Image
izmir-barosu.jpg

MLSA

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın LGBTİ+’ları hedef gösteren hutbesine karşı “Nefrete İnat, Yaşasın Hayat” açıklaması yaptıkları için haklarında dava açılan İzmir Barosu eski başkanı ve 10 yönetim kurulu üyesinin yargılandığı davada beraat kararı verildi.

2018- 2021 dönemi İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel ve 10 Yönetim Kurulu üyesinin “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla yargılandıkları davanın ilk duruşması İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın 24 Nisan 2020 tarihinde verdiği ve LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi içeren hutbesine karşı İzmir Barosunun 25 Nisan 2020 tarihinde resmi internet sitesinden paylaştığı “Nefrete İnat, Yaşasın Hayat” başlıklı açıklama iddianamede delil olarak gösteriliyor. Söz konusu açıklamada İzmir Barosu, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri hatırlatarak nefret söylemlerinin cezalandırılması gerektiğini ifade etmişti.

‘Bugün burada yargılanan avukatlık pratiğidir’

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, birçok baro temsilcisi ile çok sayıda avukat duruşmayı takip etti.

Paris Barosu ve Sınır Tanımayan Avukatlar, Bologna Barosu İtalya ve Risk Altındaki Avukatlar için Uluslararası Gözlemevi, Fransa barosu ve Risk Altındaki Avukatlar için Uluslararası Gözlemevi, Lawyers for Lawyers Başkanı, Lawyers for Lawyers Gözlem Heyeti üyesi, Rotterdam Barosu eski Başkanı ve Hollanda Yerel Barolar Birliği temsilcisi de duruşmayı izleyenler arasındaydı.

Kimlik tespitinin ardından mahkeme başkanının iddianameyi okumasıyla sanık avukatlardan Ali Deman Güler, “Burada hukuki yargılama olmadığı kanaatindeyim” diyerek savunmasına başladı. Güler, “Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de LGBTİ+ bireyler zulümle karşı karşıyadır. Türkiye’de LGBTİ+’ların yanında olmak demek devrimci tutsakların da yanında olmak demektır. Bugün burada yargılanan avukatlık pratiğidir. Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesinin bize verdiği görevdir. Bu görevi hakkıyla yaptığımızı düşünüyorum. Ayrımcı, insan haklarına aykırı her eyleme karşı duyduk. Maalesef ki Türkiye bu hükümet zamanında avukat hapishanesi haline gelmiştir. Bunları hatırlatmak adına burası bizler için bir sahadır. Herhangi bir talebim yok” diye konuştu.

‘Ben burada sanık olduğumu düşünmüyorum’

Sanık avukatlardan Gamze Karaoğlu’nun “Bu metin sebebiyle burada yargılanıyor olmaktan kıvanç duyuyorum” diye belirtmesinin ardından İzmir Barosu eski başkanı sanık avukat Özkan Yücel, “Sabah kalktım kendimi hiç sanık gibi hissetmedim. Sayın savcı ya da sizler bize mi kızıyorsunuz yoksa sizi bu duruma sokana mı? Cumhuriyet savcısı bir şey bulamadım diyor ama bakanlık ısrar ediyor. Ben burada sanık olduğumu asla düşünmüyorum. Tarihin bir not defteri var, her kararı ve eylemi yazar. Bu tarihin neresinde duracaksınız bunu gerçekten merak ediyorum. Asıl yargılama yurttaşların vicdanında gerçekleşiyor diye düşünüyorum” dedi.

