Görsel
bak_aydin_ari.jpg

CUMHURİYET

“Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attığı gerekçesiyle 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen ‘Barış Akademisyenleri’nden Dr. Aydın Arı, 6 yıl sonra Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki (DEÜ) görevine geri döndü. Arı, bugün İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'ndeki görevine başlamadan önce meslektaşları ile birlikte Üniversitenin Dokuz Çeşmeler Kampüsü A Kapısı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Basın açıklaması öncesi konuşan Eğitim-Sen İzmir Üniversiteler Şube Başkanı Ümit Akıncı, Dokuz Eylül İktisadı ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Dr. Aydın Arı’nın göreve dönüşü için toplantıklarını ifade ederek, “Bizler arkadaşlarımız ihraç edildiği gün ‘Onlar yine dönecekler, yine güzelleştirecekler’ demiştik. Tekrar döneceklerini tekrar akademide gerçek bir akademisyenin evrensel normlarda, evrensel bir tanıma uyan bir akademisyenin sorumluluk gereği yeniden derslere gireceğini, akademide üretime devam edeceklerini ve toplumsal sorumlulukları gereği yeniden barış, yeniden demokrasi, yeniden emek diyecekleri günün geleceğini biliyorduk” diye konuştu.

“HAYATTA KALABİLENLER OLARAK BUNLARI ENGELLEMELİYİZ, ÖLMEMELİ KİMSE”

Daha sonra söz alan Dr. Aydın Arı da süreci anlatarak, “2016 Ocak ayında ‘Bu suça ortak olmayacağı’mızı deklare ettiğimiz barış bildirisinin ardından 1 Eylül'den itibaren Barış Akademisyenleri KHKlerle işlerinden atılmaya başladılar. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde bizler Haziran 2017'de açığa alınarak görevlerimizden uzaklaştırıldık. 8 Temmuz 2018'de 701 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarıldık. Altına imza attığım bildirinin politik, hukuki ve medeni sonuçlarından daha feci ve can yakıcı olan, atıldığımız günün akşamı Çorlu'da meydana gelen tren kazasında 25 kişinin ölmüş olmasıdır, 7si çocuk. Bu temmuzda 15. duruşma oldu ve henüz hiçbir sorumlu belirlenmedi. Bu memlekette her gün onlarca kişi önlenebilir sebeplerle ölüyor: çocuklar, kadınlar, işçiler, LGBTİ+lar, göçmenler, serseri kurşunlara hedef olanlar, durulması zorunlu yerlerde durmayan motorlu taşıtlara hedef olanlar, yetersiz beslenmeden, yoksulluktan, gereksiz savaşlarda... Yerküre ölüyor. Hayatta kalabilenler olarak bunları engellemeliyiz, ölmemeli kimse” dedi.

“ÖZGÜR BİR ÜNİVERSİTE İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ”

“Topluma ve kurumlara en sert eleştirileri yöneltme görevime geri dönüyorum” diyen Arı, “Diğer arkadaşlarım da dönecek. Hakları ihlal edilenlerin, adaletsizliğe uğrayanların, eşitsizliklerin ezdiklerinin yanında olmaya devam edeceğiz. Bilimcinin önemli görevlerinden birinin bu olduğunu düşünenlerdenim. Bildiğini açık seçik ifade etmenin görev olduğunu bilenlerdenim. Üniversitenin özgür ve özerk bir kurum olabilmesi için elimizden geleni yapacağız. Diğer arkadaşlarım da dönecek. Birlikte yapacağız. Her ne kadar şimdiden isimleri unutulmuş olsa da üniversiteden atılmamızda gayreti olanlara, suç ortağı olanlara hesap soracağız. Onların arzusu hilafına bilimin ve düşüncenin özgür olduğu bir üniversite için mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı. 

"TÜRKİYE'YE BARIŞ, AKADEMİYE ÖZGÜRLÜK"

Barış Akademisyenleri ve KHK’lıların görevlerine döneceğini ifade eden Dr. Arı, “Davaları süren, üniversiteden uzak bırakılan barış akademisyeni ya da KHK’li dostlarım işlerine dönene kadar, onlar için de onlar adına da, elimden geleni yapacağım. Bireysel hayatlarımızda zor zamanlarımızda bizimle birlikte olan, dayanışma gösteren tüm dostlara müteşekkirim. İzmir'de omuz başımızda saf tutan güzel insanlar, hak, emek ve dayanışma örgütleri, iyi ki varsınız. Eğitim Sen ve KESK bu süreçte gerçek bir dayanışma örneği gösterdi, örgütlü olmanın anlamını bir kez daha öğretti. Bölümde, fakültede ve Dokuz Eylül’de yanımızda duran dostlar, cansınız. Daha da uğraşacak olan avukatlarımıza teşekkürü ifade edecek kelimeleri bulmak zor, şimdi sizlerin huzurunda selamlıyorum. Sevgili eşim Özlem benden daha direngen çıktı, bu süreci atlatmanın mimarı odur. 6 yılın cefasını belki de en çok güzel kızım Ayşe çekti, umuyorum beni anlamıştır. Türkiye'ye barış, akademiye özgürlük!” şeklinde konuştu.