
"Bugün her zamankinden de güçlü ve umutlu hissediyoruz, çünkü yanımızda TTM’yi en iyi tanıyanlar, Tarlabaşı’ndan kadınlar ve hak savunucuları var."
İstanbul Tarlabaşı’nda çocukların ve kadınların bir araya gelebilecekleri güvenli alanları kurmak için çalışan Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’ne (TTM) açılan “fesih” davasının on birinci duruşması bugün İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldü. Davanın bir sonraki duruşması 21 Ocak 2026''da.
Davanamede, derneğin "hukuka ve ahlaka aykırı" hareket ettiği iddiasıyla feshi isteniyor.
Davayı, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu gözlemci olarak takip etti. Aralarında toplumsal cinsiyet temelli çalışan sivil toplum örgütleri ve İstanbul Barosu'nun da olduğu 11 kurum müdahil olmak için mahkemeye dilekçe verdi. Kurumlar mahkemeye sözlü olarak beyanda bulndu ve davaya neden dahil olmak istediklerini anlattı.
Mahkeme, müdahale talebine ilişkin beyanda bulunmak üzerine 2 hafta süre verdi.
"Siz özgür basını davaya almadınız fakat biz davanın açıldığını özgür basından öğrendik"
TTM adına avukat Cansu Selmin Demir şöyle dedi: Çok fazla sayıda sivil toplum örgütü, insan hakları savunucuları, konsolosluk temsilcileri ve özel raportörler bugün bu davayı takip ediyor. Çünkü bu dava temel bir hakkın ihlali durumunda. Siz bugün özgür basını salona almadınız ama biz bu davanın açıldığını basından öğrendik, bu da insan hakları savunucularının şu an içinde olduğu durumu gözler önüne seriyor. Geçmiş dönem YK başkanlarına yönelik açılan ceza davasının iddiaları asılsız ve bunun nasıl bekletici sebep olduğunu anlamıyoruz ahlaka ayrılık deniyor ama soruyoruz kimin ahlakı.”
Yasak kararı olmamasına rağmen mahkeme hakimi Kerem Ateşçi, gazetecileri mahkeme salonuna almadı.
"TTM'yi geri istiyoruz"
Duruşma öncesinde basına açıklama yapıldı. Tarlabaşı Toplum Merkezi gönüllüleri adına basına açıklamayı Burcu Bingöllü yaptı.
Tarlabaşı Toplum Merkezi’ne açılan kapatma davasının 11. duruşması için yine adliyedeyiz. Bugün her zamankinden de güçlü ve umutlu hissediyoruz, çünkü yanımızda TTM’yi en iyi tanıyanlar, Tarlabaşı’ndan kadınlar ve hak savunucuları var.
TTM’nin var olma sebebi, Tarlabaşı’nda yaşayan başta çocuk ve kadınların haklara erişimini güçlendirmek. Ancak 4 yıldır mücadele ettiğimiz karalama ve taciz kampanyası bizi mahalledeki çalışmalarımızdan alıkoyuyor.
Tarlabaşı’nda yaşayan kadınlar ve çocuklar, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten korunma seminerlerinden oyun gruplarına, ebeveyn danışmanlığından fotoğraf atölyelerine kadar mahalleli için, mahalleliyle birlikte geliştirdiğimiz onca faaliyetten ve binbir emekle kurduğumuz güvenli alanlarından mahrum ediliyor.
Sözde kadınları ve çocukları korumak için TTM’ye yönelttikleri nefret aslında tam da kadınları ve çocukları hedef alıyor. İstanbul’un en çok ayrımcılığa ve yoksulluğa maruz bırakılan semtlerinden Tarlabaşı, bu kez kendi çıkarları için yalanlar söylemekten çekinmeyen bir avuç muktedir yüzünden ötekileştiriliyor. Kapatma davalarıyla, polis taciziyle, mühürlemelerle mücadelemiz, sadece TTM için değil; başta TTM’nin var oluş sebebi, mahalledeki kadın ve çocuklar için. Bugün yanımızda olan mahalleden dostlarımız, bu mücadeledeki ısrarımızı daha da pekiştiriyor.
