11 Ocak 2016’da, 89 üniversiteden 1128 akademisyen, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye imza verdiğini bir basın açıklaması ile duyurdu. Bildiri, Kürt illerinde çatışmaların başlaması sonrası ilan edilen sokağa çıkma yasakları süresince bölge halkına yönelik şiddetin durması, kalıcı barış için çözüm yollarının oluşturulması çağrısıydı. Sonraki hafta ilk gruba destek olmak için imza atan akademisyenlerle birlikte toplam imzacı sayısı 2 bin 212 oldu. Bu akademisyenlerin yüzlercesi işten atıldı, pasaportlarına el konuldu, başka yerlerde iş bulmaları engellendi, bulundukları yerellerde tehdit edilip saldırıya uğradılar, defalarca karakola çağrıldılar, hedef gösterildiler. Haklarında bireysel davalar açıldı. Büyük bölümünün, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “hak ihlali” kararı sonrası beraat etmesine rağmen yüzde 88’i işine iade edilmedi. 

Barış İçin Akademisyenler, Kasım 2012’de, Kürt tutukluların başlattığı açlık grevleri sırasında, açlık grevinin barış talebini desteklemek amacıyla kaleme alınan ve 50’nin üzerinde üniversiteden 264 akademisyen tarafından imzalanan bir bildirinin sonrasında kuruldu. Ancak bugün Barış İçin Akademisyenler olarak anılan grup, Ocak 2016’da yayınlanan “Bu suça ortak olmayacağız!” metnine imza atanlardan oluşmakta.

11 Ocak 2016’da bildirinin bir basın toplantısıyla duyurulmasının ardından, 15 Ocak 2016 itibariyle ülke çapında onlarca akademisyen gözaltına alındı, görevden uzaklaştırıldı, adli ve idari soruşturmayla karşı karşıya kaldı.

Haklarında soruşturma başlatılan akademisyenlere 14 Ocak 2016 itibariyle gazeteciler, sinemacılar ve edebiyatçılardan destek geldi. Akademisyenlere desteğini açıklayan gazeteci sayısı 300’ü, sinemacı sayısı 400’ü, edebiyatçı sayısı ise 500’ü geçti. Destek bildirisi yayınlayan 433 sinemacı hakkında da “suçu ve suçluyu övmek” suçlamasıyla soruşturma açıldı.

21 Ocak 2016’da bildiri 2212 imzayla TBMM’ye sunuldu. Sunulan dosyada yurtdışından 2215 akademisyen ve araştırmacının da destek imzası bulunuyordu.

10 Mart 2016’da yaşananları kamuoyuyla paylaşmak üzere düzenlenen basın toplantısında açıklama yapan 4 akademisyen hakkında yakalama kararı çıkarılarak 14 Mart 2016’da evlerine baskın düzenlendi. Yurtdışında olan Meral Camcı dışındaki üç akademisyen (Esra Mungan, Muzaffer Kaya, Kıvanç Ersoy) kendileri Emniyet’e gitti. 15 Mart 2016’da çıkarıldıkları mahkemece “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi gerekçe gösterilerek “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklandılar. Hakkında yakalama ve gözaltı kararı çıkarılan Meral Camcı, “Barış sözümün arkasında duracağım, mücadeleye devam edeceğim” diyerek Türkiye’ye döndü ve emniyete kendisi gittikten sonra 31 Mart’ta tutuklandı. Dört akademisyen 22 Nisan 2016 tarihli ilk duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. Savcının talebi üzerine Adalet Bakanlığı “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama”yı düzenleyen TCK 301. maddeden yargılanma izni verdi. Dört akademisyen süren bu davadan 30 Eylül 2019 tarihinde beraat etti.

Bildiriye imza veren akademisyenler hakkında da 3713 sayılı TMK’nın 7/2 maddesine dayanarak “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla dava açıldı. Davalardan ilki 5 Aralık 2017’de İstanbul Çağlayan’da görülmeye başlandı.

Anayasa Mahkemesi’nin 10 akademisyenin başvurusunu dikkate alarak 26 Temmuz 2019 tarihinde verdiği ihlal kararı akademisyenlere yönelik dosyaların kaderini değiştirdi. Bu tarihten sonra devam eden duruşmalardan ilk tahliye haberi 6 Eylül 2019’da geldi. 19 Ekim 2020 tarihi itibariyle beraat eden akademisyen sayısı 622

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Akademi, Barış Akademisyenlerine ilişkin, 27 Ağustos 2020’de “Barış İçin Akademisyenler Güncel Durum Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, 20 Temmuz 2018’de OHAL’in resmen sona ermesini takiben, ihraç edilen Barış Akademisyenlerinden bazıları idare mahkemelerine başvurarak ihraç işlemleri hakkında “OHAL KHK’ları ile tesis edilen işlemlerin OHAL kalktıktan sonra da uygulanmasının hukuken mümkün olmadığı” gerekçesiyle yürütmeyi durdurma davası açtı. Ancak Danıştay ve AYM içtihatlarına rağmen davalar reddedildi. Barış Akademisyenlerinin göreve iade edilip edilmeyeceği OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun kararına bağlı bırakıldı. Pasaport başvurusu yapan akademisyenler arasında yasal süre içinde kendisine olumlu veya olumsuz hiçbir cevap verilmeyenler, başvurular olumsuz sonuçlananlar bulunmakta.

2023 Haziran itibariyle haklarında KHK ile ihraç kararı verilen çok sayıda barış akademisyeni, mahkemelerin göreve iade kararlarına rağmen üniversiteler tarafından işe başlatılmıyor.

Bazı mahkemeler akademisyenlerin başvurularına ret cevabı verirken bazı üniversiteler de mahkemelerin işe iade kararına karşı üst mahkemeye başvuruyor. İstinaf mahkemeleri 12 Haziran 2023'e kadar yedi akademisyenin kararını onaylarken, yedi akademisyenin kararında ise yürütmeyi durdurma kararı verdi. Yürütme durdurma kararı verilen akademisyenlerin üniversite ile ilişikleri yeniden kesilirken istinaf süreçleri devam ediyor.