Görsel

KADINDAN HABER

İstanbul Sözleşmesi’nin feshine tepki göstermek için yürüyüş eylemi düzenleyen Mersin Kadın Platformu’ndan 6 kadına toplamda 21 bin 598 TL para cezası kesildi. Her şeye rağmen sokakta olmaktan vazgeçmeyen kadınlar, cezalara “Emniyet elini cüzdanımdan çek” sloganı ile tepki gösterdi.

Geçen yıl iktidarın İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıları karşısında ülkenin dört bir yanında kadınlar sokaklara çıkıp, sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini kararlılıkla ifade etmişti. Mersin’de de kadınlar Mersin Kadın Platformu çağrısıyla bir araya gelerek İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılara tepki göstermişti. Yürüyüşte emniyet güçleri, barikat kurup kadınların yürümesini engellemişti. Daha sonra platformdan yaklaşık 25 kadına umumi hıfzıssıhha kanunun ihlal edildiği gerekçesiyle üst sınırdan para cezası uygulanmıştı. Yine bu yürüyüşe yakın tarihte Pınar Gültekin’in katledilmesini protesto eden kadınlara idari para cezası uygulanmıştı. Toplamda 70 bine yakın para cezasına çarptırılan kadınlar, hukuki süreci başlatıp cezalara itiraz etmişti.

İstanbul Sözleşmesi’nde ısrarcı olmanın cezası 21 bin 598 lira

Mersin Kadın Platformu; son olarak 20 Mart Cumartesi günü, iktidarın bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini protesto ettiği için yeni cezalar aldı. Pandemi sürecinde hınca hınç dolu olan AKP kongrelerinde hiçbir cezai yaptırım uygulamayan emniyet güçleri, yaşam hakkını savunmak için bir araya gelen kadınlara yine umumi hıfzıssıhha kanununu ihlal ettikleri gerekçesiyle üst sınırdan ceza yazdı. “İstanbul Sözleşmesi bizim” diyen platform üyesi 6 kadına toplamda 21 bin 598 TL para cezası verildi. Kadınlar, yaptıkları ikinci yürüyüş eyleminde Mersin emniyetinin uyguladığı ekonomik şiddeti “Emniyet elini cüzdanımdan çek” diyerek ifşa ettiler.

Son iki haftada neler yaşandı

Mersin Kadın Platformu bileşenleri, İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı feshinden sonra bir dizi eylem etkinliği gerçekleştirdi. İlk olarak 20 Mart Cumartesi günü Kushimoto Sokağında bir araya gelen kadınlar tepkilerini dile getirmek için Özgecan Aslan Meydanına kadar yürümek istedi. Ancak sokağın sonunda polis barikatı ile karşı karşıya kalan kadınlar yürümekte ısrar ederek polis barikatını aştı. Özgecan Aslan Meydanında kitlesel bir şekilde basın metninin okunmasının ardından eylem sona erdi. Kentin ilçelerinde de bir araya gelen kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin hayatiliğini vurgulayarak kararı protesto etmeye devam etti. Son olarak 27 Mart Cumartesi günü yeniden bir araya gelip “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” diyen kadınların gösteri ve yürüyüş yapma hakkı polis tarafından engellenmeye çalışıldı. Yürümekte ısrarcı olan kadınlar ile polisler arasında uzun süreli arbede yaşandı. Bu sırada güvenlik şube müdürünün, ön safta yer alan 3 kadını hedef göstererek tehdit ettiği iddia edildi. Kadınların uzun direnişi sonunda barikat aşılarak Özgecan Aslan Meydanına kadar yürüyüş gerçekleştirildi. Meydanda basın metninin okunmasının ardından emniyetin tehdit ve para cezaları ifşa edildi.

