Cumartesi Anneleri'nin, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetlerini sormak için her hafta Galatasaray Meydanı’nda düzenledikleri oturma eylemlerinin, 25 Ağustos 2018 tarihindeki 700. hafta buluşmasında yapılan gözaltılar sonucunda 46 kişi hakkında İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesinde, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet" suçundan 3 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın 12. duruşması bugün görüldü.
"29 YILDIR CUMARTESİ ANNELERİ'Nİ DESTEKLİYORUM"
Duruşmada savunma yapan hak savunucusu Sebla Arcan, bir hak savunucusu olarak 29 yıldır Cumartesi Anneleri'ni desteklediğini söyleyerek, "25 Ağustos 2018 günü saat 9:30 sularında Galatasaray’a geldim. Her hafta olduğu gibi polisler de oradaydı. Olağanüstü bir durum yoktu. Polisler, benden önce gelen arkadaşlarıma kolay gelsin demiş, aralarında her haftaki rutin konuşmalar geçmişti. Ben de meydana çok yakın bir mekanda oturan ailelerin yanına gittim. Saat erken olduğu için sayımız çok azdı. Bir süre sonra meydanda bir hareketlenme olduğunu fark ettik ve alana gittik. Galatasaray’da farklı polis ekipleri vardı. Polis şefleri olduğunu düşündüğüm kişiler son derece saldırgan bir tavırla insanlara bağırıyordu. Kendileriyle diyalog kurmaya, olayı anlamaya çalıştık. Ancak bizimle diyaloğa girmediler. Bize bir karar tebliğ edilmediğinden ne olduğunu da tam kavrayamadık. Ayrıca beklenen bir durum olmadığı için de şaşkındık. Zira 699 hafta boyunca buluşmalarımızı sorunsuz gerçekleştirmiştik. Hatta 300-400-500 ve 600.haftalarımızda çok kalabalık toplanmalar yapmış ve hiç sorunsuz tamamlamıştık" diye konuştu.
"SÜPÜRÜN" TALİMATI
Kendilerine müdahale eden polislerin, yaşlı ve kronik rahatsızlığı olanları alandan uzaklaştırmalarına bile izin vermediklerini söyleyen Arcan, "'Süpürün' talimatı ile polisler önce bastonla bile ayakta duramayan Emine Ocak’a yöneldiler. Emine Ocak’ı itip kaktılar. Bir anda neye uğradığımızı şaşırdık. Ağır bir polis şiddeti başladı. Polisler normal bir gözaltı yapmadı. Direnme olmamasına rağmen insanları darp ettiler, yerlerde sürüklediler, yere yatırıp kafalarına vurdular. İnsanların gözlüklerini, işitme cihazlarını parçaladılar. Yüksek tansiyonunun yol açtığı sorunlar yüzünden gözaltı sonrası iki gün yoğun bakımda kaldım. Haklarım ihlal edildiği için işkence gördüğüm için gözaltı sırasında hayati bir tehlikeye maruz bırakıldığım için müdahale ve gözaltı emrini verenlerden, uygulayanlardan asıl ben şikayetçiyim. Yargılanan ben değil, onlar olmalıydı" ifadelerini kullandı.
"TERS KELEPÇEYLE ARACA ALDILAR"
Savunması alınan Ramazan Bayrak ise kendilerine işkence edildiğini öne sürerek suçlamaları kabul etmediğini belirtti. İnsan hakları savunucusu Leman Yurtsever ise savunmasında, "Uyarı yapmadan bizi ters kelepçeyle gözaltına aldılar. Araca bindirildiğimizde hakaretlere maruz kaldık. Burada yargılanması gerekenler sorumlular ve bu suçu işleyenlerdir. Fakat biz yargılanıyoruz, suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Jiyan Tosun, savunmasında, "Benim halam kardeşi için gidip bir dua edemiyor. Hanife anne biricik oğlunu kaybetti. Ben bu yapılanları kabul etmiyorum. Ben bu suçlamaları kabul etmiyorum. 2911’e dair de hiçbir sorunuzu yanıtlamayacağım" diye konuştu.
DURUŞMA ERTELENDİ
Ara kararını açıklayan mahkeme, eksik hususların giderilmesi ve savunması alınmayan üç kişinin savunmasının alınması için duruşmayı 13 Eylül'e erteledi.