Image

MLSA

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’a, “Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak (TCK 301/1)” suçlamasıyla dava açıldı. Suçlamaya, “ihbar üzerine tespit edildiği” iddia edilen, 24 Nisan 2017 tarihinde derneğin internet sitesinde yayınlanan “Adalet ve Hakikat İçin Ermeni Soykırımı’nın İnkârına Son!” başlıklı açıklama delil olarak gösterildi.

İddianamede, “Açıklama ve iddiaların Türk milletini tarih önünde ve uluslararası toplumda küçük düşüren nitelikte olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk milletini alenen aşağılayıcı mahiyette olduğu, ifade hürriyetinin sınırlarının aşıldığı” iddiasıyla Türkdoğan’ın cezalandırılması talep edildi.

‘Soykırım suçu zamanla değişmez’

Davanın görüleceği Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin hakiminin, 15 Aralık’ta görülecek duruşma öncesi terfi edilerek Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığına atanması üzerine davaya yeni hakim baktı.

Bugün görülen ikinci celsede savunmasını yapan Öztürk Türkdoğan, suçlama konusu açıklamanın derneğe ait olduğunu ve her sene yalnızca tarihi değiştirilerek tekrarlandığını söyleyerek, “İHD nerde olursa olsun soykırımlara karşı çıkmaktadır. 1915’te yapılanlara da soykırım olarak bakıyoruz ve karşı çıkıyoruz. Genel merkezimiz bu konuda defalarca açıklama yaptı” dedi.

Türkdoğan, “Bir şey suçsa suçtur, soykırım suçu da zamanla değişmez. ‘Ermeni Soykırımı’ demek hiçbir zaman suç olamaz. Bunun düşünce özgürlüğü kapsamında ele alınması gerekiyor. Biz geçmişle yüzleşmeyi istiyoruz” dedi.

Türkdoğan: ‘Soykırım’ demek konjonktürel olarak cezalandırılıyor

Araya giren mahkemenin yeni hakimi, “Dolayısıyla, ‘Suç işlemedim’ diyorsunuz. Yazılı savunmanızda beyan ettiğiniz gibi, açıklamanın düşünce özgürlüğü olduğunu ve suç olmadığını söylüyorsunuz. Yazılı savunmanızın hepsini okudum, merak etmeyin” diyerek, dosyaya vakıf olduğunu söyledi.

Savunmasına devam eden Türkdoğan, “Türkiye’de konjonktürel olarak değişen bir meseleden bahsediyoruz. Örneğin, bazı dönemler ‘soykırım var’ dediğimizde soruşturma başlatılmadığına ya da kovuşturmaya başvurulmadığına tanıklık ediyoruz. Bazı dönemler ise cezalandırılıyor” diye konuştu.

‘2023 yılında ‘Ermeni Soykırımı’ ifadesinden yargılanan ülke olmamalıyız’

İddianame savcısı, AİHM Büyük Daire’nin 15.10.2015 tarihli Perinçek v. İsviçre kararına atıfta bulunarak, “1948 yılından önceki herhangi bir tarihte yaşanmış hiçbir acı nedeniyle bir millete ve topluluğa karşı soykırım suçlaması yöneltilemez” diyerek, sarf edilen sözlerin “Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini tarih önünde zan altına bıraktığını” öne sürmüştü.

Türkdoğan’ın ardından savunma yapan avukat Dr. Kerem Altıparmak ise benzer gerekçelerle açılan davalarla ilgili AİHM ve AYM kararlarına atıf yaparak, “Türkiye 2023 yılında Ermeni Soykırımı ifadesinin yargılandığı bir ülke olamaz. Derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz” dedi.

Hakim, Altıparmak’ın savunmasında araya girerek, “Ben sakinim avukat bey, siz de sakin sakin anlatabilirsiniz, sizi dinliyorum merak etmeyin” dedi.

Savunmaların ardından görüşünü açıklayan duruşma savcısı, esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için iddia makamına gönderilmesini talep etti. Mahkeme, esas hakkındaki mütalaanın hazırlanıp sunulması için duruşmayı 16 Mart’a erteledi.

Ne olmuştu?

Sekiz sayfalık iddianamenin dört sayfasında, uluslararası sözleşmelerin ifade özgürlüğünü garanti altına alan ilgili maddelerine ve AİHM’in ifade özgürlüğü konusundaki yerleşik içtihadına yer verildi. Ancak savcı, buna rağmen suçlama konusu açıklamanın aynı bağlamda değerlendirilemeyeceği iddia etti.

İddianame savcısı, soruşturmayı yürütürken İHD hakkında “Dernekler Kanuna Muhalefet” incelemesi için bilirkişi görevlendirdi. TCK 125/3a ve TCK 301 suçlarından da ayrıca değerlendirme istendi. Derneğin 2016-2020 yılları arasındaki faaliyetlerini inceleyen bilirkişi, savcılığa gönderdiği raporda söz konusu suçlamalardan değerlendirme yetkilerinin olmadığını belirtti.