İş insanı Osman Kavala, bugün itibarıyla 1400 gündür cezaevinde bulunuyor. 18 Ekim 2017 tarihinde gözaltına alınan Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kavala, 1 Kasım 2017'de "hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs" suçlamalarıyla tutuklandı. Tahliye talepleri defalarca reddedilen Osman Kavala, halen Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor.
Osman Kavala'nın avukatları, Aralık 2017'de Anayasa Mahkemesi'ne (AYM), Haziran 2018'de ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuruda bulundu. AİHM, Ağustos 2018'de Kavala'nın başvurusunun öncelikli olarak değerlendirilmesine karar verdi. Bu esnada, tutukluluk incelemesi neticesinde defalarca tutukluluk halinin devamına karar verildi. Şubat 2019'da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Kavala hakkında ilk iddianame düzenlendi. Gezi Parkı eylemlerine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede savcılığın "cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" ile suçladığı Kavala için ağırlaştırılmış müebbet istendi. Söz konusu iddianame, 4 Mart 2019'da İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
AİHM kararı hiçe sayıldı, tahliye edilmedi
AYM, Kavala'nın kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine ilişkin yapılan başvuruyu Mayıs 2019'da reddetti. Gezi Parkı davasının ilk celsesi, 24 Haziran 2019'da yapıldı. Mahkeme duruşma sonunda, Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Ekim 2019'da görülen Gezi Parkı duruşmasında da tahliye talebi reddedildi. AİHM, Aralık 2019'da Kavala'nın tutukluluğunun hak ihlali olduğuna karar verdi ve derhal serbest bırakılması gerektiğini belirtti. Fakat İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, AİHM kararına rağmen Kavala'yı tahliye etmedi.
Osman Kavala, Ocak 2020'de Gezi Parkı davasının Silivri'de görülen beşinci duruşmasında, AİHM kararına atıfta bulunarak, "Eylemleri finanse ettiğime dair tek delil yoktur. AİHM kararında delil olmaksızın kişinin özgürlüğünden mahrum edilmesi hak ihlalidir. Hak ihlalinde ısrar ediliyor" diyerek bir kez daha tahliyesini talep etti. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında Kavala'nın da olduğu sanıklar hakkında Şubat 2020'de suçlamalara ilişkin somut ve kesin delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verdi. Ancak bu beraat kararının ardından Osman Kavala, 9 Mart'ta casusluk suçlamasıyla karşı karşıya kaldı ve tahliye edilmeden 15 Temmuz soruşturması kapsamında tekrar tutuklandı. Türk hükümetinin AİHM'in Kavala hakkında verdiği hak ihlali kararına yaptığı itirazın Mayıs 2020'de reddedilmesiyle Kavala'nın tutuklanmasının hak ihlali olduğu ve siyasi amaçla gerçekleştiği kesinleşti. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu karardan dört ay sonra yani Eylül 2020'de, AİHM'in ihlal kararının uygulanmasına ve Kavala'nın tahliyesine karar verdi.
Beraat kararı bozuldu
Casuslukla suçlanarak yeniden tutuklanan Osman Kavala hakkında ikinci iddianame, Ekim 2020'de İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Aralarında Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Uluslararası Af Örgütü gibi bileşenlerin bulunduğu "İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı," bu iddianamenin kabulüne istinaden yaptığı açıklamada, "Hakkında verilen beraat ve tahliye kararlarına rağmen Osman Kavala'nın hâlâ cezaevinde tutulması 'Ya tutarsa' mantığı ile hazırlanan yeni iddianameler ve hukuki süreçler ile ağır mağduriyet durumunun sürdürülmesi kabul edilemez" dedi. AYM, Aralık 2020'da bir kez daha Kavala'nın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar verdi.
İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Gezi Parkı davasında verdiği beraat kararlarının Ocak 2021'de bozulmasına karar verdi. Bu karardan bir ay sonra İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, Kavala'nın "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "siyasal ve askeri casusluk" suçlamalarıyla yargılandığı davanın Gezi davasıyla birleştirilmesine karar verdi. Bu süreçte, Osman Kavala'nın tutukluluk süreci uzarken Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ilk kez geçen Haziran ayında AİHM kararlarının uygulanmaması halinde Türkiye'ye yönelik ihlal prosedürü başlatacağını açıkladı.
"Hukuka karşı siyasi mücadele veriliyor"
Son olarak Ağustos ayında ise Beşiktaş Çarşı Grubu'nun yargılandığı davanın Gezi Parkı davası ile birleşmesine ve Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Bu kararın ardından ilk duruşma, 8 Ekim'de görülecek. İş insanı Osman Kavala'nın DW Türkçe'ye konuşan avukatı Deniz Tolga Aytöre, "Bu durum Kavala'nın tutuklu kılınması için hukuka karşı verilen bir mücadeledir ve bu mücadele siyasidir" diyor. Aytöre'ye göre, Kavala dosyasında yapılan hukuka aykırılıklar ve yargı bağımsızlığını hiçe sayan uygulamalar yargılamanın önüne geçmiş durumda. Avukat Aytöre, "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ve AİHM kararlarının ısrarla uygulanmadığı bir yargılama sürecinde hukuk adına tartışılacak bir şey kalmamıştır" diye ekliyor.