Image
gocizder_durusma.jpg

BİANET

Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) üye ve yöneticilerine açılan davanın ilk duruşması bugün İstanbul Adliyesindeki İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Davada, GÖÇİZDER Eşbaşkanları Kamile Kandal ve Mehmet Boğakan ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) sosyal hizmet uzmanı Bilal Yıldız'ın da bulunduğu 17’si tutuklu 23 hak savunucusu yargılanıyor.

Üç gün sürecek duruşmanın bugünkü oturumuna, sanıkların yakınları, Avrupa Birliği (AB) delegasyonu ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Züleyha Gülüm katıldı. 

“Suçlamaya dair delil yok”

MA’nın haberine göre ilk sözü alan avukat Ahmet Baran Çelik, dosyada usul eksikliklerin olduğunu söyledi.

Çelik, soruşturmanın usule uygun yürütülmediğine işaret ederek, "gizlilik" kararı olmasına rağmen iktidara yakın medyanın iddianameyi paylaştığını kaydetti. Sadece aleyhe “deliller” toplandığını ve ayrıca bazı bilgilerin farklı bir şekilde yansıtıldığını söyleyerek “Dernek tüzel kişilik olarak ‘PKK’ ile ilişkilendiriliyor. Ancak buna dair bir delillendirme yoktur. İddianamede ayrıca derneğin amacı anlatılıyor. Derneği tüzüğü de suçlama konusu yapılmıştır” dedi.

Tutuklu yargılanan sinemacı ve kurgucu Erhan Örs’ün avukatı Burcu Gül, müvekkilinin “para transferi yaptığı” iddia edilen dört kişinin salonda hazır bulunduğunu ve dinlenmelerini talep etti.

“Yanlış bilgilerle suçlama yapıldı”

Tutuklu yargılanan Songül Köse, hakkındaki suçlamaları reddetti. “Yanlış bilgiler üzerinden suçlamalar yapıldığını” belirten Köse, zorla yaşadığı yerden edildiğini ve yıllar sonra geri döndüğünü de aktardı.

Bu nedenle kadın ve çocukların sorunlarına özel ilgi duyduğunu ve GÖÇİZDER’in de bu alanlarda çalışmalar yaptığını belirten Köse, “Sivil toplum örgütleri, toplum veya bireylerin yaşadığı sorunların neden ve sonuçlarına dair çalışmalar yaparlar. Bunların tartışılmasını ve düzeltilmesini sağlarlar. Bir laboratuvar görevi de görür. GÖÇİZDER’in de böyle bir misyonu var” diye kaydetti.

Dernek çalışmalarını anlattı

GÖÇİZDER’in özellikle göç alanında çalıştığını ve bu göçlerin nedenleri ve sonuçlarına odaklandığını söyleyen Köse, “Zorla göç ettirme tarih boyunca yaşandı, yaşanıyor. Sadece ülkemizde de yaşanmadı. Bu durum zor ve ağır bir durumdur. İnsan yaşamının tehlikeye girmesi ile bulunduğu yeri zorla değiştirmeye zorla güç ettirme denilir. İran, Afganistan ve ülkemizde de çok yoğun bir göç var. Dernek de bunu esas alarak çalışmalarına başlamıştır” sözleriyle dernek çalışmalarına değindi.

Bu bağlamda hazırladıkları raporlar nedeniyle yargılandıklarını kaydeden Köse, raporları AB’nin projeleri kapsamında yapıldığını ve tarafsız çalışmalar olduğunu vurguladı.

Zorla yerinden etmeye dair yaptıkları saha çalışmalarında birebir görüşmeler sağladıklarını ve bunu istatistik hale getirip kamuoyu ile paylaştıklarını aktaran Köse, raporun Meclis’e ve birçok hak ve hukuk örgütüne gönderildiğini paylaştı.

“Fonu aktarmak mümkün değil”

Dernek bünyesinde katkı sunmak isteyenleri niteliklerine göre aldıklarını ve bu alanda çalışan öğrencilere de alan açtıklarını belirten Köse, iddianamedeki “fonlar ailelerine aktarıldı” suçlamasına değindi. Köse, proje kapsamında aldıkları parasal destekleri proje kapsamında kullandıklarını ve bunun zorunlu olduğunu söyledi.

Projeye yönelik hibe verenlerin kimi zaman çalışmaları yerinde takip ettiğini dile getiren Köse, proje dışında kaynaklarının olmadığını ve bunu başka bir yere aktarmanın da mümkün olmadığını ifade etti.

Kişisel harcamaları da iddianamede

Projelerinin bağımsız bir heyet tarafından da incelendiğini aktaran Köse, dernek eşbaşkanı olduğu sıralarda İçişleri Bakanlığı tarafından da denetleme yapıldığını anımsattı. Köse, bir arkadaşına 150 TL borcu olduğunu ve bu borucu internet bankacılığı üzerinden ödediğini, o sıralarda dernek üyesi dahi olmadığını ancak bu para üzerinden “PKK ile ilişkilendirildiğini” kaydetti. Epilasyon ücreti olan 250 TL’nin dahi iddianamede yer aldığına aktaran Köse, hemşire arkadaşına gönderdiği ev giderlerinin “suç” olarak yansıtıldığını söyledi.

Suçlama: Tutukluya para göndermek

Köse, suçlama konusu yapılan telefon görüşmelerine de değindi. Köse, katılmadığı etkinlere katıldığına dair telefon konuşmalarının iddianamede yer aldığını, polisin telefon görüşmelerini farklı yansıttığını söyledi.

Ayrıca, HDP Diyarbakır İl Örgütünün bir cenazeye dair kendisine gönderdiği toplu mesaj sırasında İstanbul’da olduğunu, ancak buna rağmen cenazeye katılmış şekilde lanse edildiğini dile getirdi. Köse, ayrıca Kandıra Cezaevi'nde iki tutukluya para göndermesinin de suçlamalar arasında yer aldığını ifade etti.

Mahkeme başkanı, avukat ve izleyicilerin sayısını gözeterek, duruşmanın ikinci ve üçüncü oturumunun Silivri Kapalı Cezaevi Kampüsü’nde bulunan büyük mahkeme salonlarından yapılmasına karar verdiklerini açıkladı. Duruşma yarın devam edecek.

Ne olmuştu?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) Eşbaşkanları Kamile Kandal ve Mehmet Boğakan'ın da aralarında olduğu 22 kişi, 3 Haziran’da gözaltına alındı. 8 gün gözaltında tutulduktan sonra “PKK’ye finansman sağlamak”, “PKK’ye üye olmak” ve “PKK’nin propagandasını yapmak” iddialarıyla savcılığa sevk edildiler.

Derneğin hazırladığı raporları içeren "90’larda Yerinden Edilen Gayrimüslimlerin Göç Hikayeleri”, “90’larda Yerinden Edilen Kürtlerin Göç Hikayeleri” ve “2015-2016 Sokağa Çıkma Yasakları Sürecinde Kadınların Göç Hikayeleri” adlı kitapları suçlama konusu oldu.

17 kişi tutuklandı. 23 kişi hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 1 Eylül’de iddianame hazırlandı.