Image

İşçi hakları insan haklarıdır. Bu çerçeveyi daha çok gündeme taşımak, güçlendirmek, hem de insan hakları ve emek örgütlenmeleri arasında ortak savunuculuk faaliyetlerini, işbirliğini geliştirmek amacıyla Hakikat Adalet Hafıza Merkezi ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneği olarak, Hollanda Helsinki Komitesi desteğiyle “OHAL Rejiminde İşçilerin Kollektif Hakları - Avrupa Kökenli/İlişkili İşletmelerde Sendikal Örgütlenme Hakları" başlıklı raporumuz yayınlandı.  Emek üzerine çalışan akademisyen sosyolog Hakan Koçak'ın hazırladığı rapor, Türkiye'de emek hak ihlallerinin 2016’da resmi olarak ilan edilen OHAL’le nasıl daha da derinleştiğini örneklerle açıklarken, Avrupa kökenli/ilişkili şirketlerin bu şartlar altında işçi haklarına gösterdikleri yaklaşımın bir dökümünü ortaya koyuyor. Rapor temel olarak, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan işçi haklarının korunmasına yönelik düzenlemelerin hayata geçirilmesini ve Avrupa kökenli/ilişkili şirketlerin kendi tanımladıkları insan haklarına uygunluk ilkelerini ihlal eden uygulamalara son vermelerini ve performanslarını iyileştirmeleri gerektiğini savunuyor. Covid-19 salgını, kısıtlanan veya baskılanan hak ve özgürlüklerin domino taşı misali diğer hak ve özgürlükleri, nihayetinde insanların yaşantılarını nasıl etkilediğini bütün dünyada gösterdi. Hak ve özgürlüklerin birbirlerinden ayrıştırılamaz, bölünemez bir bütünün parçaları olduğuna tanık olduk. Bu süreçte en fazla ihlal yaşanan ve en fazla gündeme gelen hak alanlarından birisi işçi hakları oldu. Fakat bu haklara yönelik ihlaller, baskılar Türkiye'de salgından çok daha önce, 2016'da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminden başlayarak zaten derinleşmekteydi. Türkiye'de işçilerin sendikaya üye olma ve sendika kurma hakkı, grev hakkı ve toplu sözleşme hakkı gibi kollektif hakları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda ve ilgili tüm uluslararası sözleşmelerde, Türkiye'nin de taraf olduğu sözleşmelerde oldukça açık biçimde tanımlanmıştır. Ancak fiiliyatta yaşananlar bu hakların kullanımı konusunda öngörülen standartların oldukça uzağında görünmektedir. OHAL döneminde çıkarılan kararnameler (KHK) ile getirilen yasaklar, sınırlamalar, kapatmalar, müsadereler ve baskılar, toplumun geniş bir kesiminin temel çalışma hakkını ya yadsımış ya da ciddi biçimde sınırlandırmıştır. Sendikal haklar, toplu pazarlık hakları ve grev hakkı ciddi şekilde gerilemiştir. İfade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğüne yönelik artan kısıtlamalar, işçi hareketinin kendini ifade etme, kamuoyuna ulaşma ve bir baskı grubu olarak hareket etme kabiliyetini zayıflatmıştır. Bu süreçte işçi örgütleri ve sendika temsilcileri en çok hedef alınan hak savunucuları gruplarından birisi oldu. Gözaltılar, soruşturmalar, yasal tacizler ve cezalarla yöneltilen baskılarla karşılaştılar. İşçi hakları savunucuları, bütün bunlara rağmen işçilerin temel haklarını korumaya ve talep etmeye devam ediyorlar. Rapora buradan ulaşabilirsiniz.