“Güvenlik şube müdürü ‘Hayatınızı bitireceğim’                            diyerek bizi tehdit etti”

27 Mart Cumartesi günü kitlenin içerisinde bulunan ve ceza alan kadınlardan biri olan Elmas Kara, yürümek için direndiklerinde güvenlik şube müdürünün kendisini tehdit ettiğini söyleyerek şöyle konuştu:

20 Mart’ın ilk saatlerinde, İstanbul Sözleşmesi’nin hukuksuz bir şekilde tek adam tarafından bir gece operasyonuyla geri çekildiğini öğrendiğimiz zaman kadınlar olarak yaşamımıza karşı açılan bu savaşta doğrudan refleks göstererek Özgecan Aslan meydanına yürüdük. Polis engellemeye çalışsa da kadınların sokaklara taşan isyanı engellemeleri delerek geçti. Bugüne kadar yaşamlarını anayasal hakları çerçevesinde savunan kadınlar cezalarla karşılaştı ve bu şekilde yıldırılmaya çalışıldı. 27 Mart günü de toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkımız, ifade özgürlüğü hakkımız cezalarla engellenmeye çalışıldı. Emniyet güçleri bizi tehdit edip, hedef gösterdi. Bu tehditler, kitle içerisinde toplamda iki kişiye alenen yapıldı. “Kitlenin sorumluluğunu alıyor musunuz?” diyerek orada var olan kadınların iradesini yok sayan, manipülatif bir yol izlendi. Aynı zamanda güvenlik şube müdürü “Sizin hayatınızı bitireceğim” diye doğrudan tehditte bulundu. Sokakta olmamızın sebebi en temelinde kendi yaşamımızı, birbirimizin yaşamını savunmak ama bunu yapmak için sokaktayken, asıl yükümlülüğü halkı korumak olan polisin kadınları tehdit etmesi çok trajikomik bir durum. Bu tehditlerle ilgili gerekli işlemler başlatılacak. Kadınlar olarak ne ailemiz içerisinde, ne sokakta, ne işyerinde ne de bizi korumakla yükümlü olan polislerin uyguladığı eril şiddete karşı sessiz kalmayacağız. Yaşamlarımızı savunmaya devam edeceğiz.

“Bu para cezaları aştığımız polis barikatının intikamıdır”

İki ceza birden alan Çiğdem Serin ise, 20 Mart günü polis barikatını aştıkları için bu cezaların verildiğini ancak onca cezaya rağmen sokakta olmaktan vazgeçmeyeceklerini dile getirerek, “Mersin Emniyeti yaz aylarından bu yana kadın eylemlerine kestiği para cezaları ile kadınları yıldıracağını sanıyor. Oysa her defasında kadınların iradesi ile karşılaşıyor. Bu ülkede her gün ölümle burun buruna yaşayan kadınları, LGBTİ+ları barikatlarla, cezalarla, tehditlerle yıldıracaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Alışsalar iyi olur, hiç bir yere gitmiyoruz. Sokakları terk etmiyoruz.” dedi.

Çiğdem Serin, devletin katilleri koruyup kadınlara barikat diktiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:  20 Mart’ta bir gece yarısı operasyonuyla iktidarın kadınlara açtığı saldırı sonrası tüm Türkiye’de yaşanan kadın isyanının önüne barikat çekerek bizleri engelleyebileceklerini sandılar. Ama kadınların iradesi ve ısrarı polis barikatını aştı. Bu para cezaları 20 Mart’ta aştığımız polis barikatının intikamıdır. Ancak para cezaları ile bizleri yıldırabileceklerini sanan emniyete Cumartesi günü cevabımız netti. Buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz, hayatlarımızdan, haklarımızdan vazgeçmiyoruz dedik. O barikatlarınızı yeniden aşarız dedik ve yeniden aşma iradesini gösterdi kadınlar. Cezalar da yetmedi, emniyet tarafından barikatın önünde iki arkadaşımızla birlikte tehdit edildik. Erkekler her zaman kadınların iradesini yok saydığı gibi o gün de kadınların iradesi yok sayılarak birkaç kişinin eylemdeki kadınları yönlendirdiğini iddia ettiler. Oysaki oradaki tüm kadınlar iradeleriyle, kendi yaşamlarını savunuyorlardı. Tehditlerle bizleri yıldıramazlar. Birbirimizin elini bırakmayarak, hepimiz birbirimizi savunacağız. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi de kadınların gözünde hükümsüzdür. Bu kararı da, erkek iktidarı da, cezaları da tanımıyoruz.