Görsel

HABER POLİTİKA

Adil yargılanma talebiyle girdiği ölüm orucu eyleminin 238’inci gününde Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi’nde yaşamını yitiren avukat Ebru Timtik için İstanbul Barosu önünde yapılan anma nedeniyle Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve İstanbul Barosu yönetiminden olan 11 avukat hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturmanın 29 Ağustos 2020 tarihinde açıldığı öğrenilirken, avukatların bu soruşturmanın açıldığından 4 ay sonra haberi oldu.

Soruşturmanın açıldığını öğrenen avukatlar, soruşturmaya ilişkin bilgi edinmek ve ifade vermek üzere başvuruda bulundu. Avukatların başvurusu ardından savcılık, soruşturma dosyasına gizlilik kararı getirdi. Gizlilik kararına ilişkin avukatların Sulh Ceza Hakimliğine yaptıkları itiraz ise reddedildi. Avukatlar bunun üzerine dosyaya getirilen gizlilik kararının “adil yargılanma” hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulundu.

“Görüntü izleme tutanağı” üzerinden ifadeleri alınmak istenen avukatlar, ne ile suçlandıklarını öğrenmek istedi, ancak sonuç alamadı.

DOSYA VAR SUÇ İSTİNADI YOK!

Dosyanın avukatlarından Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukat Özge Serdar, Dosyaya getirilen gizlilik kararı ve keyfi uygulamalar nedeniyle bu güne kadar sadece polisin tuttuğu “görüntü izleme tutanağına” ulaştıklarını belirten Serdar, dosyaya ilişkin bunun dışında herhangi bir bilgi ve beleye ulaşamadıklarını kaydetti. Serdar, şöyle konuştu: “Savcılık, neye ve hangi suça ilişkin beyanda bulanacağımızı belirtmedi. Sadece ‘görüntü izleme tutanağı var ve beyan ver’ dedi.”

BÜYÜK ‘PUNTOLU’ SUÇLAR!

Bunun yanı sıra “görüntü izleme tutanağında” ismi yer almayan bir avukat hakkında da beyan istendiğini aktaran Serdar, “Söz konusu tutanakta yer alan fotoğraflar siyah-beyaz şeklinde duruyor. Renkli hali yok. Polis fezlekesine göre isim belirleyip beyan istenmiş” diye kaydetti. Fezleke de, “Ebru Timtik ölümsüzdür” ve “Katil devlet katil polis hesap verecek” sloganlarının olduğunu kaydeden Serdar, bu sloganların fezlekede “büyük puntolarla” yazıldığı yönünde ibarenin olduğunu belirtti. Bunun yanı sıra fezlekede, “Ebru Timtik’in posteri asıldığı görüldü” şeklinde cümle olduğunu belirten Serdar, fotoğrafın asılmasının suç kapsamına alındığına dikkati çekti.

‘ANMA SUÇ DEĞİL’

Söz konusu dosya ile ilgili yazılı beyanda bulunduklarını ifade eden Serdar, “Beyanda, Ebru Timtik’in adil yargılama hakkı kapsamında yaptığı hukuki başvuruların görmezden gelindiğini ifade ettik. Ayrıca anmanın hangi noktasının incelemeye sebep olduğunu, cenaze töreninin hangi kısmının tam olarak suç teşkil ettiğinin anlaşılmadığını söyledik. Ayrıca anmanın suç olmadığını ve yürütülen soruşturmaya dair yer alan tüm bilgi ve belgelerin tarafımıza verilmesini talep ettik” diye konuştu.

‘HUKUK’ NASIL BAKIYOR?

Söz konusu soruşturmada suç istinadı olmadığını belirten Serdar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Beyanımız bir savunma değildi. Suç istinadının ortaya konulmasını istedik. Zaten CMK’da ‘kendisine yüklenen suç anlatılır’ şeklinde  açıkça düzenleme var. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) ‘şüpheli veya sanığın kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinin anlatılması ve haberdar edilmesi’ gerektiği yer alıyor. Suç isnadı; suçlanan kişiye suçlamanın dayanağı olan vakıanın ve hangi suçu teşkil ettiğinin bildirilmesidir. Şüpheli veya sanığa tereddüde yer vermeyecek bir şekilde ne ile suçlandığı anlatılmadan ifade alma veya sorgu yapma işlemi yapılamaz. Ayrıca AYM’nin 36’ncı maddesi uyarınca herkes savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Suç istinadı altındaki kişiye savunma hakkının şeklen değil, gerçek anlamda sağlanması gerekir. Ayrıca adil yargılanma hakkı kapsamındaki suç öğrenme hakkının ihlal edildiğini düşünüyoruz.”

SOYLU’NUN KONUŞMALARI

Bu nedenlerden ötürü AYM’ye başvuruda bulunduklarını kaydeden Serdar, “Yerel mahkemeler üstündeki baskı ve müdahaleyi görüyoruz. Biz her türlü iç hukuk yoluna başvuru hakkımızı kullanıyoruz. Her ne kadar iktidar AHİM kararlarını tanımadığını defalarca söylemiş ve fiilen bunu uygulamış olsa da, olası bir AHİM başvurusu için bu tip talimat ile oluşturulan siyasi dosyalar açısından bunları yapmak önemli. Kaldı ki gizlilik kararı olan dosyada  verilmesi gereken belgeler vardır. Hiçbir şekilde belge vermedikleri gibi hangi suçtan soruşturma yürüyor bunun sözlü olarak bilgisi dahi verilmedi. Biz soruşturma açılış tarihini gördükten sonra Ebru’nun baro önü anmasına dair olduğunu yorumladık. Malum Soylu da o dönem buna dair çokça konuşmuştu” diye kaydetti.

TALİMATLA BAŞLADI

Yürütülen soruşturma sürecinde yer alan hususları “absürt” olarak tanımlayan Serdar, “Süreç içinde her türlü hukuka aykırılığı barındırıyor. Soruşturmanın talimatla başladığı çok açık. İçerik olarak bakıldığında elle tutulur bir yanı yok. Tamamen kırtasiye masrafı ve zaman kaybı olarak görüyoruz. Kesinlikle herhangi bir suç yok. Yaşamını yitiren arkadaşımızı uğurladık. Cübbeli fotoğrafı baroya asılmış. Sloganlar desen defalarca başka dosyalardan beraat alınan sloganlar. Sadece gövde gösterisi yapmak istiyorlar. Bir yıldırma politikası olarak görüyoruz. Bunun daha kötülerini yaşadık, yaşıyoruz” şeklinde konuştu.