında bir çocuğun da bulunduğu bu kişileri gözaltına almıştı. Mahkemeye çıkartılan 17 kadın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış ve seyahat yasağı uygulanmıştı. 17 yaşındaki çocuk ise gruptan adli kontrol şartıyla daha erken tahliye edilmişti.
İstiklal Caddesi Kadın Yürüyüşüne Kapatıldı
İnsan Hakları İzleme Örgütü kıdemli kadın hakları araştırmacısı Hillary Margolis, açıklamada ‘‘Şiddet içermeyen sloganlar attıkları gerekçesiyle kadın hakları aktivistlerine adli soruşturma açmaları ve onları gece yarısı evlerinden almaları, Türk yetkililerin toplanma, ifade özgürlüğü ve kadın haklarını ne kadar görmezden geldiğini gösteriyor’’ sözleri kullanıldı.
Açıklamada Türk yetkililerin eşitliği teşvik etmek için kutlanan bir günde bile kadınların haklarını korumak yerine onları barışçı gösteriler için hedef aldıkları belirtildi.
Gözaltıların, hükümetin İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıklamasından bir hafta sonra geldiği anımsatılan açıklamada bu plan kapsamında ifade özgürlüğünü ve toplantı özgürlüğünü koruma sözü verildiği hatırlatıldı.
İzmir’de Coşkulu 8 Mart Kutlaması
Açıklamada İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün gördüğü polis sorgu raporlarında bazı kadınların ritme göre zıplamalarının slogan attıklarının delili olarak kabul edildiği belirtildi.
İnsan hakları hareketinin kutuplaşmış Türkiye’de sivil toplumun en güçlü yanlarından biri olduğu ve hükümetin cinsiyet politikalarını eleştirdiği belirtilen açıklamada, Türk yetkililerin ülkeyi Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nden (İstanbul Sözleşmesi) çekilmeyi tartıştığı kaydedildi.
Açıklamada hükümetin muhafazakar cinsiyet rollerini benimsediği ve sözleşmenin uygulanmasını savunan muhalif sesleri susturduğu kaydedildi.
‘‘Toplanma hakkı kısıtlanıyor’’
İnsan Hakları İzleme Örgütü Türk yetkililerin İstanbul’un merkezinde yapılan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerini ciddi şekilde kısıtladığını belirtti. Resmi bir yasağın olmadığı ve binlerce kararlı kadının yürüyüşe katılmanın yollarını bulduğu belirtilen açıklamada güvenlik güçlerinin yoğun varlığının Türkiye’de toplanma hakkının sıkılıkla kısıtlandığını gösterdiği kaydedildi.
HRW, ‘‘Yetkililer bu yıl kadınlar günü etkinliklerine lezbiyen, eşcinsel, biseksüel ve trans bireylerin katılımından da özellikle rahatsız oldu’’ ifadelerini kullandı, en az üç şehirde aktivistlerin polisin gökkuşağı desenlerinde nesnelerin ve LGBT bayraklarının gösterilere getirilmesine engel olduğunu aktardıklarını bildirdi.
Polisin 6 Mart’ta gündüz yapılan bir gösteride beş trans kadını, onları durdurmaya çalışan 4 kadınla birlikte şiddet kullanarak gözaltına aldığı belirtilen açıklamada mahkemenin polisin talimatlarına direndikleri için iki trans kadına ev hapsi verdiği, diğer yedi kadının da adli kontrol ve seyahat yasağı koşuluyla serbest bırakıldığı belirtildi.
HRW aynı gün Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un LGBT’lileri hedef alan bir konuşma yaptığını ve ailelerle çocukların eşcinsellik propagandasıyla hedef alındığını söyleyerek eşcinsellikten ‘‘çirkinlik’’ diye söz ettiğini kaydetti.
LGBT karşıtı politikaların Türk hükümeti için kutuplaştırıcı bir araç olduğu belirtilen açıklamada hükümetin bunu muhalif sesleri baskı altına almak için kullandığı kaydedildi.
HRW kadın hakları araştırmacısı Margolis, ‘‘Kadınlar, çocuklar ve LGBT topluluğu, kadınlar günü kutlamalarına katılma hakkına sahiptir. Türkiye baskıyı sonlandırmalı ve seslerinin duyulmasına izin vermeli’’ dedi.