Görsel

BBC TÜRKÇE

Gözaltı süresiyle beraber 639 gündür tutuklu olan iş insanı Osman Kavala ile beraber 15 sanığın ağırlaştırılmış müebbetle yargılandığı Gezi davasının ikinci duruşması Silivri'deki İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. İki gün sürmesi beklenen duruşma tek günde tamamlandı.

Mahkeme Başkanı Mahmut Başbuğ, Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına oy çokluğuyla karar verildiğini açıkladı.

Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Pınar Öğün, Meltem Arıkan, Gökçe Yılmaz ve Hanzade Hikmet Germiyanoğlu hakkındaki yakalama emrinin ise devamına karar verildi.

Duruşmaya tutuklu sanık Osman Kavala'nın yanı sıra tutuksuz sanıklar Yiğit Aksakoğlu, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Taksim Dayanışması'ndan Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman katıldı.

Salonda yaklaşık 50 avukat vardı, duruşmayı yaklaşık 300 izleyici, CHP ve HDP milletvekilleri, elçiliklerden gözlemciler, yerli ve yabancı basın izledi.

Duruşmanın ilk savunmasını sanık Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay'ın avukatı Fikret İlkiz yaptı.

Savunmasında iddianamenin hukuka aykırı olduğunu çeşitli örneklerle vurgulayan İlkiz, "33. Asliye Ceza Mahkemesi beş yıl önce zaten bu davayı görmüştü ve sanıklar beraat etmişti. Hukuk ilkelerine göre aynı suçtan ikinci bir dava açılamaz" dedi.

Sanıklardan Avukat Can Atalay ve Tayfun Kahraman'ın avukatı Özgür Karaduman savunmasında, "Fethullahçı çetenin hazırladığı tutanak ve tapelerin 'yeniden kıymetlendirilmesi'yle hazırlanan bir iddianamenin savunmasını yapıyoruz. " dedi.

'İddianamenizin ciddiyeti yok'

Karaduman şöyle devam etti;

"İddianamenizin ciddiyeti yok. 29. sayfasındaki bölümleri, 'anambunelan' takma adlı bir yazarın Uludağ Sözlük'te girdiği entry'den alınmış." Her türlü şeye siyasal iktidarın karıştığı yerde, buna itiraz edenlerin birlikte seslerini yükseltmeleri en demokratik hak kullanımıdır. Bu suçlanamaz, bu yargılanamaz."

Hakkında yakalanma emri çıkartılan Açık Toplum Vakfı'nın genel sekreteri Gökçe Yılmaz'ın müdafi avukatı Bahri Belen de "İddianamede şiddetsiz eylem biçimi üzerine teoriler anlatılıyor ardından cebir ve şiddetle işlenen bir eylemden dolayı sanıklar cezalandırılsın" deniliyor şeklinde konuştu.

'Müvekkilimin güvenliği yok'

Can Dündar'ın müdafi Akın Atalay da şunları söyledi.

"Müvekkilim üç yıldır sürekli ve düzenli olarak yurtdışında yaşamaktadır. 'İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar' başlıklı haberinden beri casusluğu, etki ajanlığı, ihaneti en yüksek perdeden kamuoyuna aktarılıyor. Her türlü cezaya müstahak olduğu iktidar temsilcileri ve uzantıları tarafından açıklanıyor. Hukuki ve can güvenliği bulunmadığı yönünde somut olgular var. Çağlayan Adliyesi'nin önünde silahlı suikast girişimine uğradı."

Salonda alkış, mahkeme başkanından uyarı

Çiğdem Mater'in müdafii Av. Hürrem Sönmez ise "İddianamelere ve etkili yargılamalara konu edilecek şey, insanların hayatını kaybetmesine, uzuvlarını kaybetmesine neden olan failler olmalıdır, burada sanık sandalyesinde oturanlar değil," dedi.

Bunun ardından salonda bir alkış koptu.

Mahkeme Başkanı Mahmut Başbuğ da "Bir daha alkış olursa, izleyicileri dışarı almak zorunda kalacağım. İstemediğim şeyleri yapmak zorunda bırakmayın." diyerek uyarıda bulundu.

Geçen duruşmadan sonra ilk defa söz alan tutuklu sanık Osman Kavala ise "İddianamenin tutuklanmasından 16 ay sonra hazırlanmış olmasının da somut delil arama çabasının göstergesi olduğunu" kaydetti.

Kavala "İddianamedeki kurgunun temel unsurlarını teşkil eden Soros, Açık Toplum Vakfı, Taksim Dayanışması, Otpor'la ilgili bana hiçbir soru sorulmadı. Gezi olaylarıyla aramdaki tek somut bağ olarak sunulanlar: Gezi olaylarından 3 ay sonra Brüksel'de gerçekleşmiş fotoğraf sergisi ve Taksim Meydanı'nda çekilmiş 2 adet fotoğraf" dedi.

Son olarak söz alan Kavala'nın avukatlarından İlkan Koyuncu şunları söyledi:

"Osman Kavala bir defa tutuklandı fakat hakkında iki dosya var. İkinci dosya bizce yok hükmündedir. Tahliye kararı verilirse, Osman Kavala cezaevinden çıkabilir mi bilmiyoruz. Bu durum hukuki garabettir. Bu tanımı ilk defa kullanıyorum ve kullanmak zorunda olduğum için mahkemeden özür dilerim."

Karar açıklanırken izleyiciler dışarı çıkartıldı

Mahkeme başkanı, kararın açıklanmasından önce izleyicileri dışarı çıkardı, sadece sanık yakınları, sarı basın kartlı basın ve gözlemciler içeride kaldı.

Sanıklar "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan yargılanıyor ve haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

657 sayfalık iddianame 4 Mart 2019'da İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti. İddianamede sanıklar "protestoları örgütlemek ve finanse etmekle" suçlanıyor.

24 Haziran'da başlayan ilk duruşmanın ardından, iki tutuklu sanıktan biri olan Bernard van Leer Vakfı Türkiye Temsilcisi Yiğit Aksakoğlu'nun tahliyesine karar verilmişti.