Görsel

BİANET Ankara Barosu'nda yaşanan işkence raporu krizi, baronun İnsan Hakları Merkezi'nden istifalarla sonuçlandı. Merkezin, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltına alınan bazı şüphelilere işkence yapıldığı iddialarını değerlendiren raporu baro yönetimince kamuoyuna açıklanmamıştı.

Raporun yayınlanmasında ısrar eden İnsan Hakları Merkezi yönetimi, görüşmelerden sonuç alamadı ve merkezin, ikisi başkan yardımcısı olmak üzere altı yöneticisi istifa etti.

Baro yönetimi ve İnsan Hakları Merkezi arasında gerilim

Baro yönetimiyle düşülen anlaşmazlık üzerine istifa eden avukatlar, yönetimi birçok insan hakkı ihlali konusunda sessiz kalmak ve "sansür" uygulamakla suçladı.

İstifa eden avukatlar, işkence raporunun yayınlanmamasının "bardağı taşıran son damla" olduğunu, daha önce de Cumartesi Anneleri davası, Aysel Tuğluk'un sağlık durumu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Türkiye aleyhinde verdiği kararlar ve askeri öğrenciler davası konularında da Baro Yönetimi'ni merkezin açıklamalarını sansürlemekle suçladılar. Ankara Barosu Başkanı Kemal Koranel  sansür iddialarını reddetti.

İnsan Hakları Merkezi'nden istifa eden avukatlar krizin, önceki başkan Erinç Sağkan'ın Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı'na seçilmesi ardından kurulan yeni yönetimle birlikte başladığına işaret ediyor.

Sansürlenen tespitler

İnsan Hakları Merkezi avukatlarının daha önce de yönetimin müdahalesine uğrayan raporları arasında İstanbul'da yargılanan Cumartesi Anneleri'nin duruşmasın izledikten sonra hazırladıkları açıklamadan "gözaltında kayıpların yakından takip edileceği" ibaresinin yönetim tarafından metinden çıkarıldması var.

Bir başka tartışma konusu aynı zamanda avukat olan tutuklu DTP eski Eş Başkanı ve HDP milletvekili Aysel Tuğluk'un sağlık durumuyla ilgili açıklama yapılması talebinin baro yönetimince reddedilmesi.

İnsan Hakları Merkezi'nin AİHM kararlarına yer vermek istediği bülten başka bir anlaşmazlığa yol açtı. Aralık'ta AİHM'in Nazlı Ilıcak ve ihraç edilen yargıçlarla ilgili iki ihlal kararının yer aldığı bülten baro yönetimince veto edildi.

Son çatışmaysa askeri öğrencilerin yargılanmasını ele alan bir değerlendirmenin insan hakları bültenine alınmamasından doğdu.

İşkence raporunun sansürlenmesinin ardından Ankara Barosu yönetimi İnsan Hakları Merkezi'ne sahip çıkan bir açıklama da yayınlamadı.

İstifalar

İnsan Hakları Merkezi başkan yardımcısıyken istifa eden Avukat Sercan Aran, işkence raporunun yayınlanmamasının "bardağı taşıran son damla" olduğunu DW Türkçe'den Alican Uludağ'a şöyle anlattı:

"İnsan hakları alanında mücadele etmek zordur. Cesaretli olmak gerekir. Cesur adımlar atmak gerekir. Bu anlamda işkence mutlak bir yasaktır. Kime, hangi örgüte müzahir olursa olsun herkese karşı işkence ve kötü muamelede bulunmak yasaktır. Biz de içerisinde bulunduğumuz insan hakları merkezi içiresinde yıllardır bununle etkin bir şekilde mücadele ettik. Ancak baronun bu süreçlerdeki tavırları, insan hakları ihlalleriyle etkin bir mücadele edileceğine dair olumlu bir adım atılacağını görmedik. Bu nedenle bir kısım insan hakları divanından istifa ettik."

Aran raporun içeriği konusunda bilgi vermesinin kurumsal etik açısından uygun olmayacağını vurgulamakla birlikte şunları söyledi:

"Bu raporu yayınlama yükümlülüğü Ankara Barosu'ndadır. Ancak temel olarak zaten şunlar vardı. İki kişinin anlatımları, ne tür işkence ve kötü muamelelere maruz kaldıkları, yine sıkça Ankara Emniyeti'nde son dönemde yaygınlaşan mülakat adı altında görüşmelere tabi tutuldukları, bu görüşmelerde tehdit ve hakaretlere maruz kaldıkları ifade edildi bizlere. Biz de bunları raporlaştırdık."

Baro Başkanı: Sansür yok

Ankara Barosu Başkanı Kemal Koranel ise sansür iddialarını reddetti. Koranel, "İnsan hakları ve özgürlükler konusunda üzerimize düşeni yaptık. İşkence iddialarıyla ilgili rapor üzerine savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Bugüne kadar İnsan Hakları Merkezi, buna benzer 13  rapor hazırladı. Bunlardan yalnızca biri  yayınlandı. Yönergemizde yayımlama gibi bir usülümüz yok."

Hukukçu örgütleri: Baro raporu yayınlamalı

Adalet İçin Hukukçular, ÇHD Ankara Şube, Demokrasi İçin Hukukçular, Hukukçu Dayanışması, Toplumsal Hukuk ve ÖHD Ankara Şube, yazılı açıklama yaparak, "Ankara Barosu Yönetim Kurulu üstlendiği sorumluluğun gereğini yerine getirerek işkence suçunu görünür kılmak adına hazırlanan raporu yayınlamalı, insan hakları mücadelesinin gereğini yerine getirmelidir" çağrısında bulundu. Açıklamada, şöyle denildi:

"İşkence insanlık suçudur. İşkencenin son bulmasının ön koşulu işkencenin görünür kılınması ve sorumlularının etkin şekilde yargılanmalarından geçmektedir. İnsanlığa karşı işlenen suçlardan olan işkence ile mücadele kuşkusuz ki baroların temel görevlerinden biridir."