1988'de Bologna'da imzalanan, üniversitenin temel niteliklerini ve ilkelerini belirleyen bir bildirge olan Magna Charta Universitatum'da bu sene Boğaziçi Üniversitesi ele alındı. Toplantıda konuşan Prof. Dr. Taner Bilgiç, 'Türkiye'de de vakit geçirmeden yükseköğretim tasarımı gerekiyor' dedi.
Tüm dünyadan 900'ün üzerinde üniversitenin imzaladığı Magna Charta Universitatum bildirisinin yıldönümünde akademik özgürlük ve kurumsal özerklik ilkeleri ele alındı. 'Çalkantılı Dönemlerde Üniversite-Toplum İlişkisi' temasıyla düzenlenen toplantıda ayrıca Boğaziçi Üniversitesi'nde 2021'den beri yaşananlar bağlamında 'akademik özerkliği savunma' konusu da masaya yatırıldı.
Bildirgeyi Türkiye'den 36 üniversite imzaladı
Magna Charta Universitatum bildirgesi, akademik değerlere sahip çıkan üniversiteleri bir araya getirmek, yükseköğretim ve araştırma alanındaki konulara ilişkin dünya genelinde farkındalık yaratmak ve üniversitelerin özerkliğini teşvik etmek için oluşturuldu. 1988'de Bologna Üniversitesinde yayınlanan Magna Charta Universitatum bildirgesi, üniversitenin temel niteliklerini ve ilkelerini belirlemiş olup, bugüne kadar bildirgeyi 36'sı Türkiye'den olmak üzere 910 üniversite imzaladı. Bildirge 2020 yılında güncellendi.
Yıldönümünde 58 üniversite daha imza attı
14-17 Eylül tarihleri arasında Bologna Üniversitesinin ev sahipliğinde yapılan Magna Charta Bildirgesi'nin yıldönümü toplantısında bildirgeyi 58 yeni üniversite daha imzalayarak akademik özgürlük ve kurumsal özerklik ilkelerine bağlılıklarını teyit ettiler. Toplantının teması 'Çalkantılı Dönemlerde Üniversite-Toplum İlişkisi' olarak belirlendi. Toplantı kapsamındaki bir oturumda ise Boğaziçi Üniversitesi'nde 2021'den beri yaşananlar bağlamında akademik özerkliği savunmak konusu masaya yatırıldı.
Yüksek standartları, eğitim ve araştırma alanındaki çalışmaları ve Türkiye'deki en iyi öğrencilerin yetiştirilmesinde etkili olmasıyla tanınan bir kamu üniversitesi olan Boğaziçi Üniversitesi'nin bir süredir kritik bir hukuk, özerklik ve demokrasi mücadelesi verdiği, bu yaşananların sadece Boğaziçi Üniversitesi'ne özgü olmayıp Türkiye yükseköğretim sisteminin genel sorunları olduğu vurgulandı.
Boğaziçi'nde yaşananlar konuşuldu
Oturumda Boğaziçi Üniversitesi'nde Yaşananlar hakkında, 1 Ocak 2021 tarihinde, Cumhurbaşkanı tarafından gece yarısı yayımlanan bir kararname ile akademisyenlerden görüş alınmadan yeni bir ismin Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atanmasının öğretim üyeleri ve öğrencilerin tepkisine neden olması, akademik cübbelerini giyen öğretim üyelerinin her gün öğle saatlerinde 15 dakika boyunca rektörlük binasına sırtlarını dönüp ayakta durarak protestolarını dile getirmesi, öğrenci protestolarında sık sık çevik kuvvet polisinin şiddetli baskılarıyla karşı karşıya kalınması, üniversitenin hiçbir yetkili kuruluna danışılmadan Boğaziçi Üniversitesinde iki yeni fakülte kurulması, idari ve akademik kadrolara atamalar yapılması ve öğrenciler hakkında ardı ardına disiplin soruşturmaları açılması gibi gelişmelere dair açıklamalara yer verildi.
"Türkiye'de yeni bir yükseköğretim tasarımı gerekiyor"
Magna Charta Universitatum yıldönümü kapsamında bu toplantının önemini değerlendiren Prof. Dr. Taner Bilgiç, konuyla ilgili şunları söyledi, “Çalkantılı dönemlerde üniversitelerin toplum ile ilişkilenmesi konusunda toplantıda Ukrayna'da işgal altındaki üniversitelerin ve öğrencilerin durumundan Afrika üniversitelerinin sorunlarına kadar birçok önemli konu tartışıldı. Özellikle çok canlı geçen üniversite-demokrasi ilişkisi tartışmalarında, son iki yıldır Boğaziçi Üniversitesinde yaşananlar çerçevesinde Türk yükseköğretim sistemine dair görüşler de gündeme geldi. Türkiye'de yükseköğretim sisteminin hala YÖK (Yükseköğretim Kurulu) ve yükseköğretim kanunu ile düzenleniyor olduğunu öğrenen katılımcılar, yakın zamanda kendi yükseköğretim sistemlerinde yapılan reformlardaki merkeziyetçi ve Magna Charta ilkelerine aykırı düzenlemelere karşı attıkları adımları paylaştılar. Örneğin, Litvanya'da hükümetin üniversiteleri birleştirme kararının yargıya taşındığını ve Anayasa mahkemesinin üniversite özerkliğini gerekçe göstererek hükümetin bu kararını bozduğunu öğrendik. Benzer gelişmelerin Hindistan ve Brezilya yükseköğretim sistemlerinde görüldüğü de tespit edildi. Türkiye'de de vakit geçirmeden yeni bir yükseköğretim tasarımı gerektiğini, bunun gelecek nesillere borcumuz olduğunu düşünüyorum.”
Magna Charta Universitatum belgesi nedir?
Magna Charta Universitatum, 1988 yılında İtalya'nın Bologna kentinde imzalanan, üniversitenin temel niteliklerini ve ilkelerini belirleyen iki sayfalık kısa bir bildirgedir. Dünya genelinde 900'den fazla üniversitenin imzaladığı bu bildirgeyi Türkiye'den de 36 üniversite imzalamıştır. Magna Charta Universitatum bildirgesine imza atan üniversiteler aşağıdaki 4 temel ilkeyi kabul ederler:
- Üniversiteler her türlü siyasi ve iktisadi etkilerden bağımsız özerk kurumlar olarak araştırma ve eğitim faaliyetleri ile içinde yer aldıkları toplumun ve dünyanın ihtiyaçlarına yanıt verirler.
- Değişen koşullara ve sorunlara yanıt vermek için araştırma ve eğitimin ayrılmaz birlikteliğini kabul ederler.
- Akademik özgürlük üniversite yaşamında en temel haktır. Araştırma ve eğitim alanlarını üniversiteler kendileri belirlerler. Hükümetler ve üniversiteler bu temel hakkın korunmasına özen gösterirler, öğretim elemanları ve öğrencilerin özgürlüklerini koruyup kültürel ve eğitim hedeflerine ulaşabilmeleri için gerekli şartları garanti altına alırlar.
- Üniversiteler, bilimsel bilgi üretimi ve bunun toplumla paylaşılmasını amaçlarlar. Bunu yaparken coğrafi ve siyasi sınırların aşılarak küresel sorunlara ortak çözümler ararlar.