Görsel

T24

stanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyelerinin de bulunduğu 20 avukatın yargılandığı davanın duruşmasında, “kopyala yapıştır mütalaa, MİT Başkanı Hakan Fidan’ı da ifadeye çağıran FETÖ savcılarının icraatı” tartışma konusu oldu. Duruşmada, tutuksuz yargılanan avukatlardan Taylan Tanay’ın müdafii olarak söz alan eski Cumhuriyet Başsavcısı ve eski CHP Milletvekili İlhan Cihaner, “kumpas davalarında görülen bütün defoların bu davada da söz konusu olduğunu” vurguladı.

İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Silivri Kapalı Cezaevi Yerleşkesi’nde yapılan duruşmasında esas hakkında mütalaasını sunan Savcı Haluk Tunç, birleştirilen iki ayrı davada yargılanan tüm avukatların “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği” ya da “örgüt propagandası” suçlarından cezalandırılmasını talep etti.

Tüm sanık müdafileri adına alınan sözlerde, daha önceki duruşmalarda da dile getirilen tahkikatın tevsii / soruşturmanın genişletilmesi talebi yinelendi. Yargılanan avukatlar adına söz alan müdafiler, “savcının, tahkikatın genişletilmesi içeriğinde yer alan delillerin getirilmesini beklemeden esas hakkında mütalaa hazırlamasını” eleştirdiler. Avukatlar, bugüne kadar 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir kere bile dinlenmeyen “gizli tanık”ların talimatla “gizli” olarak alınan ifadelerindeki tutarsızlıklara, maddi gerçeğe aykırı iddialarına işaret ettiler, “paranoyak şizofren” tanısı konan bir “gizli tanığın” çelişkili iddialarının bile suçlamalara dayanak yapıldığını anlattılar. Sanık müdafileri, bazılarının gerçekte var olduklarından kuşku duyduklarını vurguladıkları “gizli tanıkların” mahkemeye getirilmeleri de talep ettiler. Sanık müdafilerinin ortak talepleri arasında savcının sunduğu esas hakkındaki mütalaayı geri çekerek soruşturmanın genişletilmesi talepleri doğrultusunda mahkemeye getirilecek yeni delillerin ardından yeniden mütalaa hazırlaması da yer aldı.

Cihaner: Kumpas davalarındaki defolar var

Duruşmada, T24’ün de avukatlarından Taylan Tanay’ın müdafii olarak söz alan İlhan Cihaner, konuşmasında, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı iken cemaat soruşturması yürüttüğü sırada hedef olduğu “FETÖ savcılarının” girişimiyle bir dönem “terör örgütü üyesi” olarak yargılandığını da hatırlattı.

Cihaner özetle şunları söyledi: “Müvekkilim Taylan Tanay’ın ayrıksı bir durumu var. Yaklaşık sekiz yıldır görülen bu davada yeni bir delil yokken ara kararla yakalama ve tutuklaması talep ediliyor. Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Yargıtay kararlarında ‘terör örgütü yöneticiliği’ çok sıkı koşullara bağlanmış durumdadır. Buna göre, öncelikle yöneticinin hiyerarşik olarak örgütün üzerinde, üyeler üzerinde belirleyici amaçlar doğrultusunda harekete geçirici olması gerekir. Bu ölçütler açısından da bakıldığında müvekkilim hakkındaki talebi anlaşılmaz bulmaktayız.
Bu davanın en önemli tarafı, sanıklar kadr savunma mesleğinin de sanık sandalyesine oturtulmuş olması. İddianamede sanıkların hangi hukuk bürosuna bağlı, kaç avukat tarafından savunulduğu bile iddianamede söz konusu ediliyor, mütalaada değiniliyor. Bu davada söz konusu edilen ‘susma hakkı’nın bile ‘örgütsel bir tavır’ olarak söz konusu edilmesi kabul edilemez.
İddianamede Taylan Tanay’a atfedilen bir özgeçmişin örgüte gönderilmiş olması yer alıyor. Yani iddianameye göre Taylan Tanay hem örgütte yönetici hem de örgütten adeta iş isteyen birisi. Daktilo ile yazılmış o ‘belge’yi de kimin gönderdiği belli değil.
Burada yargılanan sanıklar, kamuoyu gözünde de, Fethullahçı savcılar döneminde olduğu gibi, suçlu olarak algılatılmaya çalışılıyor. Anayasal hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü insani bir tavır olan cenaze katılımları bile suç olarak öne sürülüyor.
Ben de bir ‘terör örgütü’ mensubu olarak yargılandım bir dönem. Fethullahçı terör örgütünün ‘gizli tanıklığı’ nasıl kullandığını, dijital verilerin nasıl ürettiğini gördük. Kumpas davalarının tüm defoları bu davada söz konusu. Oysa AHİM, gizli tanıkların dinlenmesine çok sıkı koşulara bağlıyor.

Sonuç olarak, savcılığın esas hakkındaki mütaalası geri çekilmeyecekse, mütaalaya karşı esas hakkında savunma için süre talep ediyoruz.”

Duruşmayı uluslararası kuruluşlar ve barolar da izliyor

Duruşmayı, uluslararası kuruluşlar ve ABD, Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkelerin barolarından temsilciler de takip ediyor.
15 Kasım tarihli mütalaasını dosyaya sunan savcının cezalandırılmasını istediği avukatlar şöyle:
Selçuk Kozağaçlı, Taylan Tanay, Barkın Timtik, Oya Aslan, Günay Dağ, Betül Vangölü Kozağaçlı, Güçlü Sevimli, Gülvin Aydın, Güray Dağ, Efkan Bolaç, Serhan Arıkanoğlu, Mümin Özgür Gider, Metin Narin, Sevgi (Özer) Sönmez, Alper Tunga Saral, Rahim Yılmaz, Selda (Kaya) Yılmaz, Naciye Demir, Özgür Yılmaz, Şükriye Erden.
Hakkında yakalama kararı henüz infaz edilemeyen avukat Zeki Rüzgâr yönünden ise davanın tefrik edilmesi (ayrılması) talep ediliyor.