Görsel
eskisehir-onur-yuruyusu.jpg

KAOS GL

Polis, Eskişehir Onur Yürüyüşü’ne saldırdı, on kişi gözaltına alındı. Saldırının ardından LGBTİ+’lar Eskişehir’in dört bir yanına dağılarak basın açıklamasını okudu.

Eskişehir Onur Yürüyüşü için bugün (3 Temmuz) Espark Bağlar Kapısı’nda bir araya gelenlere sivil polisler saldırdı.

Onur yürüyüşçüleri nefrete ve ayrımcılığa karşı sloganlarla yürüyüşe başlar başlamaz civardaki kafelerde oturan sivil polisler yürüyüşçülere saldırdı. Herhangi bir “Dağılın” anonsuna dahi gerek görmeyen polis, on LGBTİ+ aktivistini şiddet uygulayarak gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar arasında bir de çocuk bulunuyor.

Gözaltına alınan on kişi sağlık kontrollerinin ardından Eskişehir Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Gözaltına alınan herkes Emniyet'teki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

Avukata saldırıya polisten yanıt: "Görmedim"

Öte yandan, LGBTİ+ düşmanı bir çete, Onur Yürüyüşü için alanda olan avukatlara da saldırdı. Polisin gözü önünde avukatlara saldırıya yanıtı, "Görmedim" oldu.

Saldırının ardından LGBTİ+’lar Eskişehir’in dört bir yanına dağılarak basın açıklamasını okudu, polis şiddetine tepki gösterdi:

"Daha Mayıs ayında Eskişehir’de yakılmamız İçin katliam çağrısı yapan broşürlerin akıbetini sorgulamayan devlet, bugün Eskişehir’deki Onur Haftası etkinliklerimizi yasaklayarak bizleri sindirebileceğini sanıyor. İstanbul’da ve İzmir’de yüzlerce gözaltına,  ölüm tehdidine rağmen; bizler yüzbinler olup sokaklarda varoluşumuzu kriminalleştirmeye çalışan çete devletinin önünde dimdik direndik. Direnmeye devam ediyoruz! Krizin derinleşen faturasını artık LGBTİ+’lar, kadınlar ve mülteciler ödemeyecek. İşte bu yüzden bu yıl Eskişehir’de “Dönme” diyoruz. Çünkü ne olursa olsun haklarımızdan ve canımızdan vazgeçmeye niyetimiz yok."

 

Valilikten ayrımcı yasak

Eskişehir Valiliği, 29 Haziran – 3 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek 2. Eskişehir Onur Haftası kapsamında “yapılması düşünülen her türlü etkinliği” yasakladı.

Valilik yaptığı açıklamada “LGBTİ (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans ve İntersex) dernekleri, benzeri oluşumlar ve gruplar ile bu grupların yapmış olduğu bu tür eylemleri desteklemek veya protesto etmek amacıyla kamuya açık alanlarda yapılması düşünülen her türlü etkinliği (toplanma ve toplanma teşebbüsünde bulunma, basın açıklaması, yürüyüş, oturma eylemi, stant/çadır kurma, bildiri dağıtma, afiş/pankart asma, protesto eylemi, şenlik, festival vb.)” 15 gün süreyle (23 Haziran – 7 Temmuz) yasakladığını duyurdu.

Yasak kararına gerekçe olarak “yapılmak istenen etkinliklerin her türlü provokasyona ve eyleme açık olduğu, toplumda farklı görüşteki grupların bir araya gelerek çıkarılması muhtemel olaylar ile kamu huzuru ve genel asayişin bozulabileceği, özellikle açık yer toplantılarına katılacaklar da dahil olmak üzere halkın huzur ve güvenliğinin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, genel sağlığın ve genel ahlakın, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasının zaafiyete uğrayabileceği” değerlendirmesini öne süren Valilik, Onur Haftası etkinliklerinin ve LGBTİ+’ların Türkiye genelinde karşı karşıya olduğu can güvenliği tehditlerine karşı yine LGBTİ+’ların anayasal haklarına yasak getirdi.

Valilik, yasak kararında ayrıca sosyal medyada örgütlenen can güvenliği tehditlerini kamuoyuna “radikal görüşlere sahip kimi kişi ve gruplar tarafından, sosyal medya platformları ve bazı basın yayın organları üzerinden yapılması istenen etkinliklere karşı tepki gösterildiği” şeklinde sundu.

Polisten önce çeteler devredeydi

Eskişehir’de Mayıs ayında LGBTİ+’ların öldürülmesi, recm edilmesi ve yakılması çağrıları yer alan imzasız broşürler dağıtıldı. Dağıtılan broşürlerde Konya merkezli ‘livata’ adlı bir web sitesinin isminin yer alıyordu. İslam alimi olarak tanıtılan İbni Abbas’ın “Lut kavminin yaptığını (erkek erkeğe teması) yapan kimseleri, her ikisini de görürseniz öldürün” ifadelerine yer veriliyordu.

