Polis, Ankara Onur Haftası Komitesi’nin 20 Kasım yürüyüşünü engelledi. Aralarında bir avukatın da yer aldığı dört kişi polis şiddetiyle gözaltına alındı.
Ankara Onur Haftası Komitesi’nin çağrısıyla, 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü’nde basın açıklaması ve yürüyüş yapmak isteyen trans aktivistlere polis saldırdı.
Polis, Kolej metroda bir araya gelen trans hakları savunucularının yürüyüş yapmasına da basın açıklamasına da izin vermedi. Basın açıklamasını yarıda bölen polis, trans aktivistlere saldırdı. Polis saldırısında 4 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında bir de avukat vardı.
Polisin yoğun şiddeti kameralara yansırken, hak savunucuları “Katledilen translar isyanımızdır” sloganları attı.
Gözaltına alınanlar, emniyetteki ifade ve sağlık muayenelerinin ardından serbest bırakıldı. Trans aktivistler, gözaltına alınan arkadaşlarını bayraklarla karşıladı.
Polisin engellediği basın açıklaması
Trans aktivistler, polisin okunmasına izin vermediği basın açıklamasını İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi'nde okudu. Basın açıklamasının tam metni ise şöyle:
“Bugün, 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü’nde, nefrete inat biraradayız! Trans+ kimlikleri nedeniyle yalnızlaştırılan ve şiddete uğrayan, intihar ve cinayet sonucu hayattan koparılan arkadaşlarımızın yasını tutmak, onları anmak, direnişimizi haykırmak için toplandık. Öfkemiz diri, isyanımız sönmez; biz buradayız ve hesap soruyoruz!
Yaşadığımız topraklarda nefretin ve şiddetin dozu her yıl artarken, iktidarın sistematik transfobik politikaları ve toplumsal dışlanma nedeniyle her birimiz varoluş mücadelesi veriyoruz. Evlerimizde, sokaklarda, iş yerlerimizde katledilen, göçe zorlanan, barınacak bir yer bile çok görülen bizler, bu düzenin baskısına rağmen varız, buradayız, gitmiyoruz! Katledilen, intihara ve ölüme sürüklenen arkadaşlarımız Hande Kader, Didem Akay, Dilek İnce, Ayaz Utku Karakulak, Hande Buse Şeker, Ecem Şeçkin, Derin, Sudenaz, Deniz ve daha nice isim bizimle, yastayız ve isyandayız.
Vardık, Varız, Varolacağız!
Katledilen Translar İsyanımızdır!
Onlar yalnızca birer isim değil; transfobik kurumların ayrımcı politikalarıyla, ataerkil toplumun yok saymaya çalıştığı hayatlar. Trans varoluşumuz, tüm bu şiddete karşı dimdik ayakta. Bizler, ötekileştirilen tüm kimliklerle yan yanayız. Bornova’dan Amed’e Türkiye’de şiddete maruz kalan her bir transla kolkola yürüyoruz! Afetin, savaşın en çok trans, lgbti+, kadın ve çocukları vurduğunu biliyoruz. Hepimiz özgür olana kadar hiçbirimiz özgür olmayacağız. Filistin’de, Lübnan’da, Suriye, İran ve Rojava’da özgür olmak istiyoruz!
BE TRANS JİYAN NABE!
Varoluşumuz politik, direnişimiz sınırsız!
Bugün yalnızca bir anma değil, aynı zamanda bir isyan! Yasımız isyanımız! Evlerimizi elimizden almaya, bizi yaşamlarımızdan sürgün etmeye çalışanlara karşı buradayız. Bu düzen, transları ve kadınları yoksulluğa, şiddete, yalnızlığa itiyor; intihara, soğukta donarak ölüme sürüklüyor. Ancak bizler erkek egemen zihniyetin şiddetle, yasaklarla, baskılarla yıldırmaya çalıştığı translar olarak varoluşumuzu savunuyoruz. Bizleri hedef gösteren, toplumda yapay korkular ve düşmanlıklar yaratan bu nefret politikalarına inat birarada yaşamı örgütlüyoruz. Heteroseksist ikili cinsiyet düzenin bizi topluca yok sayma, görünmez kılma çabalarına karşı dimdik ayaktayız! Kuşatıldığımız yası isyana çeviriyoruz, biz yalnızca kaybettiklerimizi değil, yaşatmadığınız hayatlarımızın da yasını tutuyoruz. Bizler elbet alacağımız hakkın ve adaletin isyanındayız! Bizi barındırmadığınız, çalıştırmadığınız evlerimizden, mahallelerimizden, iş yerlerimizden sürülmeye zorlansak da yoksulluk ve güvencesizlikle kuşatılsak da direnmeye devam ediyoruz. Esat-Eryaman’da, Ülker sokakta ve Bayram sokakta isyandayız! Yaşam, barınma, eğitim ve istihdam hakları ellerinden alınan tüm trans+lar olarak bu sistemden alacaklıyız!
Yasımız isyan, direnişimiz hayat!
2024 yılı bir kez daha kadın ve trans cinayetlerinin, LGBTİ+ karşıtı şiddetin arttığı ve adalete kavuşamadığımız bir yıl oldu. 2019’da İzmir’de bir kolluk kuvveti tarafından evinde öldürülen Hande Buse Şeker davasında gördük ki adalet sisteminin nefret suçlarına karşı aldığı tavır, cezasızlık politikasından öteye gitmiyor. Cinsel saldırıya uğrayarak katledilen Hande Buse’nin davası, yıllardır sürüncemede bırakılırken failler sürekli korunuyor, cezaları hafifletiliyor. Bu karar duruşması, bir kez daha bize gösterdi ki, trans cinayetlerine karşı erkek adaletin yanıtı aynı; failleri cesaretlendirmek! Hande Buse için gerçek adaleti istiyoruz, her türlü adaletsizliğin, cezasızlık politikasının karşısındayız. Bizlere yaşam hakkı tanımayan, güvencemizi elimizden alan, baskı ve şiddet uygulayan bu iktidarların nefretine karşı duruyoruz. Bizler trans varoluşumuzu savunarak, bize sunulan karanlığa karşı hep birlikte aydınlığa yürümeye devam edeceğiz! 2024 yılı boyunca kadın ve trans cinayetleri bir kez daha bize gösterdi ki, kadınlar ve translar aynı şiddet çemberinde hayatta kalmaya çalışıyor. Bu yüzden, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde de alanlarda olacağız!
Trans Cinayetleri Politiktir!
Trans İntiharları Politiktir!
Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
Transfobiye, ayrımcılığa ve şiddete karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Yaşama, barınma, eğitim, sağlık, hormona erişim, adil yargılanma ve adalete erişim haklarımızı direnerek kazanacağız. Yaşasın trans+ dayanışması, yaşasın isyanımız!
Yaşasın Trans Dayanışması”