Image

DİKEN Sivil toplum ve insan hakları aktivisti iş insanı Osman Kavala’nın 1539 gündür tutuklu bulunduğu davanın Gezi/çArşı davasının dördüncü duruşması bugün görüldü.

İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya bir önceki duruşmaya olduğu gibi bu duruşmaya da katılmadı. Tutuksuz olarak yargılanan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi üyesi Mücella Yapıcı, şehir plancısı Tayfun Kahraman, avukat Can Atalay, eski Anadolu Kültür çalışanı Mine Özerden, akademisyen Ali Hakan Altınay, sivil toplumcu Yiğit Ali Ekmekçi ve bazı çArşı davası sanıkları katıldı. HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, CHP Milletvekilleri Özgür Özel, Sezgin Tanrıkulu ve Ali Şeker de duruşmayı takip etti.

Atalay: ‘Asıl siz teslim olun’

Duruşma başlangıcında mahkeme başkanı Mesut Özdemir, savunması tamamlanmayan kişilere söz hakkı vereceğini söyledi. Bu sebeple ilk söz hakkı Can Atalay’a verildi.

Atalay’ın konuşmasından öne çıkan kısımları şöyle:

  • Savcılık makamı değil, onun temsil ettiği güçler bize “Teslim olun” diyor. Asıl siz teslim olun. Biz teslim olmayacağız.
  • Bu yargılama bir çete faaliyetinin ürünüdür; karşımıza yamalı bir yalan bohçasıdır. Bu dava Gezi direnişimizi anlamama, anlamamazlıktan gelme hali.
  • Biz yahut tek bir Gezici bir tek kör kuruş ile dahi ilişkilendirilemezken bu iddianameyi yazan savcının meslek içi eğitim seminerleri Avrupa Birliği tarafından fonlanmaktadır.
  • Savcı şunu sormalıdır: Taksim Meydanı kime söz verildi de bu kadar hırçınlaşıldı, Türkiye bu kadar gereksiz bir sınava sokuldu?
  • Bir savcının görevi demokratik bir toplumsal hareketi değersizleştirmek, aradan dokuz yıllık bir süre geçtikten sonra ona yeni bir hikâye uydurarak yurttaşlara parmak salamak olmaz.

Kahraman: ‘Sokağa çıkan toplumun vicdanıydı’

Atalay’dan sonra söz hakkı Tayfun Kahraman’a verildi. Kahraman’ın konuşmasından öne çıkan kısımlar şöyle:

  • O gün ağaçlara ve alana yönelik müdahaleyle birlikte gördüğümüz polis şiddetidir bu olayların nedeni.
  • O gün sokağa çıkan toplumun vicdanı oldu. Bu ülkenin gençlerinin parkına, ağacına, kuşa sahip çıkmasıydı. Ben o gün gördüğüm şiddeti hayatımın başka yerinde yaşamadım.
  • Hiçbir güç, para, otorite 80 ilde insanların sokağa çıkıp insanların haklı haykırışlarını söylemesini organize edemez. Gezi direnişi sadece bizler değiliz, milyonlardır.
  • Dayanışmanın sekreteryasını yürüten meslek odasının başkanı olarak, akademisyen ve yurttaş olarak ben de Gezi Parkı’ndaydım ve savunmaya devam edeceğim. Bu alanın kullanıcılarından alınmasına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.

Yapıcı: ‘Mesleğimizi yaptığımız için idamla yargılanıyoruz’

Tayfun Kahraman’ın ardından Mücella Yapıcı konuştu. Yapıcı’nın konuşmasından öne çıkan kısımlar şöyle:

– Sizin meslek alanınızda yanlış uygulama varsa idareleri uyarmakla yükümlüsünüz der anayasa. Biz mesleki görevimize, kurumsal görevimize uygun davrandık. Biz arsaların üzerine onla bunla anlaşıp imar kararı verip mal varlığı edinmeye çalışmadık.

