Avukat Serhat Hezer’in savunmanlık faaliyetleri nedeniyle yargılandığı davada, mahkeme başkanı Hezer'e “Paralel baro gibi hareket edip etmediğini” sordu.
Avukat Serhat Hezer’in “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davanın 16 Mayıs'ta görülen ilk duruşmasında Hezer, suçlamaları reddetti ve sır saklama yükümlülüğü gerekçesiyle müvekkillerle ilgili olarak mahkemeye bilgi vermeyi reddetti.
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen durşmaya Serhat Hezer ve avukatlarının katıldı. Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyeleri, Avukat Hakları Merkezi, İHD ve ÖHD Diyarbakır Şube yöneticileri yanı sıra çok sayıda avukat izledi.
Davaya giden süreçte Hezer, itirafçı tanık Ümit Akbıyık’ın ifadeleri üzerine 28 gün tutuklu kalmıştı.
Mahkeme, kimlik tespit ardından iddianamedeki suçlamalara ilişkin savunma yapması için Hezer’e söz verdi. Ümit Akbıyık’ın kendisini hakkında verdiği beyanları kabul etmediğini belirten Hezer şöyle konuştu:
“Ben onu tanımıyorum o da beni tanımıyor. İfadesinde mesleki faaliyetlerime yönelik konuşmuş. Herhangi bir örgüt ile bağlantım yok. Ümit Akbıyık’a göre Diyarbakır Barosunda kayıtlı bütün avukatlar dış koordinasyona göre faaliyet yürütüyor. Bu ifadeleri kabul etmiyorum. Avukatlık Kanunu’nun 36. maddesine göre avukatın sır saklama yükümlülüğü var. Dosyasına girdiğim müvekkillerle ilgili bilgi vermeyeceğim. Bu dosyada avukatlık faaliyeti yaptım. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.
Mahkeme başkanının “Paralel baro gibi hareket ettiğinize yönelik iddialara ne diyeceksiniz?” sorusuna Hezer, “ÖHD üyesiyim. ÖHD hak temelli faaliyet yürüten bir dernek. Emir talimatla hiçbir çalışmamız olmadı. ÖHD paralel baro gibi hareket etmedi. Ümit’in bahsettiği şekilde ÖHD üzerinden bize herhangi bir ödeme yapılmadı” cevabını verdi.
Yargılamanın durdurulması talep edildi
Ardından söz alan Hezer’in avukatı ve Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, bu davada müvekkili Hezer’in yürüttüğü avukatlık mesleki faaliyetleri nedeniyle suçlandığına dikkat çekerek, bu davada ise Hezer’in yürütmüş olduğu mesleki faaliyetlerinin yargılandığını, yargısal baskı ve tacize maruz kaldığını aktardı. Hukuk dışı bir yargılama ile karşı karşıya kaldıklarına işaret eden Özdemir, avukatlık faaliyetleri nedeniyle yargılanan Hezer hakkında soruşturma ve kovuşturma Adalet Bakanlığından izin alınmadan yürütüldüğünü ifade etti. Özdemir, eksik usuli işlemlerin tamamlanıncaya kadar yargılama durma kararı verilmesini istedi. Özdemir, 1993 yılında bir itirafçının ifadeleri gerekçe gösterilerek aralarında Tahir Elçi’nin bulunduğu çok sayıda avukatın gözaltına alınarak, işkence gördüğünü hatırlatarak, bundan 30 yıl sonra avukatların bir tanık ifadesi aynı şekilde yargılandığını ifade etti.
Mahkeme yargılamanın durdurulması talebine ilişkin bir karar kurmaması dikkat çekti.
‘Bir kişi 32 saatte 669 kişi hakkında teşhis ve ifade veremez’
Avukat Erhan Demir ise Hezer’in “örgüt üyesi” değil mesleki faaliyetlerini yürüten bir avukat olduğunu vurguladı. Ümit Akbıyık’ın 32 saat boyunca 669 kişi hakkında teşhis ve beyanda bulunduğunun bilgisini veren Demir, bir kişinin 32 saatte 669 kişi hakkında bu ifadeleri vermesinin mümkün olmadığını söyledi. Akbıyık’ın ifadesinin usule aykırı bir şekilde alındığını, bu nedenle dosyadan çıkarılması gerektiğini belirten Demir, “bu dosyada avukatlık mesleki faaliyetler ve ÖHD kriminalize edilmeye çalışılıyor. Bir avukatın mesleki faaliyetleri nedeniyle yargılanması kabul edilemez. Hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi.
‘Burada yargılanmak istenen hak ve hukuk mücadelesidir’
Avukat Yunus Muratakan ise iddianamede suçlama konusunu yapılan ÖHD’nin yürüttüğü faaliyetlere dair bilgi vererek, “Burada yargılanmak istenen Türkiye’deki hak ve hukuk mücadelesidir. ÖHD ise burada bir araç olarak kullanılmak isteniyor. Burada yargılanan müvekkil değil ÖHD’dedir. Dağlarda veya kırsal hukuk mücadelesi yürütülmüyor. ÖHD hak ihlalinin olduğu yerde kişiyi değil hak ihlaline bakar. ÖHD gibi hak mücadelesi yürüten kurumlara bu ülkenin ihtiyacı var. Bu dosyada delil yok. Derhal beraat kararı verilmesini istiyoruz” diye konuştu.
İddia makamı, dava dosyasındaki eksikliklerin giderilmesini talep etti.
Ara kararını açıklayan Mahkeme, Ümit Akbıyık'ın ifadesinin alınmasına, Hezer hakkındaki karakola imza verme adli kontrol kararının kaldırılmasına, yurtdışına çıkış yasağının ise devamına karar verdi. Dava 10 Eylül tarihine ertelendi.
Davanın geçmişi
İtirafçı tanık Ümit Akbıyık’ın verdiği ifadeler üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, 25 Nisan 2023’te, 20 ilde yapılan ev baskınlarında aralarında gazeteci, avukat, siyasetçi, sanatçı, siyasetçi, sivil toplum ve meslek örgütlerinin üye ve yöneticilerinin bulunduğu 200’e yakın kişi gözaltına alınmıştı.
Gözaltına alınanlar arasında Diyarbakır Barosu’na kayıtlı 19, Mardin Barosu’na kayıtlı üç, Batman Barosu’na kayıtlı iki, Şanlıurfa Barosu’na kayıtlı 1 avukat olmak üzere toplam 25 avukat da yer aldı.
Soruşturmada 21 avukat yurtdışı yasağı adli kontrol kararıyla serbest bırakılırken, aralarında Özüm Vurgun’unda bulunduğu dört avukat ise “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı. Dört avukat 28 günlük tutukluluğun ardından yapılan itiraz üzerine serbest bırakıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianamede, avukat Serhat Hezer, PKK ve onunla ilintili dava ve soruşturmalarda haklarında işlem yapılan kişilere “örgütün talimatı kapsamında avukatlık hizmeti sunduğu, şüphelinin, örgütle organik bağ kurarak örgüt adına faaliyette bulunduğu, bu bağlamda PKK silahlı terör örgütü üyesi olduğu” iddia ediliyor.