Görsel
skf4.jpg

EURONEWS

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında açılan davada tutukluluğunun devamına karar verildi.

İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu Şebnem Korur Fincancı ve avukatları ile müşteki Milli Savunma Bakanlığı avukatı katıldı. Duruşmada, Fincancı ve 3 avukatının savunmasının alınmasının ardından Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.Mütalaada, Fincancı'nın "basın yayın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması ve tutukluluk halinin devamına karar verilmesi istendi.

Milli Savunma Bakanlığı avukatı da davaya "katılan" sıfatıyla kabul edilmelerini talep etti. Mahkeme heyeti, suçtan doğrudan zarar görmediği gerekçesiyle bakanlığın katılma talebini reddetti.

Fincancı'nın 3 avukatı da beyanda bulunarak, müvekkillerinin tahliyesini istedi. Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar verilirken bir sonraki duruşma 29 Aralık saat 13.30'a ertelendi.

Fincancı'dan kendisine "sen" diye hitap eden duruşma hakimine sert tepki

İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Şebnem Korur Fincancı ve avukatları ile Milli Savunma Bakanlığı avukatı katıldı.

Kimlik tespiti sonrası savunmasını yapan Fincancı, mahkeme heyeti başkanının kendisine "sen" diye hitap etmesinden rahatsız olduğunu belirterek, "İfade tarzınızdan benim hakkımda bir hüküm verdiğinizi anlıyorum zaten." dedi.

Evrensel'in haberine göre Fincancı, "Sana iddianameyi yeniden okuyalım mı" diyen hakime, "Bana sen diye hitap edemezsin. Okuduğunuz fakültelerde yıllarca eğitim verdim, bana sen diye hitap etmenizi kabul etmiyorum." diye tepki gösterdi. 

Fincancı: Tek silahım kalemim

Şebnem Korur Fincancı, "terör örgütü propagandası yaptığı" iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşmasında savunma yaptı:

"Bu yaşıma kadar elimden geldiğince bir yurttaş, bir adli tıp hekimi olarak görevlerimi eksiksiz yerine getirdim. Bir adli tıp uzmanı olarak paylaştığım görüşüm, kriminalize edilmeye çalışılmaktadır. Propaganda iddiasıyla suçlandığım yayın 7 dakikalık bir konuşmadır. Bana sorulan sorulara yanıt verdim. Ben yayında kısaca bir ön tanıdan söz ettim. Yayında belirttiğim tıbbi görüş, bir ön tanıdır. Hak kullanımı suç olamaz. Tanıya erişebilmek için de etkili ve bağımsız bir soruşturma, belgeleme gerekmektedir. Neyse ki Milli Savunma Bakanlığı, Mecliste soruşturma yapacağını söyledi. Ama bağımsız mıydı, hayır. Bir insan hakları savunucusu olarak ifade özgürlüğü ve toplumun haber alma hakkını savunma sorumluluğum vardır. Bir kamusal entelektüel olarak soru sorma, kamuya hakikat bildirme talebim bilim insanı sorumluluğunun yanı sıra yurttaş olmamın sorumluluğundandır. Mesleğimi, kimliğinden bağımsız tüm insanları görünür kılma çabasıyla sürdürdüm. Takdir edersiniz ki yıllarımı verdiğim adli tıbba, iddianameyi yazan ve adli tıbbı bildiğini iddia eden savcıdan daha çok hakimim.

Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini dile getiren Fincancı, "64 yaşındayım. İnsanlık onuru aykırı şekilde Ankara’dan buraya kelepçeyle getirildim. Benim üst seviyede fıtığım var. Beş buçuk saat boyunca kelepçeliydim. Ben elinde silah olan birisi eğilim benim tek silahım kalemim, beynim" ifadesini kullandı.