İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, 23 Şubat’ta olağanüstü kurultay düzenleyeceklerini açıkladı.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, "terör örgütü propagandası yapma" ve "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla haklarında açılan görevden alma davasına karşı 23 Şubat'ta olağanüstü kurultay kararı aldıklarını söyledi.
İstanbul Barosu, 19 Aralık 2024'te Suriye'nin kuzeydoğusunda SİHA saldırısıyla katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'e ilişkin açıklama yapmış, bu açıklamanın hemen ardından 22 Aralık 2024'te Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri hakkında soruşturma başlatılmıştı.
Dün ise Kaboğlu ile Yönetim Kurulu üyeleri Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar’ın görevlerine son verilmesi ve yeni baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talebiyle davaname hazırlandığı açıklandı.
İstanbul Barosu ise bugün davaya ilişkin basın toplantısı düzenledi. Baroda düzenlenen toplantıya, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ve çok sayıda avukat katıldı.
Basın toplantısında konuşan Kaboğlu, “Bu toplantı sıradan bir toplantı değil. Burada yüzlerce toplantı yaptım ama böyle bir toplantı ilk olarak gerçekleşiyor” dedi.
"Soruşturma Avukatlık Kanunu'na aykırı"
Avukatlık andını hatırlatan Kaboğlu, şöyle devam etti: "Biz andımız doğrultusunda yalnızca metinlerde yazılı olan kurallar değil ahlak kuralları, haysiyet kuralları, etik kurallarına bağlı olarak mesleğimizi bireysel ve toplu olarak icra ederiz. Hiçbir biçimde anayasa ve hukuk açısından yaptığımız işlemler, söylemlerimiz ya da eylemlerimiz aykırılık teşkil etmemektedir. Avukatlık Kanunu'nu, Anayasa'yı hep temel kitaplarımız kabul ettik.
21 Aralık günü Avukatlık Kanunu'nun ilgili maddelerinden kaynaklanan insan haklarının korunması ve hukukun üstünlüğünün savunulması çerçevesinde bir açıklama yaptık. 22 Aralık'ta ise savcılık soruşturması yapılacağına dair bir açıklamayla karşılaştık. 7 Ocak günü adliyeye davet edildiğimizde ise savunma yapmadık. Biz yalnızca beyanda bulunduk. Yürütülen soruşturma Avukatlık Kanunu'na ve Anayasa'ya tümüyle aykırıydı. Bunu beyan ettik. Hatta Adalet Bakanlığı'nın sonradan verdiği onayın iptali için Ankara İdare Mahkemesi'ne başvurduk."