Görsel
yavic_cicek.jpeg

MLSA

Van-Hakkari Tabip Odası önceki dönem Başkanı Dr. Hüseyin Yaviç ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Temsilcisi Sevim Çiçek’in yargılandığı dava, iddia makamının esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için ertelendi.

Geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Dr. Rümeysa Berin Şen’in ölümüne ilişkin 25 Ekim 2021 tarihinde Van’da yapılmak istenen basın açıklamasına katıldıkları gerekçesiyle haklarında “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” suçlamasıyla dava açılan Van-Hakkâri Tabip Odası önceki dönem Başkanı Dr. Hüseyin Yaviç ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Temsilcisi Sevim Çiçek’in yargılandığı davanın dördüncü duruşması bugün görüldü. 

Van 4. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ve gecikmeli olarak başlayan duruşmada Yaviç ve Çiçek ile avukatları Ümit Avcı ve Şevin Kaya hazır bulundu. Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları, Van Hakkâri Tabip Odası Başkanı Ahmet Koç ve yönetim kurulu üyesi Dr. İrem Özdemir ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi yöneticilerinden Serdar Çevik de hak savunucularına destek olmak amacıyla duruşmayı takip etti. 

‘Yargı, muhalifleri susturmaya çalışan bir mecraya dönüşmüştür’

Yapılan kimlik tespitlerinin ardından ilk olarak Hüseyin Yaviç söz aldı. Önceki savunmalarını tekrar ettiğini söyleyen Yaviç , ülkenin birçok yerinde yapılmak istenen anma etkinliğinin sadece Van’da yasaklandığını hatırlattı ve şöyle devam etti: “Genç bir meslektaşımız bu sağlık sisteminin kurbanı oldu. Özünde davaya konu olan şey bu. Tabipler Odası olarak, Türkiye genelinde buna dikkat çekmek için bir anma gerçekleştirmek istedik. Ama ne yazık ki 2016 yılından bu yana valilik tarafından uygulanan yasaklar gerekçe gösterilerek anmaya müdahale edildi ve darp edildik.”  

Kendilerini darp eden kolluk görevlileri hakkında yaptıkları şikayetin takipsizlikle sonuçlandığını belirten Yaviç, savunmasına şu ifadelerle devam etti: “Anayasanın verdiği temel haklar engelleniyor. Dava sürecinde beraat bekliyoruz ama aynı zamanda yargının insanların en temel haklarına yönelik devam eden bu yasaklarla ilgili kayıtsız kalmaması lazım. Yargının hiçbir etki olmadan karar vermesi lazım. Ama maalesef son dönemlerde yargı, muhalifleri susturmaya çalışan bir mecraya dönüşmüştür. Verilecek beraat kararıyla yargının bağımsız olduğunu kanıtlayabileceği kanaatindeyim.” 

Daha sonra söz alan Sevim Çiçek ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini ve yargılama sürecinin beraatle sonuçlanması gerektiğini ifade etti: “Şu an yargı; muhalifler, demokratlar ve eleştiri haklarını kullanmak isteyenlere karşı tabiri caizse sopa olarak kullanılmaktadır.   Burada yargılanan biz değil, anayasanın kendisidir. Mevcut mevzuata göre yargılamaya konu olacak bir şey yok. Altı yıldır kentte kimse temel haklarını kullanamıyor. Bu uygulamanın hukukla açıklanacak tarafı yok. Burada bize verilecek cezanın bir karşılığı olmayacak, çünkü diğer yargı süreçlerini takip edeceğiz. Yargılamanın uzun sürmesi de sıkıntı. Yargıdan beklenti adalettir. En temel haklarını kullanan yurttaşlar aylarca mahkeme salonlarında. Uygulama hala farklı şeklinde devam ediyor. Biz haklarımızı biliyoruz ve haklarımızı kullanacağız. Biz ilk celse karar verilir diye düşünüyorduk ancak bu aşamaya kadar mütalaa dahi alınamadı.”

‘Dosya tekerrür ediyor, derhal beraat kararı verilmeli’ 

Daha sonra söz alan avukat Şevin Kaya, önceki savunmaları tekrar ettiğini ifade etti ve dosyanın esas hakkındaki mütalaanın hazırlanmasına elverişli bir aşamada olduğuna dikkat çekti. Kaya, dosyanın esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için bir önceki celsede savcılığa gönderildiğini hatırlattı. 

Son olarak söz alan avukat Ümit Avcı da dosyanın tekerrür ettiğini ve derhal beraatle sonuçlanması gerektiğini vurguladı: “Burada yargılama konusu edilen fiil, suç unsuru taşımayan bir fiil. Kanunun ilgili kısmında belirtilen bildirim yükümlülüğüne ilişkin şart ile kanun koyucunun amacı, izin alınması gerekliliği getirmek değil. Aranan şey, güvenliğin sağlanması. Dosyada bu husus, sanki suçun unsuruymuş gibi araştırılıyor. Bu kabul edilemez. Valilik, keyfi şekilde ve anayasaya aykırı olarak ölçüsüz ve sınırsız şekilde yasak getirerek olay tarihi itibariyle toplantı ve gösteri yürüyüşlerini engellemeye çalışıyor.” 

Hak savunucularının müdafileri detaylı savunmalarını esas hakkındaki mütalaa sunulduktan sonra yapacaklarını belirterek beraat taleplerini yinelediler.

Beyanların ardından söz verilen iddia makamı, bir sonraki celsede esas hakkındaki mütalaasını açıklayacağını söyleyerek süre talep etti.

Duruşmaya katılamayan avukat Dilan Kunt Ayan’ın mazeretini kabul eden mahkeme, dosyanın esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için iddia makamına gönderilmesine karar vererek davayı 18 Eylül’e erteledi.