Muğla, İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’ndaki ağaç kesimine direnen köylüler ve çevreciler “Akbelen” gündemiyle bugün olağanüstü toplanıyor Ankara’ya gelen Akbelen direnişçileri saat 15.00’da, TBMM Genel Kurulu’na izleyici olarak katılacak. Genel kurulu toplantısının öncesinde ise direnişçiler siyasi partilerin toplantılarına katılıyor.
İkizköylüler, Karacahisarlılar, Çamköylüler Akbelen’den Ankara’ya, Meclise doğru dün gece yola çıktı.
Kömüre karşı mücadele veren köylülerin yaşadığı Avdan’ı da ziyaret eden direnişçiler TBMM yolunda defalarca durduruldu.
‘Çevre ve insanlık suçu’
Meclis’e giden Akbelen direnişçileri ve sürdürülen mücadele için DİSK İç Anadolu Bölge Temsilciliği, KESK Ankara Şubeler Platformu, TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, Ankara Tabip Odası, Ankara Dişhekimleri Odası tarafından da açıklamada bulunuldu. Ortak açıklamada “Bugün, Akbelen’de yaşam alanlarımıza, doğamıza, sahip çıkmak için mücadele eden İkizköylüler ile birlikteyiz. DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve TDB’nin çağırısı ile İkizköylüleri, TBMM’de gerçekleşecek Akbelen oturumu öncesinde karşılamak ve dayanışmamızı göstermek için bir aradayız” denildi ve şunlar aktarıldı:
“Akbelen’de geleceğimizi ve ormanlarımızı savunan sahip çıkan herkese selam olsun. Ülkemizde doğa ve kültür değerlerini sermaye birikim aracı olarak gören ve ranta dönüştürmeyi hedefleyen ekonomi politikaları acımasız ve kuralsız bir şekilde yürütülmekte; yaşam alanları yok edilmektedir. Kaz Dağları ve Cerattepe’de maden işletmelerinin sebep olduğu çevre katliamından, hidroelektrik santral (HES) projeleriyle kurutulan akarsulara; yapılaşmaya açılarak betonlaştırılan yaylalardan, orman alanlarında ağaç kesimlerine pek çok çevre karşıtı yatırım gündemdedir. Günlerdir Akbelen’de ağaçları kestiler, Cudi’de ise yaktılar. Tüm tepkilere rağmen yangına müdahale edilmesine engel oldular.”
Orman alanlarının yangınlar nedeniyle zaten yok olurken rant amaçlı katliamların da devam ettiğinin aktarıldığı açıklamada, “Muğla’nın Milas İlçesine bağlı İkizköy’de Akbelen ormanlarının maden sahası ilan edilerek; doğanın, ormanlık alanların ve yaban hayatının katledilmesi çevre ve insanlık suçudur” denildi.
Akbelen’de planlanan maden işletmesi ve faaliyetleri sonucunda coğrafyanın değişeceğinin, biyolojik çeşitlilik ve ormanlık alanların yok edileceğinin, su kaynaklarının tükeneceğinin ve telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacağının belirtildiği açıklamada, şunlar aktarıldı:
“Günlerdir süren ve Akbelen`de Limak Holding ve IC Holding tarafından yapılan orman katliamı devletin kolluk güçlerinin himayesinde gerçekleştirilmiş ve bütün ağaçlar kesilmiş, bu hukuksuzluk sürerken devletin kurumları, ilgili bakanlık ve idareler bu duruma sessiz kalmış, ormanını, toprağını, yaşamını savunan ve tek bir ağacını kestirmemek için direnen halka, baskı, gözaltı ve şiddetli saldırılar yapılmıştır.”
“Bizler madenlerin, aç gözlü şirketlerin ormanlarımızı, tarlalarımızı, köylerimizi, insanlarımızı yuttuğu, tükettiği bir ülke istemiyoruz” denilen açıklamada son olarak şunlar dile getirildi:
“Ne yazık ki ülkemizde egemen olan madencilik anlayışı, madenin bulunduğu tüm arazinin harap edildiği, geride ise tümüyle verimsizleştirilmiş ve kirletilmiş bir toprağın bırakıldığı bir anlayışla sürdürülmektedir. Bu anlayış nedeniyle Cerrattepe’den Fatsa’ya, Kaz Dağlarından Akbelen’e kadar her yerde verimli ormanlık alanlarımız, tabiat zenginliklerimiz yok edilmektedir. Bu anlayış, sadece madenciliği değil, yaşamı da sürdürülemez hale getirmektedir. Bu madencilik anlayışı, bir üretim faaliyeti değil, bir sömürü faaliyetidir. Madenleri olduğu gibi, doğayı ve halkı da sömürmektedir.”
Öncelikli talep bakanlığın izninin iptal talebi
Meclise giden Akbelen direnişçileri tarafından tüm vekillere de 23 sayfalık Akbelen’deki tahribatı anlatan bilgilendirme metni gönderildi. Metinde şu ifadelere yer verildi:
“İkizköylülerin öncelikli ve ivedi talepleri Tarım ve Orman Bakanı tarafından YK Enerji AŞ adlı şirkete verilmiş Akbelen Ormanını maden işletmesine tahsis eden iznin iptalidir.
Akbelen Ormanı mücadelesi ülkemizde uzun zamandır süren kamu karşıtı politikalara karşı güçlü bir itirazdır. Şirketler yararına gerçekleştirilen kamulaştırmalar ile kırda yaşayan, tarımla geçimini sağlayan ve nüfusu hızla düşen köylülerimizin haklı itirazı; plansız ve ekolojik perspektiften yoksun madencilik, enerji, yapılaşma politikaları ile talan edilen doğal alanların, ormanların, zeytinliklerin çığlığı, kömürle zehirlenen, hastalanan, yakınlarını genç yaşta yitirenlerin yaşam mücadelesidir.”