TTM’ye yönelen bu nefret kampanyası mahalleye ek olarak özgür sivil toplum için çalışan tüm hak savunucularını da hedef alıyor. Buradan hareketle, bugünkü duruşmada barolar ve hak örgütlerinden oluşan toplam 11 kurum, TTM’nin yanında davaya feri müdahil olmak üzere mahkemeden talepte bulunacak.
Aralarında insan hakları, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet, örgütlenme özgürlüğü ve psikoloji alanında çalışan örgütlerin de olduğu bu kurumlar, 4 yılı aşkın bir süredir devam eden bu sürecin bütün sivil alanı hedef aldığının bilinciyle bu talepte bulunuyorlar. Bugün TTM’ye yönelen baskı, herkese gözdağı veriyor: Yalan ve iftiralarla dolu bir sosyal medya linci, kapatma davalarına, ceza davalarına, polis tacizine, para cezalarına yol açabilir, her örgüt fiilen çalışamaz hale getirilebilir. İşte bu keyfiliğin, adaletsizliğin, acımasızlığın karşısında hak savunucuları, sembolik hale gelen TTM mücadelesinde yanımızda konumlanıyor.
TTM’yi hedef tahtasına oturtanların adı bugün yargı skandallarına karışırken, bizler mücadelemizde hiç olmadığımız kadar kararlı ve kalabalığız. Hakikatin kazanacağına dair inancımız, bu uğurda gösterdiğimiz çabayı ayakta tutuyor. “TTM’yi geri istiyoruz” diyen Tarlabaşı’ndaki kadınların, “bu tehdit hepimize yönelik” diyen hak savunucularının bize verdiği güçle, bir kez daha duyuruyoruz: Mahalleye döneceğiz!
Bilirkişi raporunda ne var?
Tarlabaşı Toplum Merkezi’nin amacı Tarlabaşı’nda yoksulluk içinde yaşayanların ve öncelikle kadın ve çocukların yaşamlarını kolaylaştırmak, gençlerin şiddete yönelmesine karşı onlara destek olmaktır. TMK’nın 87 maddesinde kendiliğinden sona erme hallerinden bir tanesi amacın gerçekleşmesi, gerçekleşmesinin olanaksız hale gelmesidir. Tüzüğün ilgili maddesi dikkate alındığında (çocuk, kadın ve gençlerin sorunları devam ettiği süre) derneğin amacının süreceği açıktır. Söz konusu olayda kendiliğinden sona erme gerçekleşmediği ortadadır.
Ne olmuştu?
Yoksulluk, ayrımcılık ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en yoğun şekilde yaşandığı Beyoğlu-Tarlabaşı’nda, bir toplum merkezi modeli olan Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği (bilinen adıyla Tarlabaşı Toplum Merkezi – TTM) kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya.
25 Haziran 2021’den bu yana bazı medya organlarının karalama haberlerle hedef gösterdiği dernek, Haziran-Eylül 2021 döneminde çeşitli denetimlerden geçti. Denetimlerin ardından merkez hakkında iki ayrı dava açıldı.
İstanbul Valiliği tarafından İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde “Derneğin amacının gerçekleşmesinin olanaksız hale geldiği” gerekçesi ile derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespit edilmesi talepli bir dava açıldı. Bu davanın ilk duruşması, 14 Nisan 2022 Perşembe 11.45’te İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Aile Bakanlığı, Valilik yanında müdahillik talebi iletti. TTM avukatları, “15 yıldır var olan, kamuyla ortak iş yapan bir dernek nasıl yok olabilir” dedi. 14 Mayıs 2024'te 8. Sulh Hukuk Mahkemesşde görülen duruşmada dava derneğin lehine sonuçlandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği iddianame ile İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde “hukuka ve ahlaka aykırılık” gerekçeleriyle derneğin feshi davası da açıldı.