GAZETE DUVAR Sivil Toplum Örgütleri temsilcileri Gezi Davası’nda müşteki sıfatıyla yer alan Gelecek Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve yeni parti kurma hazırlığındaki Ali Babacan’a, isimlerini mağdur listesinden çıkarma çağrısında bulunmuştu. Çağrıda her iki ismin de 18 Şubat’taki duruşmaya giderek şikâyetlerinden vazgeçmeleri istenmişti.
Gelecek Partisi Şeçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün yazılı bir açıklama yaparak “Sayın Ahmet Davutoğlu şahsına yönelik işlenen ve kamusal nitelik taşımayan tüm ceza davası dosyalarından bir daha tekerrür etmemesi dileğiyle feragat etmiştir” dedi.
TERÖR ÖRGÜTLERİ VE KAMUSAL NİTELİK TAŞIYANLAR HARİÇ
Açıklamanın tam metni şöyle:
“Türkiye, yargının siyasallaştığı ve yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının yara aldığı bir dönemden geçmektedir. Ülkemiz yargı tartışmaları ile yorulmuş ve kutuplaşmıştır. Yeni bir döneme geçilmesi ve eski tartışmaların geride bırakılması şarttır. Bunun için herkesin adım atması önemlidir.
Bu çerçevede, Gelecek Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu; Türk Ceza Kanunun’da düzenlenen terör suçları kapsamında, yetkili ve görevli Cumhuriyet Savcılıklarınca yürütülen, Sayın Genel Başkanımızın mağdur ve davaya katılan sıfatıyla bizatihi takipçisi olduğu, başta PKK, FETÖ, DAEŞ terör örgütleriyle bağlantılı dosyalar ile Pelikan gibi illegal organize yapıların işlemiş oldukları kamusal suçlar haricindeki, şahsına yönelik işlenen ve kamusal nitelik taşımayan, başta hakaret olmak üzere ceza davası dosyalarından bir daha tekerrür etmemesi dileğiyle feragat etmiştir. Derdest olan davaların da takipçisi olmayacağı gibi, henüz takibata uğramamış olanlar için de şikayetçi olmayacaktır.
Sayın Genel Başkanımızın bu kararının amacı toplumumuzda herkesin geçmişi bırakıp geleceğe dönmesidir. Bu vesile ile fikir özgürlüğü, tartışma kültürü ve birlikte yaşama için Gelecek Partisi olarak bağımsız ve tarafsız yargı çağrımızı bir kez daha yineliyoruz.”
BABACAN ÇEVRESİ DE BENZER AÇIKLAMA YAPMIŞTI
Davutoğlu’na yakın kaynaklar “Zaten biz Gezi dosyasında müdahil ya da müşteki değiliz. Hiç bir müracaatımız da yok. O dosya resen savcılık tarafından başlatılan bir dosya” değerlendirmesi de yaptı. Benzer bir açıklamayı Ali Babacan’a yakın kaynaklar da şu şekilde yapmıştı: “İddianame, Gezi olaylarının hükümeti yıkmayı amaçladığı iddiasına dayanıyor. Savcı da bu iddiası doğrultusunda, suçtan zarar görenlerin arasına dönemin bakanlar kurulu üyelerini de yazmış. Bize sorularak yapılan bir şey değil. Gezi davasında biz yokuz. Savcı tamamımızın ismini ‘mağdur’ sıfatıyla iddianameye koymuş. Yani müşteki de değiliz. Katılan da değiliz. Şikâyetçi değiliz, dilekçemiz yok, başvurumuz yok, taraf değiliz.”
TURGUT KAZAN: NET TUTUM AÇIKLAMALILAR
Ancak T24’ten Gökçer Tahincioğlu’na konuşan avukat Turgut Kazan Babacan ekibinden gelen bu açıklamayı yetersiz bularak Gezi davasına yönelik tutumlarını açıkça dile getirmeleri gerektiğini belirtmişti: “Teknik olarak söylenen doğru ama yetersiz ve eksik bir bakış. Son duruşmada Hazine, Cumhurbaşkanlığı adına da hareket ettiğini belirterek, davaya katılma talebinde bulundu. Yetinmedi Yiğit Aksakoğlu’nun tahliye kararına itiraz etti. Neyse ki itiraz kabul görmedi. Bu aslında teknik olarak da yanlış. Hazine, kamu zararı nedeniyle bunu yapabilir, hükümeti devirmeye teşebbüs suçunda katılan olamaz. Ama nedense Cumhurbaşkanlığı yapmadı ve bağlı kurum olarak Hazine talepte bulundu. Hazine’nin dilekçesinde ise iddianamedeki kamu hukuku yerine davacı-mağdurlar ifadesi kullanılmış. Yanlış ama bu ifade kullanılarak daha sonra dönemin bakanlarının ismi sıralanmış. Özgürlükçü bir siyaset vaadiyle yola çıkan isimlerin en azından bu konuda tutum almaları, açıklama yapmaları, davaya ilişkin görüşlerini de belirtmeleri gerekir. Ben de konuyla ilgili görüşmelerimde bunu açıkça ilettim.”