Image
marmaris.jpeg

YEŞİL GAZETE

Muğla’nın Marmaris ilçesi İçmeler Kızılbük‘te Sinpaş GYO A.Ş. ve Kızılbük GYO A.Ş tarafından inşaatı süren resort otel ve devre mülk projesine karşı mücadele eden Marmaris Kent Konseyi üyeleri bugün şikayet üzerine ifade verdi.

Marmaris Kent Konseyi üyeleri uzun bir süredir inşaat alanı açarak beton doldurmak için denizi, ormanı, canlıları, tüm bölge ekosistemini hiçe sayarak patlatılan dinamitlerle Kızılbük Koyu‘nda yaşanan ekokırımı durdurmak için mücadele ediyorlar. Haziran başında HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, Marmaris Kent Konseyi üyeleri ve çevreciler ile birlikte dün inşaat alanına gitmiş, inşaat alanına bir kilometre uzakta kurulan bariyerler nedeniyle kamusal alan olan ormanlık alanına alınmadıklarını ifade etmişti. Çepni o gün şu ifadeleri kullanmıştı:

“Sinpaş denen şirket, sanki devletin sahibi gibi burada büyük bir özgüvenle, rahatlıkla bu inşaatı devam ettiriyor; denizi katlediyor, ekosistemi katlediyor ve burayı işgal ediyor… Burada devlet eli ile bir suç işleniyor… Bu suça ortak olan herkes, ama bugün, ama yarın mutlaka hesap verecek.”

‘Bu kenti kim yönetiyor?’

Marmaris Kent Konseyi Ekolojik Mücadele Komitesi üyeleri bugün ifade vermeden önce kamuoyuna yıkımın boyutunu ve kente sahip çıkılması gerektiğini vurgulayarak şu sözlerle seslendi:

“Ne kadar acıdır ki; tüm video görüntülerine ve yapılan açıklamalara rağmen dinamit kullanarak doğamızı katleden, kıyılarımıza iş makineleri ile yol açan, hafriyatı denize boşaltıp dolgu yapan, inşaat yasağına uymayan ve milli park alanını kesilen tüm cezalara rağmen bugün dahi işgal etmeye devam eden Sinpaş/Kızılbük inşaatına hiçbir kurum dur diyememiştir. Herkesin gözü önünde ve bilgisi dâhilinde gerçekleştirilen bu kanunsuzluk insanın aklına şu soruyu getiriyor. Bu kenti kim yönetiyor?”

‘Siz muhalif gazetecilere demeç veriyorsunuz’

Komite’nin yaptığı şikayetlere dayanarak Savcılık tarafından atanan bilirkişinin “25 dönüm milli park alanı tahrip edilmiş ve yol açılmıştır” raporunun üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen soruşturmanın davaya dönüşmemiş olmasına tepki gösteren vatandaşlar “Bu süre içinde milli park alanı son görüntülere göre bir kat daha tahrip edilmiştir. Ayrıca kanunsuz olarak işgal ettikleri milli park alanına girişleri engelleyen ‘siz muhalif ve solcu gazetecilere demeç veriyorsunuz’ diyerek işledikleri suçu, bizi ‘kriminalize’ ederek bertaraf etmeye çalışan ve ‘çalışanları zor tutuyoruz’ diyerek tehdit ettikleri için şirket sorumluları aleyhine yaptığımız şikayetlerin, video görüntüleri de olmasına rağmen hâlâ bir sonuç alınamamıştır” dedi.

Söz konusu mücadele edenler olunca sistemin tıkır tıkır çalıştığının belirtildiği açıklamada konunun kamuoyuna mal olduğu için gelen her konuk ve davet edilenlerin doğal olarak talan edilen alanı ve tahribatı kendi gözleri ile görmek istedikleri aktarıldı. Açıklamada Murat Çepni’nin ziyaretine ilişkin ise şunlar söylendi:

“En son HDP milletvekili Murat Çepni alanı görmek istemiş bunun üzerine bir grup vatandaş ile milli park alanına gitmeleri üzerine yine şirket sorumluları tarafından görevlendirilen kapıdaki kişilerin direnci ve kapının kapalı olması sebebiyle yaşanan sözlü tartışmaların sonucunda alana girilmiş ve vekil tarafından bir açıklama yapılmıştır. Fakat şirket ‘Şantiye alanımıza girdiler, malıma zarar verdiler, Su’yu silah olarak kullandılar’ bahaneleriyle yine suçlarını bastırmaya çalışmışlardır.”

