Image
Eskişehir Onur Yürüyüşü

Kaos GL

Eskişehir Onur Yürüyüşü’nde basın açıklaması yapmak isterken gözaltına alınan on kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması görüldü. Sanıklar müşteki polislerin kendilerini gözaltında kaybetmekle tehdit ettiğini açıkladı.

LGBTİ+ Onur Yürüyüşlerine ilişkin yargılamalar devam ediyor. 2024 yılında Eskişehir’de Ulus Anıtı önünde henüz basın açıklaması yapamadan polis müdahalesi ile gözaltına alınan on kişi hakkında ‘Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması Eskişehir 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Sanıklar ve avukatların hazır bulunduğu duruşmayı İstanbul, Ankara, Eskişehir barolarından temsilciler ile birlikte Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği, İHD Ankara Şubesi LGBTİ+ komisyonu, LİSTAG ve MLSA da takip etti. Avukatların daha büyük bir salonda duruşmanın görülmesini istemesi üzerine duruşma 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşma salonu önünde çok sayıda sivil ve üniformalı polis bekledi.

“Tecavüzle tehdit edildim”

Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada ilk savunmayı başka bir dosyadan tutuklu olan Simay Ada Kart yaptı. Marmara Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla bağlanan Kart polise yönelik bir direnme veya şiddet uygulamadığının altını çizerek şunları söyledi;

“Gözaltı kararının kendisi LGBTİ’lerin varoluşuna yönelik bir saldırıdır. Alanda henüz eylem dahi gerçekleşmeden saldırıya uğradık. Yasaklama kararı da bize bildirilmedi. Gözaltında hem tacize hem şiddete maruz kaldım. O salondaki müşteki polis tarafından kaybedilmekle ve tecavüzle tehdit edildim. Saatlerce ters kelepçeyle tutulurken nasıl polisi darp edebilirdim”

“Biz o alana öldürülmemek için çıkıyoruz”

Kart’ın ardından ifade veren Ceren Leventoğlu da salonda müşteki olarak bulunan polislerden birini teşhis ederek kendisini gözaltında kaybetmekle ve tecavüz etmekle tehdit ettiğini, olay günü dağılmak için kendilerine alan açılmadığını belirtti. Leventoğlu ifadesini “Bugün burada varlığımızdan dolayı kiminle seviştiğimizin hesabını vermek üzere yargılanıyoruz” sözleriyle sonlandırdı.

İfade veren bir diğer sanık Mati, salonda kendilerinin müştekilerle yer değiştirmesi gerektiğine dikkat çekerek “Bize polise direndi deniliyor ama direnme şansımız bile yoktu. Daha eylem başlamadan bile arkamdan üç polis gelip GBT yapmaya çalıştı. Alana geldiğimizde bir yasaklama kararı göstermeden bize işkence ederek gözaltına alındık. Gözümü açtığımda yüzümü asfalta sürtüyorlardı neden yaptıklarını sorduğumda “seni öldürürüm” dediler. Karakolun kapısında da “seni öldürürüm kimse bulamaz” tehdidi devam etti. Biz o alana öldürülmemek için biz o alana varlık mücadelesi için çıkıyoruz” ifadelerini kullandı.

Sanıklar savunmalarında gözaltı sürecinde sık sık ‘öldürülmekle’ tehdit edildiklerini, demokratik haklarını kullanmak isterken polis şiddetine maruz kaldıklarını ve bunların LGBTİ+’ların varlığına yönelik saldırılar olduğunu tekrarladı. Müşteki olarak duruşmaya katılan güvenlik şube ve asayiş şube polisleri de sanıkların üst aramasında bazılarının kendilerine bağırarak direndiğini söyleyerek gözaltında kaybetme tehdidi iddiasını kabul etmediklerini belirtti.

Müşteki beyanlarına karşı söz alan sanık Ceren Leventoğlu ve Simay Ada Kart müşteki beyanlarına karşı yaptıkları savunmada müştekilerin ‘yalan söylediğini’ ifade ederek duruma tepki gösterdi.

Sanık savunmaları ve müşteki beyanlarının ardından avukatlar kollektif savunma yapmaya başladı. Öncelikle söz alan avukat Hasan Çayır savunmasına salondaki polislerin kimlik tespitinin yapılmasını talep ederek Onur Yürüyüşleri’nin tarihi önemine değindi. Avukat Esra Başbakkal da polislerin gözaltı esnasında yaptıkları kötü muameleye “Kamu görevlisi zırhıyla kötü muamelenin meşru hale getirilmeye çalışıldığını kendim de gördüm”sözleriyle değindi ve polisler hakkında nefret suçundan işlem yapılması gerektiğine de dikkat çekti.

Duruşma sonunda LGBTİ+’lar, avukatlar ve duruşmayı izlemeye gelen destekçiler fotoğraf çektirirken bir sivil polisin de kendi telefonuyla görüntü almak istemesi üzerine yaşanan tartışma sonucunda tutanak tutuldu.

Beyanların ve savunmaların tamamlanması ardından esas hakkındaki görüşün hazırlanması için dava 9 Nisan tarihine ertelendi.