Görsel

BİANET

Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın tutuklu, 15 kişinin ise tutuksuz yargılandığı Gezi davasının dördüncü duruşması Silivri Cezaevi Kampüsündeki İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görüldü. Mahkeme, adli kontrol taleplerinin kaldırılması taleplerini reddederken, AİHM'nin "Derhal bırakılmalı" yönündeki kararına rağmen Kavala'yı tahliye etmedi.

Mahkeme ayrıca Ali İsmail Korkmaz'ın ölümüne neden olan Mevlüt Saldoğan'ın 'zarar gördüğü' iddiasıyla davaya katılma taleplerini kabul etti.

Dava kapsamında yargılanan mimar, sivil toplum kuruluşu çalışanı, iş insanı, yönetmen, avukat, gazeteci, şehir plancısı ve tiyatro sanatçısı 16 kişi, 2013’te 80 ilde gerçekleştirilen Gezi Parkı eylemlerini organize etmek iddiasıyla “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” ile suçlanıyor ve haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor.

Davanın tek tutuklusu olan Osman Kavala’ya “eylemleri finanse etmek” suçlaması da yöneltiliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 784 gündür tutuklu bulunan Kavala'nın tutukluluğun hak ihlali olduğuna karar vererek derhal serbest bırakılmasını hükmetmişti.

Aydın: Şu, şunu yaptı gibi bir tespitim yok

Duruşmanın başlamasının ardından tanıklar söz aldı. İlk olarak Güvenlik Şube Amiri Ercan Orhan Aydın dinlendi. Olaylar boyunca çeşitli noktalarda görev yaptığını belirten Aydın özetle şunları söyledi: "Gezi Parkı nasıl başladı, ne oldu basından biliyorum. İdeolojik olarak kim neydi, değildi karmaşıktı. Birileriyle görüşüp müzakeremiz olmadı. Belki beni gözaltında görmüşlerdir ya da belki ben onlara gözaltı işlemi uygulamışımdır. Ama şiddet içerikli olarak şu şunu yaptı gibi bir tespitim yok."

Mahkeme Başkanı'nın "Dosyamızdaki sanıkların bu eylemlerin derinleştirilip yaygınlaştırılmasına yönelik herhangi bir basın açıklaması, toplantı oldu mu? Bunların polis müdahalesine karşı saldırın/mukavemet edin şeklinde açıklamalarına şahit oldunuz mu?" sorusu üzerine Aydın şöyle devam etti:

"Gezi Parkı'nın merdivenlerinde polis araçları vardı. Anons ediyorsunuz, çağrılara rağmen dağılmıyorlardı. Bu eylemin sınırı aştığının göstergesi. Ama bu her yerdeydi, herkes gözaltı yapıyordu, tek biz değildik. Grubun dağılma iradesinden ziyade, sağlam bir organizasyon vardı. Ama Osman Kavala bu işin neresindedir, arka planda ne yaptı, keşke farkında olsaydım."

"Çağrıları sosyal medya masası takip ediyordu"

Yargıcın "Eylemcileri organize eden sanıklarımızdan kimler vardı?" sorusu üzerine Aydın şöyle devam etti: "Twitter vardı. Ben o zaman da şimdi de sosyal medya kullanmıyordum. Sosyal medya üzerine bir masamız var, onlar çağrıları takip ediyordu. Ama şu şunu yaptı diye hatırlamıyorum."

Kavala'nın avukatı İlkan Koyuncu söz alarak Aydın'a "Osman Kavala'yı bu olayları organize ederken gördünüz mü" sorusunu yöneltti: Aydın bu soruyu "Ben Osman Kavala'yı fiziki olarak ilk defa burada gördüm" dedi.

Avukatlardan Bahri Belen ise Aydın'a "Can Atalay'ın da topluluğu bir eyleme yönelten davranışını gördünüz mü?" sorusunu yönetti. Aydın bu soruyu da "Onu avukat kimliğiyle biliyorum. Eylemde gördüm. Taş molotof atarken değil. Basın açıklaması yapılacak, istihbarat notu gelmiş falan" diyerek cevapladı.

Gül: Kavala'yı hiç görmedim

Aydın'ın ardından İstanbul Güvenlik Şube'de görevli Hasan Gül'ün ifadesine geçildi. Gül ifadesinde çalıştığı birimin saldırıları kimin yaptığını ya da bunların kim tarafından organize edileceğini bilemeyeceğini söyledi.

Gül "Biz sosyal medyadan gelen bilgiler çerçevesinde olayları takiple görevliydik." dedi. Gül "Osman Kavala ismini toplumsal olaylardan ziyade kamuoyundan bilirim" diye konuştu ve şöyle devam etti:

"Güvenlik Şube'de uzun yıllar çalışmış olmamdan dolayı kendisini STK'da var olduğundan biliyorum. Gezi Olayları'nda nerede olup olmadığını hatırlamıyorum. Şiddet olaylarında hiçbir şekilde görmedim.

"Can Atalay'la hem Gezi Olayları'nda, hem sonraki olaylarda kendisiyle müzakere etmişliğimiz vardır. En kalabalık cenazelerden biri Berkin Elvan'ın cenazesiydi. O da görevliydi. Müzakerelere uyma konusunda, olayın sorunsuz bitmesi açısından kararlı olduğunu söyleyebilirim. Bu özellikle o dönem için çok önemliydi."

