İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu üyesi Esin Tuncay, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve üyelerinin mahkeme kararıyla "görevden alınmalarına" ilişkin, “Yaşananlar, bu davanın hukuki değil, tamamen siyasi olduğunun kanıtlarıdır. İktidarın istediği, kendisine biat eden, kendi çizdiği sınırların dışına çıkmayan ve bu sınırları sorgulamayan meslek örgütleri, sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler yaratmaktır” açıklamasını yaptı.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve üyelerinin görevden alınması talebiyle açılan davada Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce dün yapılan duruşmada üyeler görevden alındı. Kararın ardından İTO’nun Cağaloğlu’ndaki binası önünde bugün açıklama yapıldı. Açıklamada, “Biz TTB’yiz, görevimizin başındayız. Şimdi mücadeleyi ortaklaştırma ve büyütme zamanı” yazılı pankart açılarak “TTB susmadı, susmayacak”, “TTB biziz, buradayız” ve “Susmuyoruz, korkmuyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz” sloganları atıldı.
"İktidarın istediği, kendisine biat eden kitle örgütleri ve siyasi partiler yaratmak"
İTO Yönetim Kurulu üyesi Esin Tuncay, davanın haksız, hukuksuz, hiçbir somut kanıt olmadan açıldığını ve Demokles’in kılıcı gibi TTB’nin üstünde sallandırıldığını söyledi. Tuncay, şöyle konuştu:
“Dava, binlerce hekimin oylarıyla seçilen TTB Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınması ile sonuçlandı. Açılış gerekçesinden duruşmaların seyrine, davanın kanunda tanımlanan üç ayda karara bağlanması şartının hiçe sayılmasından yaklaşık bir yıldır devam ettirilmesine kadar yaşananlar, bu davanın hukuki değil, tamamen siyasi olduğunun kanıtlarıdır. İktidarın istediği, kendisine biat eden, kendi çizdiği sınırların dışına çıkmayan ve bu sınırları sorgulamayan meslek örgütleri, sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler yaratmaktır. İktidarın yargı eliyle hizaya sokmak istediği ve ‘amaç dışı faaliyet’ olarak kodladığı, bu sınırların sorgulanması ve aşılmasıdır. TTB’nin tarihi, iktidarların çizmek istediği sınırları sorgulama ve aşma mücadeleleri ile doludur. Bu anlamda TTB’nin tarihi, amaç dışı faaliyetler tarihidir. TTB, bu amaç dışı faaliyetler ile iktidarların emek düşmanı, halkın sağlık hakkını hiçe sayan, sağlığı paralı hâle getirmek ve piyasanın acımasız dinamiklerine terk etmek isteyen, hukuku yok sayan, savaşı yücelten politikalarına karşı emekten yana tutum almış, meslektaşlarının özlük haklarını halkın sağlık hakkı ile beraber uyum içinde savunmuştur.
“Biz TTB’yiz, hiçbir yere gitmiyoruz”
TTB ücretsiz, erişilebilir, nitelikli, ana dilinde, kamu eliyle örgütlenecek bir sağlık sistemi için mücadele etmiş, güçlülerin değil ezilenlerin hukukunu, barışı ve halkların kardeşliğini savunmuştur. TTB Merkez Konseyi’ne yargı eliyle yapılan bu susturma girişimi, savunduğu bütün bu değerlere karşı yapılmıştır. Biz, İstanbul Tabip Odası olarak, meslek örgütümüz, göz bebeğimiz TTB’ye yönelik bu girişimi şiddetle kınıyor, TTB’nin yanında olduğumuzu ilan ediyoruz. Seçilmişlere yönelik yargı eliyle yapılan bu müdahale yalnızca TTB’ye değil, ülkemiz demokrasi kültürüne ve iktidara muhalif; emekten, barıştan, demokrasiden yana tüm örgütlere gözdağı verme niteliği taşımaktadır. Gün, hep birlikte mücadeleyi ortaklaştırma ve büyütme zamanıdır. Bilinmesini isteriz ki, biz TTB’yiz. Görevimizin başındayız. Susmuyoruz, korkmuyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz. TTB susmaz, susturulamaz.”