12 Eylül askeri darbesi sonrasından bu yana insan hakları mücadelesinin önde gelen isimlerinden biri olan Nimet Tanrıkulu, darbe sonrası gözaltına alındı, işkence gördü. İnsan Hakları Derneği, 78’liler Girişimi, Barış İçin Kadın Girişimi kurucularından. Cumartesi Anneleri/İnsanları arasında yer alıyor. Savunuculuk faaliyetlerinden dolayı sayısız kez gözaltına alındı, hakkında onlarca dava açıldı. Şu anda Tanrıkulu hakkında süren iki dava ile iki soruşturma bulunuyor. 

Nimet Tanrıkulu Dersimli bir Kürt. Kökleri, Dersim’in Pülümür ilçesi Çobanyıldızı köyünden. Kendisi, ailesinin göç ettiği İstanbul Feriköy’de dünyaya geldi. Ancak annesinin rahatsızlığı nedeniyle Dersim’e döndüler. İlkokula Pülümür Tosniye’de (Gökçekonak) başladı. Ailesi, yoksulluk ve çocukların eğitimi için bir süre sonra İstanbul’a tekrar göç etti. Öğrencilik yıllarında babasının teşvikiyle Tuncelililer Eğitim ve Sağlık Vakfı’na üye oldu. Bir dönem yöneticiliğini yaptı. Vakıf adındaki “Tunceli”nin “Dersim” olarak değişmesi ancak 2004’te oldu.

Tanrıkulu iktisat fakültesi sonrası iki yıllık Adalet Yüksekokulu’nda okudu. Bilgi Üniversitesinde İnsan Hakları Hukuku yüksek lisansı yaptı. Tezinin konusu “Kadın ve Barış”. İş idaresi alanında uzun yıllar çalıştı ancak iş yerine yönelik güvenlik sorunu nedeniyle ayrıldı.

12 Eylül darbesi olduğunda liseyi bitirme sınavlarına giren, üniversiteye hazırlık için dershaneye giden bir öğrenciydi. Annesinin haykırışları arasında evden “iki gün sonra bırakırız” denerek gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Gayrettepe’deki Siyasi Şubesi’nde sorgulandı, işkence gördü. İşkencede bir dişi kırıldı, sol kolunu kullanamaz hale geldi, çenesi çıktı, saçlarının bir kısmı köklerinden koparıldı, çıplak bırakılan bedenine elektrik verildi, Filistin askısına alındı, meydan dayağı denen işkenceye maruz kaldı. İşkence sonucu kulağında başlayan çınlama hâlâ devam ediyor. Metris Cezaevi’ne kondu, çıkarıldığı ilk duruşmada serbest bırakıldı.

Bu süreç, Tanrıkulu’nun yaşamını insan hakları mücadelesine adamasına yol açtı. Tutuklu yakınlarıyla birlikte cezaevi koşullarının düzeltilmesi için çaba harcadı. Sosyalist feminist hareket içinde yer aldı. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) kurucuları arasındaydı. 25 yılı aşkın bir süre İHD’de hak mücadelesi verdi. İstanbul Şube Başkanlığı, Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeliği yaptı.

İdam cezalarının affı, cezaevlerinde tek tip elbise uygulamalarına karşı mücadele, gözaltında kayıplar, barış zincirleri, barış yürüyüşleri, barış trenleri, kadınların cezaevleri için siyahlı protestosu, Arkadaşıma Dokunma, Munzur’uma Dokunma kampanyalarında ve Cumartesi Anneleri/İnsanları arasında yer aldı. İlk 200 hafta buluşmasının neredeyse tamamına katıldı. Galatasaray Meydanı’ndaki oturmalar sırasında coplandı, gözaltına alındı, tutuklandı. Bu dönem kaç kez gözaltına alındığını, hakkında açılan davaların sayısını hatırlamıyor bile.

10 Aralık 1996’da, Uluslararası İnsan Hakları Ligi tarafından verilen Carl Von Ossietzky Ödülü’nü Cumartesi Anneleri adına aldı. Sonrasında Sevinç Özgüner Ödülü de Nimet Tanrıkulu’na verildi.

30 Mayıs 1998’de Arjantinli Plaza del Mayo Anneleri, Galatasaray’da Cumartesi Anneleri’yle buluştu. Arjantinli kadınlar dokuz gün boyunca Tanrıkulu’nun misafiri oldu.

2009’da ‘Barış İçin Kadın Girişimi kurucuları arasında yer aldı. ‘78’liler Girişimi’ bünyesinde mücadele yürüttü. ‘78’liler Girişimi’, 1978’lilerden başlayarak toplumun yoksul kesimlerine doğru genişleyen ilişkiler zemininde bir hak ile özgürlükler hareketi, 12 Eylül’le hesaplaşmanın, tarihi güncellemenin, dayanışmanın demokratik yolunu bulmanın düşüncesi ve hareketi olarak ortaya çıktı. İki yıl sürdürülen ‘Yurttaşlık Haklarını İstiyoruz’ kampanyasının içinde oldu. Akabinde darbecilere dokunulmazlık zırhı sağlayan Anayasa’daki Geçici 15. maddenin kaldırılması, 12 Eylül Gerçeklerini Araştırma ve Adalet Komisyonu kurulması için mücadele yürüttü. Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu’na katkı sundu.

Tanrıkulu aynı zamanda Uluslararası Af Örgütü üyesi.

