Görsel

YEŞİL GAZETE

17 Nükleer Karşıtı Platform üyesi, yapmadıkları eylem için bugün 18’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde ifade verdi. Eylemciler, güvenlik güçleri tarafından eylemin engellendiğini ifade ederek suçsuz olduklarını söyledi ve beraatlerini talep etti.

Davanın ilk duruşması, 28 Ekim Perşembe günü Gülnar Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılacak.

‘Her şey yasaldı’

Nükleer Karşıtı Platform üyeleri, hem Fukuşima nükleer felaketinin 10’uncu yıl dönümünü anmak hem de nükleer santralin zararlarına dikkat çekmek amacıyla Akkuyu Nükleer Güç Santrali‘nin (NGS) yapıldığı yerde basın açıklaması yapmak istemiş, ancak güvenlik görevlilerinin müdahalesi sonucu eylem gerçekleştirilememişti. Eylemin gerçekleşmemesine rağmen de eylemcilere dava açılmıştı.

Mersin Adliyesi önünde açıklamalarda bulunan Mersin Baro Başkanı Gazi Özdemir, anma töreninde her şeyin yasal olduğunu, ancak bir anda hukuka aykırı bir şekilde yargılamanın yapıldığını kaydetti:

"Nükleer santralle ilgili olan durum hepimizin hassasiyeti. Özellikle Mersin halkının hassasiyeti ki burada yapılan yargılama tamamen haksız ve hukuka aykırı bir yargılama. Arkadaşlarımız anma töreni için orada bulunurken her şeyin yasal olduğu bir anda hukuka aykırı bir şekilde yargılama kovuşturma aşaması yürütülmektedir. Biz her türlü haksızlığın ve hukuka aykırı işlerin karşısındayız. Bugün de Mersin Barosu olarak NKP’nin de doğal üyesi olarak arkadaşlarımızın yanındayız. Umarım hak yerini bulur, suçsuz oldukları da aşikar. Arkadaşlarımızın vereceği ifadeden sonra hukuksal mücadelemize devam edeceğiz, yanlarında olacağız.”

‘Anayasaya karşı geliyorsunuz denildi’

Araçlardan iner inmez saldırıya uğradıklarını kaydeden NKP eski dönem sözcüsü Aycan Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kalkanları yere vurarak ve coplarıyla kalkanlara vurarak bize baskı yapmaya çalıştılar. Biz de o baskıya karşı sesimizi yükselttik. Orada bulunan insanlara burada neden olduğumuz dair bilgi aktırma adınaydı. Sonra balonlarımızız uçurup sahile doğru indik ki bulunduğumuz yer Akkuyu NGS’den epey uzaktaydı. Dinlenmek için sahile gitmiştik ve orada da güvenlik güçleri yanımızdaydı ve gazetecilere vereceğimiz röportajlara bile karıştılar.

‘Burada konuşabilirsiniz ama nükleer santral hakkında konuşamazsınız’ dediler. Hatta bir yüzbaşı, ‘Anayasaya karşı geliyorsunuz’ dedi, asıl anayasaya karşı gelen kendileriydi ve anayasayı bile bilmiyorlardı. Ben kendim, çocuklarım ve gelecek kuşaklar için sağlıklı bir dünya yaratmakla yükümlü olduğum için protesto ettim.”

Özcan ayrıca, davanın ilerleyen zamanlarda hukuk fakültelerinde ders olarak anlatılacağını da kaydetti ve “Ama hukuk nasıl yapılır diye değil, nasıl yapılmaz diye okutulacaktır diye düşünüyorum. Böylesine absürt bir dava olabilir mi? Savcı şöyle bir iddianame hazırlamış, her ne kadar anayasa mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin şu maddeleri gereğince bildirim yapılmadan, izin alınmadan, basın açıklaması, gösteri yürüyüşü yapılabilir denmesine rağmen zorlama bir maddeyle bize ceza verilmesini istiyor” dedi.

‘Herkesin düşüncelerini ifade etme özgürlüğü söz konusu’

Avukat Sevim Küçük ise, suç işlemekte olanın güvenlik güçleri olduğunu kaydedip şunları söyledi:

"Bugün ne yazık ki bir kez daha yaşam savunucuları olarak hakkımızda açılan bir davayla ilgili olarak savunma yapmak üzere geldik. Aslında savunma yapmaktan çok anayasal, yasal ve uluslararası sözleşmelerde koyulan haklarımızı dile getirmek ve haklarımıza sahip çıkmak için bir kez daha adliye önündeyiz. Arkadaşlar nükleer güç sahasına gittiklerinde ne yazık ki Anayasa’da kullanmak istedikleri halkalarını engeller nitelikte güvenlik güçleriyle karşı karşıya kalmışlardır ve herhangi bir söz söyleme fırsatı dahi tanımadan onlara karşı güç kullanmak suretiyle olay yerinden uzaklaştırmışlardır.

"Haklarında toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefetten dava açılmıştır. Bugün burada talimat mahkemesinde savunmalarını verecekler. Anayasa’da da olduğu gibi vatandaşın sağlıklı bir çevrede yaşama hakları mevcuttur ve yine Anayasa’da belirttiği gibi, herkesin düşüncelerini ifade etme özgürlüğü söz konusudur. Devlete ve vatandaşa verilen yükümlülüklerden bir tanesi de çevrenin kirlenmesini engellemek ve sağlıklı bir çevre oluşturmak ve korumaktır. Burada suç işlemekte olan güvenlik güçleridir.”