Yapıcı: Basın açıklamaları en temel hakkımızdı

Gül'ün ardından tanık beyanlarına karşı söz alan Osman Kavala "Tanıklar benim herhangi bir şiddet eylemine katılmış olduğuma dair ya da yönlendirmiş olduğuma dair ya da Gezi Olayları'nda yönlendirici olmuş olacağıma dair bilgi vermediler." diye konuştu.

Mücella Yapıcı ise "Yaptığımız basın açıklamaları en temel haklarımızla ilgiliydi. Ben özellikle bu konuda yargılandım ve beraat ettim. Fakat bir şey beni rahatsız etti. Tanıklıkta biraz yönlendirme var mı diye düşünmeye başladım, ifadeleri okuyunca ama hukukçu değilim. Tanıklar da aslında iddianemenin asılsız olduğunu gösteriyor" dedi.

Tanık beyanlarına karşı Çiğdem Mater Utku da "Anladığım kadarıyla konunun bizimle pek bir alakası yok" diye konuştu.

Kavala: 26 tahliye talebim reddedildi

Tanık ifadelerine karşı alınan beyanların ardından Osman Kavala'nın tutukluluk hususunda beyanına geçildi. Kavala "Önceki celselerde Gezi Olayları'nı planladığım ve organize ettiğim iddialarının dayanaksız olduğunu ifade ettim. MASAK raporları bir kaynak aktarmadığımızı gösterdi" dedi ve şöyle devam etti:

"Sanık avukatları iddianamedeki dinlemelerin hukuksuz olduğunu, çalışmaların Gülencilikle suçlanmış görevlilerle yapıldığını ortaya koydu. Bu iddianame suçluluğumu değil, suçsuz olduğumu gözler önüne süren bir belgedir. 26 tahliye talebim, benzer gerekçelerle reddedildi.

"İddianame'de anlatılan edimlerin suç unsuru taşımadığı ve benimle somut bir ilişki olmamasına rağmen benimle ilgili şüphelerin ağır basması özgürlüğümün değerinin verilmediğinin göstergesi ama özgürlüğümün değeri evrensel normlara dayanıyor. AİHM kararı da bunu gösteriyor. Bu hukuksuz ve ayrımcı uygulamaya son verilmesini istiyorum."

Bayraktar: Tutuklamanın hemen kaldırılmasını istiyoruz

Kavala'nın ardından söz alan avukatı Köksal Bayraktar AİHM'nin verdiği kararı hatırlattı:

"80 sayfadan ibaret AİHM kararı, tarihsel değer taşıyan, önümüzdeki yıllarda da etkisi olacak büyük karar niteliğindedir. Bu kararda müvekkilimin haklarının ihlal edildiği açıkça ifade edildi. AİHM vermiş olduğu kararla tutukluluk süresinin makul süreyi çok aştığını, bunun makul ölçüler içinde kabul edilemeyecek bir karar olduğunu ısrarla vurgulamıştır. AİHM, müvekkilimizin derhal serbest bırakılmasını istiyor. Müvekkilimiz 2 yıldan fazla tutukludur. Bu da müvekkilin alabildiğine mağdur olması demektir. AİHM'in bu önemli, tarihsel, Türkiye'nin toplumsal tarihindeki mihenk taşı niteliğindeki kararı doğrultusunda tutuklamanın hemen kaldırılmasını istiyoruz."

Kavala'nın avukatı Deniz Tolga Aytöre de şöyle konuştu:

"Biz daha önce bu iddianamenin ne kadar temelsiz olduğunu, şüpheye dahi dayanmadığnı söyledik. Bunların hiçbiri kıymet görmedi. Mahkeme, duruşmadan önce Adalet Bakanlığı'yla kararın kesinleşip kesinleşmediği konusunda yazışma yapmış.Bu kararın kesinleşmesini beklemek Kavala'nın 1 yıl daha cezaevinde kalması demek.Tahliye talebimiz reddolursa, 18'inci maddede yer alan, bu davanın siyasi olduğuna dair inancımızla, buna göre hukuki adımları atacağımızı bilginize sunarım.Tahliyeyi talep ediyoruz."

Kavala yine tahliye edilmedi

Avukatların tahliye taleplerinin ardından mahkeme ara kararını açıklamak için duruşmaya 15 dakika ara verdi. Verilen aranın ardından ara kadarını açıklayan mahkeme sanıkların adli kontrol kararlarının kaldırılması taleplerini reddetti ve Osman Kavala'nın tahliye edilmesi talebini reddetti. Dava, 28 Ocak 2020'ye bırakıldı.

Mahkeme ayrıca Kavala soruşturması dosyasında 'ihbarcı' olarak yer alan eski asker Murat Papuç can güvenliğinin olmadığını ileri sürerek ifadesinin kimsenin olmadığı bir duruşmada alınmasını talebini kabul etti.

"Kararın bir an evvel düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum"

Duruşma sonrası Osman Kavala avukatları aracılığıyla bir açıklama yayınladı.

Kavala açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Bugün görülen Gezi Davası duruşmada, AİHM’in derhal serbest bırakılmam yönündeki kararına ve dinlenen tanıkların, benimle Gezi eylemleri arasında herhangi bir ilişki kurmamış olmalarına rağmen, mahkeme heyetinin tutuklama kararını sürdürmesi benim için çok şaşırtıcı oldu.

“Yargının itibarını da zedeleyen bu kararın, bir an evvel düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum.

“Tutukluluk halimin sürmesinin, yargıdaki hukuksuzlukların ve bunların kaynaklarının daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacağını ümit ediyorum.

“Duruşmaya katılanlara çok teşekkür ederim. Bu benim için büyük bir moral kaynağı oldu.”