Image
kozağaçlı

Agos

Dün tahliye edilen Çağdaş Hukukçular Derneği(ÇHD)Onursal Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, savcılığın itirazı üzerine 24 saat geçmeden gözaltına alındı, ardından yeniden tutuklandı. Kozağaçlı, Çağlayan Adliyesi’nde bir dakikalık savcı görüşmesinin ardından Silivri’ye götürüldü. ÇHD "Selçuk Kozağaçlı onurumuzdur” diyerek İstanbul Barosu önünde toplandı.

Çağdaş Hukukçular Derneği Onursal Başkanı Selçuk Kozağaçlı, 2017’de “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanmıştı. Kozağaçlı, sekiz yıllık tutsaklığın ardından dün tahliye edilmişti.

Ancak 24 saat geçmeden savcılığın itirazı üzerine aynı dosya nedeniyle yeniden gözaltına alındı, daha sonra tutuklanarak yeniden Silivri Cezaevi’ne götürüldü.

Hukukçu Kozağaçlı tahliye olduğu 16 Nisan akşamında yaptığı ilk açıklamada "Muhalefetin yükseldiği dönemlerde yan yana olmak, bir arada olmak çok güzel. Merhaba, hoş buldum! Hapishanede veya dışarıda mücadele durmaksızın devam ediyor, edecek. Bize yapılan kötülük son bulacak, zulüm bitecek. Onurlu bir yaşamı hep birlikte var edeceğiz. Haklıyız! Biz kazanacağız!” demişti. Daha sonra İstanbul Barosu'na giden Kozağaçlı, meslektaşları tarafından alkışlarla ve sloganlarla karşılanmış, cezaevinden çıkış anlarını şu sözlerle anlatmıştı:

“Bugün öğleden sonra beni hiç sebepsiz çılgınca kapının önüne koydular. Beni bir otobüs durağına bıraktılar. Üç parça naylon torba ile birlikte. Otobüs durağında bir süre oturdum. Jandarma arabası gittikten sonra. Uzun süredir ilk defa açık havaya çıkıyorum. Birilerini aramalıyım, telefon bulmalıyım diye düşündüm. Ama vakit de daha erken bir parçacık tadını çıkartayım dedim bu işin. Bu sırada yaklaşık 200 kadar genç insan bana çarptı ve beni aralarına aldılar ve sanki benim için yapılmış bir tahliye töreninin ortasına düştüm. Altı genç ve mücadeleci insan da tahliye olmuştu bugün. Onlara denk geldim.

Onların çiçekleriyle fotoğraf çektirdim. Ama sağ olsunlar benimmiş gibi yaptılar. 'Al olsun senin de olur.' dediler. Hepsiyle kucaklaştım ayrı ayrı. Tahliye olanları karşıladım. Onlara takıldım. 'Nasıl, dışarıda olmak güzel bir duygu mu?' diye. Onlar da bana sarıldılar. şunu söyleyip, bitireyim. Herkesi gördüğüm için çok mutluyum. Bugün, bugün başıma gelen her şey çok güzel.”

Tarih tekerrür etti

Bu sözlerin üzerinden 24 saat geçmeden Kozağaçlı yeniden tutuklandı. Yaşananlar, “Tarih tekerrür ediyor” yorumlarını da beraberinde getirdi zira Kozağaçlı, bu durumu ilk kez yaşamıyor. 

Avukatların Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (DHKP-C) üyeliği ve yöneticiliğiyle suçlandığı, iddianame 2013'te kabul edilmiş, avukatlar bürolarına yapılan baskınla gözaltına alınmış, sanık olarak yer alan 20 avukatın 9'u yaklaşık bir yıl tutuklu kalmıştı. Kozağaçlı ise 13 Kasım 2017’de tutuklanmıştı. Akabinde, ikinci operasyon düzenlendi ve İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ikinci davada mahkeme 20 Mart 2019’da karar verdi, 18 avukata toplam 159 yıl 1 ay 30 gün hapis cezasına hükmetti. 


14 Eylül 2018 tarihinde, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Kozağaçlı hakkında tahliye kararı verildi. 17 Eylül 2018’de ise  İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, savcılığın itirazını kabul etti ve Kozağaçlı’nın yeniden tutuklanmasına karar verdi.