“Yargı açılışı külliyede olmaz diyen, savaşa karşı barışı savunan, LGBTİ+ bireylere yönelik nefret söylemine karşı çıkan İzmir Barosuydu. Sizin vereceğiniz kararla topluma parmak sallandırıyorlar.  Sokaklarda söz söyleyeni ‘Alın alın bunu da alın” diyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Beni asıl üzen bize her seferinde sopayı gösterirken yargıyı kullandılar. İdareye, iktidara hadi oradan diyecek bir yargı anlayışını gerçekten özlüyorum. Şiirsiz olmaz, şu dizelerle bitirmek istiyorum: ‘Daha bitmedi o kavga sürüyor ve sürecek. Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek”

‘İstedikleri amaca bu tür davaları açarak ulaşıyorlar’

Meslektaşlarını savunmaya başlayan avukatlardan ilk olarak TBB Başkanı Erinç Sağkan söz aldı. Sağkan, “Şu salonda bulunan herkes okuduğunuz iddianamede suçun nerede, nasıl oluştuğunu merak ediyor. Bu yargılamanın niye yapıldığını biliyoruz. Sebebi kamuoyuna verilmek istenen gözdağı. İstedikleri amaca bu tür davaları açarak ulaşıyorlar. Sizlerin de elinde fırsat vardı. Bu iddianameyi iade ederek yargının sopa gibi kullanılmasının önüne geçebilirdiniz. Ortada savunulacak bir durum yok, değerlendirilecek bir delil göremiyorum ve derhal beraat kararı verilmesini talep ediyorum” dedi.

“Biliyoruz ki Diyanet İşleri Başkanı’nın açıklamaları nefret söylemi içermektedir. Biz burada nefret söyleminin kendi başına açıklanmasına değil, onun yaydığı etkisine de değiniyoruz” sözleriyle konuşmasına başlayan avukat Kerem Dikmen, hakkında iddianame hazırlanması gereken kişilerin meslektaşları olmadığını söyledi.

‘Evrensel ilkelerin mahkemenizde de belirleyici olmasını umuyoruz’

Dikmen şöyle devam etti: “Türkiye öyle bir duruma geldi ki eksiklikleri olan Anayasayı bile bu tür uygulamalara karşı savunuyoruz. Bugün burada verilecek kararın uluslararası etkisi de olacak. Vereceğiniz karar, ‘Hukuk da bunu gerektiyor’ dedirtecek şekilde olmalıdır. Evrensel ilkelerin mahkemenizde de belirleyici olmasını umuyoruz. Arkadaşlarımız meşru ifade özgürlüklerini kullandılar. Diyanet İşleri de suç oluştuğunu düşünmüyor ki şikayetçi olmamış, katılma talebi yok.Toplumdaki tartışmaya hiçbir katkısı olmamasına rağmen bugün meslektaşlarımız sanık sandalyesinde yargılanıyorlar.” 

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) avukatlarından Emine Özhasar, Lawyers for Lawyers’ın hazırladığı hukuki mütalaayı mahkemeye sundu. Lawyers for Lawyers üye avukatlarının şu an duruşmayı izlediklerini söyleyen Özhasar mütalaanın içeriğine değinerek, İzmir Barosu avukatları aleyhine açılan bu davanın Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile korunan ifade özgürlüğünü ihlal etmekte olduğunu, söz konusu suçlamalar Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi madde 19, AİHS madde 10 kapsamındaki ifade özgürlüğü hakkına müdahale teşkil ettiğini aktardı. Özhasar, “Dolayısıyla dosyaya sunduğumuz hukuki mütalaa doğrultusunda derhal beraat kararı verilmesini talep ederiz” diye konuşmasını tamamladı.

Savcı beraat talep etti, mahkeme hukukçuların beraatine karar verdi 

Dosyada şikayetçi olarak yer alan kişilerin katılma taleplerinin reddini talep eden iddia makamı, dinlenmelerine de gerek olmadığını söyledi. Mahkeme başkanı da şikayetçi kişilerin doğrudan zarar gören sıfatında olmamaları nedeniyle katılma talepleriyle, beyanlarının alınmaları yönündeki taleplerinin reddine karar verdi.

Esas hakkındaki mütalaasını okuyan savcı, yeterli delil bulunmadığı ve isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle tüm sanıkların ayrı ayrı beraatine karar verilmesini talep etti.

Sanık ve avukatlarının mütalaaya katıldıklarını belirtmesinin ardından duruşmaya 10 dakika ara verildi. Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme başkanı, atılı suçun unsurlarının oluşmadığından hukukçuların ayrı ayrı beraatine karar verdi.