İzmir'de Boğaziçi eylemlerinde gözaltına alınan hak savunucusu Emine Akbaba, İrem Çelikbaş ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) çalışanı Aytül Uçar hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla açılan davanın duruşması İzmir Adliyesi 41'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde başladı.
Dava öncesi adliye önünde biraraya gelenler basın açıklaması düzenledi. “Hak savunuculuğu yargılanamaz” yazılı pankart taşınan açıklamada, 3 Şubat 2021 tarihinde İzmir’de Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından yapılmak istenen basın açıklamasına yönelik polis şiddeti hatırlatıldı.
'GERÇEĞE AYKIRI TUTANAKLARLA DAVA AÇILMASI SAĞLANDI'
Kolluk güçlerinin, bilhassa üniversite öğrencileri ve gençlere yöneldiğini, çok sayıda kişiyi eziyet ederek gözaltına aldığını söyleyen insan hakları savunucuları, işkence ve diğer kötü muamelelerin özellikle gözaltı araçlarında da devam ettiğini belirtti. TİHV çalışanı Aytül Uçar'ın, kolluk güçlerinin bu şiddetine itiraz ettiği belirtilen açıklamada, “Hak savunucularının tanıklığından ve uyarılarından rahatsız olan kolluk güçleri, davranışlarını değiştirip başvurdukları işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarından vazgeçeceklerine, hak savunucularını hukuka aykırı bir şekilde gözaltına almışlar ve hatta onlara da bizzat şiddet uygulamışlardır. Daha sonra da gerçeğe aykırı tutanaklar hazırlayarak Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla haklarında dava açılmasını sağlamışlardır” denildi.
'HAK SAVUNUCULARI ÜZERİNDEKİ YARGISAL TACİZE SON VERİLSİN'
Bu durumun, Türkiye’de kolluk güçlerinin adeta rutin hale gelmiş ihlallerini örtbas etmek, cezasızlığı meşrulaştırmak ve teşvik etmek üzere çok sık başvurulan bir idare tekniği olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Nitekim üç hak savunucusu hakkında 'Cumhurbaşkanı’na hakaret' iddiasıyla dava açılması da benzer bir şekilde ihlalleri görünmez kılmak ve cezasızlığı kalıcılaştırmak amacıyla yapılan bir karşı hamle girişimidir” denildi. Bugün yargılanan hak savunucularının demokratik toplum düzeninin temelini oluşturan ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerini kullandığı ve yaşanan hak ihlallerini önlemeye çalıştığı belirtilen açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi;
“Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucuları Bildirgesi’nin tüm hükümlerine ve taraf olduğu uluslararası belgelere uygun bir şekilde insan hakları savunucularını korumakla yükümlü olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Sonuç olarak bugün görülecek bu dava derhal beraat kararı verilerek sonuçlandırılmalı, buna karşın başta işkence yasağı olmak üzere temel hak ve özgürlükleri ihlal eden kolluk güçleri hakkında etkin ve şeffaf bir şekilde soruşturma başlatılarak cezasızlığa son verilmelidir. Hak savunuculuğu yargılanamaz. Hak savunucuları üzerindeki baskı ve yargısal tacizlere derhal son verilsin”
Açıklamaya imza atan kurumlar ise şöyle;
🔸Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir
🔸Hak İnisiyatifi Derneği
🔸Halkların Köprüsü Derneği
🔸İmece Dostluk ve Dayanışma Derneği
🔸İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi
🔸İnsan Hakları Gündemi Derneği
🔸İzmir Halkevleri
🔸Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şubesi
🔸Türkiye İnsan Hakları Vakfı İzmir Temsilciliği
HAK SAVUNUCULARI YAŞANAN ŞİDDETİ ANLATTI
Duruşmaya sanıklar ve avukatları ile tanık polisler katıldı. Öte yandan insan hakları savunucuları da duruşmayı izledi. Kimlik tespitinin ardından ifadelere geçilen duruşmada, üç kadın olay günü yaşananları anlatarak, henüz basın açıklaması başlamamışken, herhangi bir uyarı yapılmadan polis müdahalesinin başladığını ifade etti. Polisin müdahale esnasındaki orantısız şiddetini anlatan kadınlar yakın mesafeden biber gazı sıkıldığını da söyledi. Kendilerinin de darp edilerek gözaltına alındığını ifade eden kadınlar, gözaltı aracında da işkencenin devam ettiğini dile getirdi. İddianamede belirtilen hakaret içerikli cümleleri kullanmadıklarını belirten üç kadın, suçlamaları kabul etmedi. Kadınlar üç kişinin aynı anda aynı hakareti edemeyeceğini de belirterek, beraatlerini talep etti.
TANIK POLİSLER 'HAKARET' İDDİASINI YİNELEDİ
Sanıkların ifadelerinin ardından tanık polislerin ifadelerine geçildi. Tanık polislerden biri iddianamede geçen "Cumhurbaşkanına yönelik hakaret" içerikli cümleleri yineleyerek, sanıklardan Akbaba ve Çelikbaş'ın bu cümleleri sarfettiğini ancak Uçar'ın hakaret etmediğini söyledi. Tanık polis, hakaretlerin gözaltı aracında yaşandığını ve bir başka görevli memurun da buna tanık olduğunu ileri sürdü.
DAVA ERTELENDİ
İddia makamı ise dosyada hakaret mağduru olarak görülen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve vekilinin katılma talebinin kabulüne karar verilmesini ve dosyadaki eksik hususların giderilmesini istedi. İddia makamı sanıkların savunmaları alınmakla dava ve duruşmalardan vareste tutulmasına karar verilmesini de talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme, Yargıtay uygulaması çerçevesinde katılma hakkı bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "suçtan zarar görmesi ihtimaline binaen müşteki sıfatıyla" duruşmalara kabulüne karar verdi. Bir sonraki celsede diğer tanıkların hazır edilmesini isteyen mahkeme, ayrıca gözaltı aracında suç tarihinde kamera kaydı olup olmadığının araştırılmasına, varsa bir suretinin mahkemeye gönderilmesine de karar verdi. Sanıkların dava ve duruşmalardan vareste tutulmalarına karar veren mahkeme davayı 2 Eylül tarihine erteledi.