Koronavirüsten kaynaklı küresel salgın kontrol edilmesi güç bir hale gelmişken, Adalet Bakanı 14 Nisan 2020’de yaptığı açıklamada Türkiye’deki 5 hapishanede, toplam 17 mahpusta Koronavirüs vakası tespit edildiğini ve içlerinden 3 mahpusun virüsten dolayı hayatını kaybettiğini ifade etti. Bu açıklama ile cezaevlerinde Koronavirüs vakalarının olduğu idari makamlarca da beyan edilmiş oldu. Cezaevlerinde mevcut kapasite sorunları en temel korunma yöntemi olan sosyal mesafenin uygulanmasına engel teşkil etmektedir. Bununla birlikte hijyen önlemleri yetersizdir, beslenme, sağlık hakkına erişim gibi temel haklar ihlal edilmektedir.
İfade ve örgütlenme özgürlüğü gibi hak savunucusu olmaya içkin haklarını kullanan pek çok hak savunucusu, adil yargılanma ilkesine karşın haksız olarak yürütülen yargılamalar ve bu yargılamalarda verilen tutuklama kararları ile cezaevlerinde Koronavirüs karşında korumasız kalmıştır. Halihazırda birçok temel hakları ihlal edilmişken, salgın nedeni ile gelinen aşamada artık yaşama hakları da risk altındadır. Koronavirüs sebebi ile yaşamını yitiren mahpusların olması bu riski doğrularken, tutuklu yargılamaların telafisi imkânsız hak ihlalleri yaratacağı kaygısını da artırmıştır. Oysa Anayasa ve uluslararası sözleşmeler, devleti yaşam ve sağlık hakkını korumakla yükümlü kılmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Kasım 2017’den beri tutukluluğu devam eden Osman Kavala için 10 Aralık 2019 tarihinde özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine hükmetmiş ve serbest bırakılması gerektiğini belirtmiştir. 18 Şubat 2020 tarihinde hakkında verilen tahliye ve beraat kararı ardından yeniden gözaltına alınan ve tutuklanan Kavala için bu kez 9 Mart 2020’de yeni bir tutuklama kararı verilmiş böylece hiç serbest bırakılmadığı 900 gün içinde 3 kez tutuklanmıştır. Hakkında verilmiş hiçbir cezalandırma kararı ve son tutuklanmasına dair iddianame dahi bulunmayan Kavala ve pek çok hak savunucusu, masumiyet karinesi göz ardı edilerek cezaevinde tutulmaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda istisnai bir ‘koruma tedbiri’ olarak düzenlenmiş tutuklama işlemi, mevcut salgın nedeni ile hak savunucularının yaşama hakkını tehlikeye sokmaktadır. Haklarında ceza hükmü verilmiş hak savunucularının tahliyelerini sağlayacak hukuk mekanizmalarının işletilmesi bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır. Soruşturma ve kovuşturma dosyalarında tutukluluğu ‘tedbir’ olarak uygulayan mahkemeler, esasen yaşama hakkını korumak için tahliye kararları vermeli ve böylece bu hakkı güvence altına almalıdır.
Yaşı itibariyle risk grubunda bulunan ve mesnetsiz suçlamalarla haksız yere içeride tutulan Osman Kavala’nın tutukluluğunun 900. gününde, onun ve diğer tüm insan hakları savunucularının yaşama hakları ihlal edilmeden derhal serbest bırakılmalarını talep ediyoruz.
İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı
Civil Rights Defenders, Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Kaos GL, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, Research Institute on Turkey, SPoD LGBTİ+, Türkiye-Almanya Kültür Forumu, Punto 24 Bağımsız Gazetecilik Derneği, Sivil Alan Araştırmaları Derneği, Yaşam Bellek Özgürlük Derneği, Yurttaşlık Derneği, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Uluslararası Af Örgütü
Destekleyen Kurumlar:
Demokrasi İçin Birlik, Diyalog Grubu, Doğu Güneydoğu Dernekler Platformu, Hollanda Helsinki Komitesi, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Yurttaş Girişimi