‘Bu kentin halkı onların kulu, kölesi değil’

Polis tutanağındaki sayının üstünde bir sayı bildirilmesinin bilinçli olarak kendilerini mağdur konumuna sokmaya çalışarak iftira atmak çabası olduğunun ifade edildiği açıklamada şu sözlerle tepkiler dile getirildi:

"Ama şunu unutmasınlar: Vermiş olduğumuz çevre mücadelesini bu şekilde yalanla, iftira ve korkutmayla sonlandıramazlar. Birileri sesini çıkartmıyor, yasaları herkese eşit biçimde uygulamıyor olabilir. Yandaşlıkla sessiz kalanlar da olabilir ama bu kentin halkı onların kulu kölesi değildir."

‘O kapı sizin şantiye sahanız değil’

Sinpaş’a içeri alınmadıkları kapının şirketin şantiye sahası olmadığının hatırlatıldığı Marmaris Kent Konseyi üyeleri tarafından yapılan basın açıklamasında, “Orası bir milli park ve siz orayı işgal ediyorsunuz. Sizin inşaat sahanız 750 metre geride. Bunu siz de biliyorsunuz. Eğer öyle olmasa ilgili kurum bu konuda ceza kesemez ve suç duyurusunda bulunamazdı. Yani şirket olarak Anayasamızın 23. maddesine aykırı biçimde Marmaris halkının seyahat özgürlüğünü kısıtlıyorsunuz (TCK’ nun 109/1.2 ve 3b maddelerini ihlal ediyorsunuz). Ayrıca “kendinizi polis, jandarma, orman veya milli park görevlisi yerine koyarak” TCK’ nun 262.maddesine girecek şekilde kamu görevini usulsüz olarak üstlenme suçu işleyerek alana girmek isteyenlerin önüne set çekiyorsunuz ve engel oluyorsunuz” denildi. Yapılan açıklamada şirketin ayrıca işlediği belirtilen suçlar şöyle sıralandı:

“Yine milli parka girmek isteyen vatandaşları ‘çalışanları tedirgin ediyorsunuz, onları zor tutuyoruz, gidin buradan‘ diyerek TCK’ nun 106/1. ve 2/c maddeleri giren tehdit suçunu işliyorsunuz. Milli park alanında dinamit atıyorsunuz, kıyıya yol açıyorsunuz, denizi dolduruyorsunuz, inşaat yasağına uymuyorsunuz ve milli park alanını tahrip etmeye devam ediyorsunuz. Buradan tutanakta imzası olan polisleri de bilgilendirmek istiyoruz. O kapı şantiye sahası girişi değildir. Gelenler inşaat sahasına değil, milli park alanına girmek istemişlerdir. Evet, sizin de tespit ettiğiniz üzere gelenler içeri alınmamıştır. Burada bir suç varsa ki var, o suçu işleyenlerde şirket yetkilileridir.”

Ekolojik Mücadele Komitesi yerine ‘Halime Şaman ve arkadaşları’ vurgusu

Ek olarak mücadeleyi veren ekoloji örgütünün “Ekolojik Mücadele Komitesi” olmasına rağmen “Halime Şaman ve arkadaşları” vurgusu yapılmasının da kişiyi hedef gösterme ve can güvenliğini tehlikeye sokma suçu “TCK 123” ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik “TCK 216” suçu olduğu belirtilerek bu konuda şirketin ısrar ettiği aktarıldı ve şu ifadelere yer verildi:

"Son günlerde ulusal ve yerel düzeyde yapılan açıklamalara göre Sinpaş yağmasına AKP de, CHP de, İYİ Parti de karşı olduğunu söylüyor. İktidarı ile muhalefeti ile herkes yaşanılan yağmaya, yıkıma karşı ise sorumlular niçin görevlerini yerine getirmiyor?"