Kozağaçlı, açlık grevi yapan KHK’lı öğretmenler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın, Soma davasının yanı sıra HES ve ekoloji protestolarına katılan yurttaşların, iş cinayetlerinde yakınlarını kaybeden ailelerin ve  işçilerin avukatlığını yapmıştı.

ÇHD'den dayanışma çağrısı: ÇHD susmadı, susmayacak

Çağdaş Hukukçular Derneği, onursal başkan Kozağaçlı'nın yeniden gözaltına alınması üzerine dayanışma çağrısı yaptı:

"İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi yargılaması sonucu verilen hükümle 2017'den beri tutulduğu Silivri hapishaneden dün verilen kararla tahliye edilen Selçuk Kozağaçlı için bugün aynı dosya nedeniyle yakalama kararı çıkarıldı. Hukuksuzca yapılan işleme karşı Selçuk Kozağaçlı ile dayanışmaya İstanbul Adliyesi -1 Baro odasında buluşmaya çağırıyoruz.”

Çağlayan Adliyesi önünde toplanan avukatlar, “Selçuk Kozağaçlı’nın yanındayız” diyerek şu açıklamayı yaptı:

"Bugün 2018 yılında olduğu gibi tahliye kararının arkasından Selçuk Abi’yi bizden aldılar. Her hak ihlalinde, her işkencede karşınızda bizi göreceksiniz. Her katliam yaptığınızda bizi göreceksiniz. Bizi kimseyle karıştırmayın. Biz sizin toz ettiklerinize benzemeyiz. Biz demir leblebiyiz. Her hak ihlalinde bizi görmeye devam edeceksiniz. ÇHD susmadı susmayacak.”

Avukatlar daha sonra İstanbul Barosu önünde toplanma çağrısı yaptı. Saat 18.30’dan itibaren polis araçlarının getirdiği İstiklal Caddesi’ndeki İstanbul Barosu önünde yapılan basın açıklaması saat 19.30’da başladı. 

Karara tepki gösteren avukatlar "Bize böyle davranmalarına izin vermeyeceğiz. Selçuk Kozağaçlı'ya özgürlük" pankartı açtı.

Yapılan açıklamada “Bugün yine sinir uçlarımıza dokunan bir saldırı ile karşılaştık. Yine aynı şeyleri yaşamıştık. Dün onu serbest bırakan hakimlik, çeşitli bahanelerle yeniden Selçuk Kozağaçlı'nın özgürlüğünden mahrum bırakılmasına karar verdi. Bu keyfi kararlarınıza geçit vermiyoruz. Yine bir direnişin ortasındayız. Biz hepsinin arkasında siyasi saikler olduğunu biliyoruz. Nasıl talimatlı bir şekilde gözaltılar yaptıklarını biz canlı canlı izledik. Biz bugünkü tutuklanmayı da bunlardan ayrı değerlendirmiyoruz. Selçuk ağabeyi, tüm tutsak arkadaşlarımızı alacağız. Kozağaçlı sermayenin canını sıktığı için tutuklanmıştı. Can Atalay geziyi savunduğu için tutuklanmıştı. Biz kimin neden esir alındığını biliyoruz" dendi. 

Mücadeleye devam edeceklerini söyleyen avukatlar, Selçuk Kozağaçlı'nın tahliye edildikten sonra söylediği "Bize böyle davranmalarına izin vermeyeceğiz" sözlerini tekrarladı:

"Selçuk Kozağaçlı için bu kararları verenlerin adli sicillerini, hukuki sicillerini biliyoruz. Onların hangi kararlara da imza attığını biliyoruz. Bu ülkede bunu bilmeyen kimse kalmadı artık. Selçuk Kozağaçlı’nın sicili tertemiz. Bizim alınlarımız, sicillerimiz tertemiz.

Selçuk Kozağaçlı buraya geldiğinde 'Bunu bizi yapmalarına izin vermeyelim. 10 yılda tutsalar 20 yılda tutsalar bize böyle davranmalarına izin vermeyeceğiz vermedik' demişti. Tekrar haykırıyoruz “Bize böyle davranmanıza izin vermeyeceğiz."