İnsan hakları alanında yaptığı çalışmalardan dolayı sayısız kez gözaltına alındı. Hakkında 35’ten fazla dava açıldı. Susurluk döneminde ölüm tehditleri aldı. Bu dönem ailesi, işyeri de izlendi. Çalışma arkadaşlarının güvenliği için işten ayrıldı.

Şu anda hakkında süren iki dava ile iki soruşturma var. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 2011-2012’de yürüttüğü çalışmalardan dolayı hakkında sekiz yıl sonra dava açıldı. “DTK (Demokratik Toplum Kongresi) Şahsiyet ve Kurum Delegesi olarak faaliyet yürüttüğü, toplantılarına katıldığı, DTK Marmara Sorumlusu olduğu” iddia ediliyor. Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü temsilcisi Emma Sinclair Webb ile yaptığı telefon konuşması suç delili olarak gösteriliyor. 2013’te Barış Süreci devam ederken PKK’nin silahlı güçlerinin yurtdışına çıkışlarını, sürecin taraflarının daveti üzerine izlemesi PKK/KCK ile ilişkilendiriliyor.

Davanın bir sonraki duruşması 26 Ekim 2021’de görüldü. Gizli tanık beyanları ve bazı telefon kayıtlarıyla Tanrıkulu’nun Kürtçe konuştuğu iddia edildi. Bu görüşmelerde onun sesinden duyulduğu söylenen Kürtçe bir metin okutulmak istendi. Tanrıkulu’nun “Kürtçe konuşamıyorum, okuyamıyorum, yazamıyorum” beyanına rağmen mahkeme yeterli sonuç alınamadığı gerekçesiyle yeniden ses kaydı istedi ve davayı erteledi.

Tanrıkulu, 8 Mart 2021’de İstanbul Taksim’de gerçekleştirilen Feminist Gece Yürüyüşü sonrası, geceyarısı “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla evinden gözaltına alınmış, hakkında soruşturma başlatılmıştı. 10 Ağustos 2021’de, aynı eylemde gözaltına alınan 17 kadın hakkında hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, 10. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

İddianamede ”Şüphelilerin, 08/03/2021 tarihinde ‘8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’ adı altında düzenlenen yürüyüş esnasında ‘Tayyip kaç kaç kaç kadınlar geliyor’ ve ‘Zıpla zıpla zıplamayan Tayyiptir’ şeklinde sloganlar atmalarının, Cumhurbaşkanına Hakaret suçu kapsamında değerlendirilebileceği” kanaatiyle TCK 299/3 maddesi uyarınca kovuşturma izni verilmekle birlikte, şüphelilerin eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamını aşan, Cumhurbaşkanının onur, şeref ve saygınlığını zedeleyen nitelikte olduğu değerlendirilen ve aynı kanaat doğrultusunda Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce kovuşturma izni verilen beyanları neticesinde TCK 299/1 maddesinde hüküm altına alınan Cumhurbaşkanına Hakaret suçunu aynı yasanın 299/2 maddesi uyarınca aleni şekilde işlediklerine dair haklarında ayrı ayrı kamu davası açılması için gereken yeterli şüpheyi oluşturmaya muktedir delil elde edildiği…” belirtilerek her iki maddeden ayrı ayrı cezalandırılmaları istendi.

Davanın ilk duruşması, 1 Mart 2022‘de görüldü. Nimet Tanrıkulu ifadesinde, Feminist Gece Yürüyüşü’ne 19 yıldır katıldığını, ifade özgürlüğü kapsamında politik haklarını kullandıklarını belirterek beraat talebinde bulundu. Mahkeme, ifadeleri alınan kadınların duruşmadan vareste tutulmasına ve haklarındaki adli kontrol kararlarının kaldırılmasına karar verdi.

Üçüncü duruşma 23 Aralık 2022'de yapıldı. Duruşma savcısı, görüntülerdeki kişilerin kendileri olduğunu kabul etmeyen sanıklar yönünden bilirkişi raporu hazırlanmasını istedi. Ara kararını açıklayan mahkeme, savcının talebini kabul ederek davayı 9 Mayıs 2023 tarihine erteledi.

Anayasa Mahkemesi’nin Cumartesi Anneleri/İnsanlarının eyleminin yasaklanmasına ilişkin verdiği iki “ihlal kararı”na rağmen polis müdahalesi sürerken, 945. haftada gözaltına alınanlar arasında Nimet Tanrıkulu da vardı. Sağlık kontrolünün ardından ifadeleri alınan 23 kişi aynı gün serbest bırakıldı. 

19. Feminist Gece Yürüyüşü davasının 9 Mayıs 2023'teki beşinci duruşmasında, bir kısım sanıklar hakkında hazırlanan bilirkişi raporunun dosyaya geldiği tutanağa geçirildi. Avukatlar, bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunmak için süre istedi. Süre taleplerini kabul eden mahkeme, davayı 11 Temmuz 2023'e erteledi.

İHD İstanbul Şubesinin 18 Haziran 2023 günü gerçekleştirilen 19. Olağan Genel Kurulunda, Nimet Tanrıkulu Denetleme Kurulu üyeliğine seçildi. 

Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın 19 Ağustos 2023'teki 960. hafta buluşması da polis tarafından engellendi. Gözaltına alınan 21 hak savunucusu arasında Nimet Tanrıkulu da bulunuyordu. 21 kişi aynı gün serbest bırakıldı.