Image

DİKEN

Boğaziçi Üniversitesi’nden 12 öğrenciye ‘LGBTİQ+ flaması taşımaları ve yanında durmaları‘ sebebiyle açılan dava kapsamında bilirkişi raporu hazırlandı. Dava avukatları, bilirkişi raporunun mahkemede aleyhe kanaat oluşturmayı amaçladığını dile getirdi.

Gözaltı sarmalı

Okuldaki Güney Kampüs’ün ana giriş kapısı üzerinde bir öğrenci geçen yıl 1 Şubat’ta LGBTİQ+ bayrağı açmış, bu sebeple üniversitede öğrenci hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştı. Disiplin kurulu 25 Mart’ta toplanacağı için dört öğrenci, LGBTİQ+ bayrağı taşıyan öğrenciye destek olmak amacıyla aynı gün LGBTİQ+ bayrağı taşıyarak Kuzey Kampüs’ten Güney Kampüs’e geçmek istemiş ancak gözaltına alınmıştı.

Öğrencilerin gözaltına alınmasına tepki gösteren sekiz öğrenci de Kuzey Kampüs girişinde gözaltına alınmıştı. Öğrenciler bir gün sonra Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne götürülmüştü. Onlar adliyedeyken bina önünde toplanan öğrenciler gözaltı işlemini protesto ederken gözaltına alınmıştı.

Davanın önceki duruşmalarında öğrencilerin derhal beraat talepleri reddedilmişti.

İstanbul 24’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen beşinci duruşmaya öğrencilerin avukatları katıldı. Duruşma başında hakim, bilirkişinin dava konusu olayla ilgili hazırladığı raporun dosyaya geldiğini duyurdu. Avukatlar, bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunmak için süre istedi. Hakim de bu talebi yerinde bularak davayı 21 Haziran’a erteledi.

Mahkeme, bu raporu öğrencilere yöneltilen Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığını tespit etmek için istemişti. Polisin dağılma uyarısı yapıp yapmadığı, öğrencilerin dağılıp dağılmadığının tespiti amaçlanıyordu. Ancak raporda öğrencilerle ilgili ‘yasaklama kararına uymayan, toplantı ve yürüyüş yapan‘ nitelemesi bulunuyor. Öğrencilerin kaldırımda beklerken fotoğraflarının bulunduğu raporda, trafiğin öğrenciler nedeniyle engellendiği öne sürüldü.

‘Rapor nefret politikasını destekliyor’

Duruşma çıkışında raporla ilgili bilgi veren dava avukatları, bilirkişi raporunda öğrencilerin tespitinde hata yapıldığını, olayın kronolojisinin karıştırıldığını, iddianamede olmayan suçlamaların yöneltildiğini söyledi. Raporun LGBTİQ+’lara yönelik nefret politikasını desteklediğini söyleyen avukatlar, bu durumun mahkemede aleyhte bir kanaat oluşturmayı amaçladığını savundu.

Tarih hataları

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu savcılarından Celal Sarıdere’nin hazırladığı iddianame, bu ‘gözaltı sarmalı‘ndan dolayı ‘tarih hataları‘ barındırıyor. Örneğin, olay günü olarak ana giriş kapısında LGBTİQ+ bayrağı açılan gün olarak yazılmış. 26 Mart’ta yapıldığı belirtilen çadır kurma yarışması ve ‘Konserli Kasap Havası Atölyesi’ de iddianamede yer alıyor.

Savcı, iddianamede öğrencilerin ‘LGBTİQ+ flamasını omzuna sardığını‘ ve ‘LGBTİQ+ renkleri, bayrakları açarak eylem yapan grubun içerisinde‘ bulunduğunu belirtiyor. Ancak iddianamede bunun nasıl bir suç oluşturduğuna ilişkin herhangi bir tespit bulunmuyor.

İddianamede, polise direnme suçlamasıyla gözaltına öğrencilerin ‘terör arşiv kayıtlarına’ bakıldığı, kayıtlarda bir şey bulunmadığı da belirtiliyor.