Görsel

BİANET

Anayasa Mahkemesi, Diyarbakır Valiliği’nin, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu” ve “2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'na” dayanarak 17 Ağustos 2016’da aldığı gösteri ve yürüyüş yasağı kararının, “toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleme hakkının” ihlali olduğuna karar verdi. 

Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre “darbe girişimi” gerekçesiyle alınan yasak kararından yaklaşık 11 ay sonra 29 Haziran 2017’de Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi, Ergani Devlet Hastanesi’nde zihinsel engelli bir çalışana yönelik cinsel saldırıyla ilgili açıklama yapmak istedi.

Kaymakamlık, talebi bir gün sonra Diyarbakır Valiliği’nin aldığı yasak kararını gerekçe göstererek, Ergani Devlet Hastanesi önünde yapılmak istenen açıklamaya izin vermedi. 

AYM'ye bireysel başvuru

Aynı gün KESK’e bağlı sendikaların 80 üyesi, kolluğun yasak kararı hatırlatmasına karşı hastane önünde açıklaması yaptı.

Açıklamaya katılanlara “Kabahatler Kanunu’na” göre 227 TL idari para cezası kesildi. İdari para cezası kesilenler arasında bulunan Ramazan Sümer, Ergani Sulh Ceza Hakimliği’ne itirazda bulundu.

Hakimlik, bildirimde bulunulmadığı ve açıklamanın kamu hizmeti görülen bina ve tesislerinde yapıldığı gerekçesiyle idareyi haklı bularak, Sümer’in itirazını reddetti. 

Sümer de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu kabul eden Anayasa Mahkemesi, başvuruyu Anayasa’nın “savaş, seferberlik veya olağanüstü hallerde, belli hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasını” düzenleyen 15'inci maddesi kapsamında ele aldı.

"Ölçülük ile bağdaşmıyor"

Gösteri ve toplantıları sınırlayan kanunda daha az sınırlayıcı tedbirlere yer verildiğine işaret eden Anayasa Mahkemesi, valiliğin belirsiz süreli olacak şekilde tüm toplantı ve gösterileri yasakladığını hatırlatarak, Diyarbakır'ın genel olarak tüm ilçelerinde toplantı ve gösterilerin belirsiz ve öngörülemez süreyle yasaklanmasının gerektirip gerektirmediği değerlendirilmesine işaret etti.

Anayasa Mahkemesi, kararında “Somut olayda olduğu gibi muhtemel veya somut güvenlik mülahazaları olduğunda bu riskler sıralanmadan anayasal hakkın belirsiz bir süreyle yasaklanması ve bu süreçte kararın hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmaması, hakkı sınırlamanın gerekliliği ve dolayısıyla müdahalenin ölçülülüğü ile bağdaşmaz” değerlendirmesine yer verdi.

"Valilik en ağır tedbire başvurdu"

OHAL’in ilan edilmesini orantısız müdahaleyi meşru gösteremeyeceğini vurgulayan Anayasa Mahkemesi, “Bu sebeple idare, toplantının barışçıl bir şekilde yapılmasının imkânlarını sağlamalı ve varsa tehditleri etkisiz hâle getirmek için gerekli önlemleri de almalıdır” dedi.

Valiliğin en ağır tedbire başvurduğu tespitinde bulunan Anayasa Mahkemesi, kararında “Bu şekilde toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin kategorik olarak yasak olduğunun kabulü ile cezalandırma yoluna gidilmesi de toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlaline yol açar” diye belirtti. 

10 bin TL ceza

Anayasa Mahkemesi, başvuru konusu olayda, somut olguları ve koşulları gözetmeksizin süresiz şekildeki yasaklama kararının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını anlamsız ve imkânsız kılacak bir dereceye ulaştırdığı sonucuna varıldığını belirtti.

Sümer’in toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar veren Anayasa Mahkemesi, Sümer’e 10 bin TL tazminat ödemesine hükmetti.