Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü hafta eyleminde polis tarafından yaralanan Aydın Aydoğan’ın başvurusuyla ilgili Anayasa Mahkemesi (AYM) hak ihlali kararı verdi. Yüksek mahkeme, kolluk kuvvetlerinin kötü muamele yasağını ihlal ettiğini belirterek Aydoğan’a 60 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Polisler hakkındaki şikâyet dosyası da yeniden soruşturulması için savcılığa gönderildi.
Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 25 Ağustos 2018’deki 700’üncü buluşması Beyoğlu kaymakamlığı tarafından yasaklanmıştı. Polisin biber gazıyla müdahale ettiği eylemde çok sayıda kayıp yakını gözaltına alınmış ve yaralanmıştı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, polis şiddetiyle ilgili, “İzin vermedik çünkü artık bu istismarın ve kandırmacanın son bulmasını istedik. Anneliğin terör örgütünce istismar edilmesine, teröre kılıf yapılmasına göz mü yumsaydık” demişti.
Kolluk kuvvetleri, Galatasaray Meydanı’nın karşısında bulunan Hazzopulo Pasajı’ndaki kayıp yakınlarına da saldırmış, polislerin başındaki amir burada bulunanlara hakaret ederek “Devlete katil dedirtmem” demişti. Polisler, o gün gazetecilere de göz yaşartıcı gaz silahıyla saldırmıştı.
Polisin müdahalesinden sonra Galatasaray Meydanı, demir bariyerler ve zırhlı araçlarla çevrilerek kayıp yakınlarına yasaklandı. Kayıp yakınları, meydanda oturma eylemi yapmak istedikleri için gözaltına alınmaya devam ediyor.
Savcılık: Nerede yaralandığı belli değil
Polis saldırısında el bileği kırılan Aydoğan, sorumlu kolluk görevlileri ve saldırı talimatını verdiği gerekçesiyle bakan Soylu hakkında İstanbul başsavcılığına şikâyette bulunmuştu. Savcılık, 28 Şubat 2019’da verdiği takipsizlik kararıyla şiddet uygulayan polislerin dosyasını kapatmıştı. Takipsizlik kararında, eylemin yasal olmadığı, polisin dağılma uyarısı yaptığı, bunun üzerine zor kullanma yetkisini kullandığı belirtilmişti. Kararda, eyleme katılanlarının yaralandığı, bu kişiler hakkında Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nda soruşturmanın devam ettiği aktarılmıştı. Aydoğan’ın eyleme katılıp katılmadığının belli olmadığını savunan savcılık, nerede ve nasıl yaralandığının belli olmadığını iddia etmişti.
Aydoğan, takipsizlik kararına o güne ait fotoğraflarla itiraz da etti, ancak İstanbul 4’üncü Sulh Ceza Hakimliği itirazı reddetti. Ret kararında, savcılığın kararının ‘usul ve yasaya uygun olduğu‘ savunuldu.
Soylu’nun dosyası Ankara’da açık
Aydoğan’ın Soylu’yla ilgili suç duyurusu ise önce İstanbul Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu’na gönderildi. Dosya uzunca bir süre burada kaldı, daha sonra yetkisizlik kararıyla Ankara başsavcılığına gönderildi. Dosya hâlâ açık.
Bakanlık: Beş buçuk ayda soruşturmayı sonuçlandırdık
Aydoğan, yaralanmasına ilişkin son aşamada AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. Adalet Bakanlığı’nın görüşü de soruldu. Bakanlık, savcılığın olayı aydınlatmak için gerekli adımları attığını, Aydoğan’ın ‘şikâyet dilekçesiyle yetinmeyerek aynı gün müşteki sıfatıyla ifadesini aldığını’ belirtti. Aydoğan’ın soruşturmaya dâhil olmasına imkân tanıdığını öne süren bakanlık, ‘beş buçuk ay gibi makul bir sürede soruşturmayı sonuçlandırmak suretiyle devletin bu tür olayların soruşturulmasında beklenen yükümlülüğünü de yerine getirdiğini‘ iddia etti.
Yüksek mahkeme, kararında Aydoğan’a müdahale edilmesiyle Cumartesi Anneleri eylemi arasında bir bağlantı olduğuna dair bilgi olmadığına hükmetti. Karardan öne çıkan tespitler şöyle:
Temelden yoksun sonuçlara varılmamalı
- Yürütülecek ceza soruşturmaları, sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verecek şekilde etkili ve yeterli olmalıdır. Soruşturmanın etkili ve yeterli olduğundan söz edilebilmesi için soruşturma makamlarının resen harekete geçerek olayı aydınlatabilecek ve sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delilleri toplamaları gerekir. Dolayısıyla kötü muamele iddialarının gerektirdiği soruşturma bağımsız bir şekilde, hızlı ve derinlikli olarak yürütülmelidir. Diğer bir ifadeyle yetkililer, olay ve olguları ciddiyetle öğrenmeye çalışmalı; soruşturmayı sonlandırmak ya da kararlarını temellendirmek için çabuk ve temelden yoksun sonuçlara varmamalıdır.
Şikâyet olmasa da araştırılmalı
- Devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında bazen tek başına soruşturma yapılmamış olması veya yeterli olmaması da kötü muamele teşkil edebilmektedir. Dolayısıyla şartlar ne olursa olsun yetkililer, resmî şikâyet yapılır yapılmaz harekete geçmelidir. Şikâyet yapılmadığında bile işkence veya kötü muamele olduğunu gösteren yeterli, kesin belirtiler olduğunda soruşturma açılması sağlanmalıdır. Bu bağlamda soruşturmanın derhâl başlaması, bağımsız biçimde, kamu denetimine tabi olarak özenli ve süratli yürütülmesi, bir bütün olarak da etkili olması gerekir
Savcılık araştırmadı
- Başsavcılıkça olay yerini gösteren kamera görüntülerine ulaşılamadığı gibi tanıkların olup olmadığı da soruşturulmamış ve sonuç olarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Somut olayda Başsavcılık, başvurucunun yaralanmasından sorumlu kişilerin kimliklerinin belirlenmesi bakımından hareketsiz kalmış; başvurucunun raporla da sabit görülen yaralanmasına ve bu yaralanmaya ilişkin anlatımına bir açıklama getirmemiştir.
Hakimlik gerekçe yazmadı
- İtirazı inceleyen Sulh Ceza Hâkimliği de itiraz dilekçesi ekinde başvurucunun anlatımını doğrular mahiyette fotoğraflar sunmuş olmasına ve olayın tanığı olduğunu öne sürdüğü kişileri bildirmiş olmasına rağmen buna ilişkin gerekçe de göstermeden itiraz sebeplerinin yerinde olmadığı açıklamasıyla başvurucunun itirazını reddetmiştir.
Aydın Aydoğan, 2017’de polisler tarafından ters kelepçe takılarak gözaltına alınmıştı. AYM, bu olayla ilgili de polislerin ‘kötü muamele yasağı’nı ihlal ettiğine hükmetmişti. Polisler hakkındaki dosya yeniden soruşturma yapılması için Bakırköy savcılığına gönderilmiş, burada yürüyen soruşturmada şüpheli polislerden Kenan Şaban Süzgün’ün Kasım 2022’de 1’inci sınıf emniyet müdürü yapıldığı ortaya çıkmıştı.