– Mesleğimizin evrensel ilkelerine, kentin ve kamuoyunun yararına uygun davranıyoruz. Diplomaları alırken böyle yemin ettik. Sizler de herhalde ediyorsunuzdur, çünkü sizinki her şeyin üstünde bir meslek Sizin mesleğiniz evrensel etiğin kurallarına uygun hareket edilmediğinde değil kent, hiçbirimizin yaşamı güvende olmaz.

– Bu kadar yoksulluğun cinayetin, faili meçhullerin olduğu yerde beni ve arkadaşlarımı mesleğimin gereğini uygulamış olmaktan dolayı nasıl defalarca idamla yargılarsınız?

– Ayağa kalkan halkın vicdanıydı. Türkiye’de hiçbir siyaset, kişilik, lider 80 ilde siyasi görüşü bu kadar farklı olan insanı bir araya getirip de bu kadar müthiş bir empati ve kardeşlik yaratamaz

– O nedenle şimdi Osman Kavala’yı rehin olarak kullanıyorlar. Geziyi ciddi şekilde kriminalize etmeye çalışmaktadır birileri. Size demiyorum. Sizlere üzülüyorum, çünkü bize beraat veren hakim yok oluyor. Onun için size kolay gelsin.

Ail Hakan Altınay:  Ben neyden suçlandığımı anlamıyorum. Hiçbir delil ve somut olguya dayanmayan bu haksız suçlamanın tümünü reddediyorum. Ülkemde böyle iddianameler yazılmasından esef duyuyorum.

Mine Özerden: 61. hükümetin üyelerini hangi konuda mağdur etmişiz? O iddianamedeki mağdurların bazıları sağda solda bizim böyle bir mağduriyetimiz yok diyor. Bu durumda neden hala isimleri mağdur olarak geçiyor. Size gerçekten kolay gelsin.

Yiğit Ali Ekmekçi: Anlaşılan savcının iddalarının kanıtlarını sunmak gibi bir kaygısı yok. Bu durumda biz olmayanın olmadığını ispatlamak gibi imkansız bir işle uğraşıyoruz. 2022 Türkiyesinde böyle bir iddianame ile yargılanmayı zul addederim.

Kavala’nın avukatları: Kararlarda gerekçe yok

Yargılanan kişilerin beyanlarından sonra söz hakkı avukatlara geçti. Kavala’nın avukatlarından İlkan Koyuncu, söz alarak “Amerika’nın, Rusya’nın, Avrupa’nın arkasında durduğu kişiler değil 4,5 yıl 4,5 ay bile cezaevinde kalmadı. Kavala’nın casus olmadığının en önemli kanıtıdır 4,5 yıldır cezaevinde olması” dedi. Kavala’nın diğer avukatı Köksal Bayraktar ise, müvekkili hakkındaki tutukluluğun devamı kararlarıyla ilgili mahkeme heyetine seslenerek “Sizden önce 30’uncu ve 36’ncı ağır ceza mahkemeleri de aynı şablonu kullanmıştı. Tahliye talebinin reddine ilişkin kararlarda gerekçe yok, birtakım kelimeler arka arkaya getirilmiştir sadece” dedi.

çArşı davasının avukatları da iki davanın ayrılmasını talep etti. Avukatlar sonra görüşü sorulan duruşma savcısı Edip Şahiner, davadan bağışık tutulmak isteyen sanıkların bu taleplerinin kabul edilmesini, Kavala’nın da tutukluluğunun devamına karar verilmesini talep etti. Mahkeme, Osman Kavala’nın tutukluluğunun oyçokluğuyla devamına karar verdi. Heyet, davadan bağışık tutulmak isteyen sanıkların bu taleplerinin kabul edilmesine, Gezi davasından yurtdışına çıkış yasağı bulunan sanıklar hakkında bu uygulamanın devamına hükmetti. Bir sonraki duruşma 21 Şubat’ta yapılacak.