Eskişehir’de yaşayan LGBTİ+’lar kentte dağıtılan LGBTİ+’ların öldürülmesi çağrısının yer aldığı broşürler hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak herhangi bir gelişme olmadı.

Haklarımızdan ve canımızdan vazgeçmeye niyetimiz yok

Basın açıklamasının tam metni ise şöyle:

"Her geçen gün zorlaşan koşullar altında insanca yaşam, eşit yurttaşlık talebimiz ısrarımızdır. AKP iktidarının gün be gün Türkiye halklarını kutuplaştırma politikalarını hep birlikte görüyor ve yaşıyoruz. Artan LGBTİ+, kadın ve mülteci düşmanlığının ortasında mücadelemiz bir kez daha haklılığını kanıtlıyor. 2015’ten bu yana Onur haftalarına var gücüyle saldıran devlet tüm olanaklarıyla iktidarını kaybetmemek adına nefret ve şiddet oklarını LGBTİ+’lara çevirmiş durumda. Her gün eğitim, barınma, sağlık, güvenceli istihdam ve yaşam hakkı gibi en temel insan haklarımız hiçe sayılıyor, derin yoksullukla sınanıyoruz.

Sadece bir gecede kişiye özel ahlak devreye sokularak İstanbul Sözleşmesinden çıkan devlet, tek bir adamın dolaylı olarak cinayetine ortak olmaya devam ediyor. Hükümet erkanının covid-19 gibi bir pandemiyi LGBTİ+’lara bağlayan söylemleri, ardı arkası kesilmeyen nefret hutbeleri, İçişleri bakanı sıfatıyla koltuk işgalcisi Soylunun açıklamaları, LGBTİ+’ların ve Kadınların daha fazla hak ihlaline uğramasına hatta dahası yaşam haklarının ellerinden alınmasına sebep oluyor.

Biz bu nefreti 1915’ten, 6-7 Eylül pogromundan, Maraş’tan, Madımaktan, Ülker Sokaktan, Pürtelaştan, Eryamandan, Ankara Garından, Altındağdan tanıyoruz. Siyasal anlamda her sıkıştığında azınlık gruplara şiddet oklarını çeviren AKP iktidarı, Geziden bu yana kendinden olmayanları tabiri caize bir bir ortadan kaldırmaya and içmiş durumda. Birbiri ardına nefreti körükleyen açıklamalarda bulunuyor, bir gecede çıkardığı yasaklar getiriyor, tutukluyor, ellerindeki tüm baskı mekanizmalarını kullanarak sindirmeye çalışıyor.

Daha Mayıs ayında Eskişehir’de yakılmamız İçin katliam çağrısı yapan broşürlerin akıbetini sorgulamayan devlet, bugün Eskişehir’deki Onur Haftası etkinliklerimizi yasaklayarak bizleri sindirebileceğini sanıyor. İstanbul’da ve İzmir’de yüzlerce gözaltına,  ölüm tehdidine rağmen; bizler yüzbinler olup sokaklarda varoluşumuzu kriminalleştirmeye çalışan çete devletinin önünde dimdik direndik. Direnmeye devam ediyoruz! Krizin derinleşen faturasını artık LGBTİ+’lar, kadınlar ve mülteciler ödemeyecek. İşte bu yüzden bu yıl Eskişehir’de “Dönme” diyoruz. Çünkü ne olursa olsun haklarımızdan ve canımızdan vazgeçmeye niyetimiz yok.

Dilek İncenin, Hande Kaderin, Eylül Cansının, Didem Akay’ın, Buse Şekerin, Ahmet Yıldız’ın ve adını sayamadığımız birçok arkadaşımızın hesabını soruyor, sormaya devam ediyoruz. Onlardan aldığımız isyanın gücüyle bugün buradayız!

Ülkenin dört bir yanında direnen, haksızlığa karşı ses çıkaran herkesi barışın gücüyle selamlıyoruz!

Lut’tan önce de Lut’tan sonra da milyonlarca yıldır bu topraklarda eşitlik talebiyle bir arada yaşıyoruz. Nefrete inat barışı savunmaya devam ediyor, ve söz veriyoruz!

Eşitleneceksiniz ve Biz bitti demeden hiç bir şey bitmeyecek!

Cisheteronormatif düzeniniz yerle bir olana dek buradayız!

Selam olsun!

Geziyi savunuyor,

Şiddetsizliği savunuyor,

Barıştan yana olan direnen herkesi savunmaya devam ediyoruz!"