“LGBTİ+ hareketi derneklerde doğmadığı dernekler kapatılınca hareket de bitsin. Kadın derneklerini kapatınca 8 Mart bitti mi? LGBTİ+ derneğini kapattığınızda da LGBTİ+ hareketi bitmez…”
Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonun’dan Avukat Okan Altekin, Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı’nda yer almak için öne sürdüğü “LGBTİ+ dernekleri kapatılsın” şartına böyle tepki gösterdi.
Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği Hukuk ve Adalete Erişim Koordinatörü Sena Yılmaz da “LGBTİ dernekleri kapatılsın” şartına, “LGBTİ+ derneklerinin kapatılmasının şart olarak koyulup talep edilebilmesi bile içinde bulunduğumuz halin özeti niteliğindedir. İlgili söylem varoluşa saldırı ve açıkça nefret ve ayrımcılık suçudur” diyerek tepki gösterdi.
Yeniden Refah Partisi, ittifak yerine seçimlere tek başına katılmaya karar verdi, fakat bu talep ettiği “LGBTİ+ dernekleri kapatılsın” cümlesi, nefret söylemi olarak hafızalardaki yerini aldı.
LGBTİ+ dernekleri, derneklerinin kapatılması yönündeki talebi nasıl yorumluyor?
“Nefretlerine hukuki zemin yaratmak istiyorlar”
Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonun’dan Avukat Okan Altekin şunları belirtiyor:
“2002’de AKP iktidara geldiğinde aslında en büyük amaçlarından biri neoliberal iktisat programlarını hayata geçirmek için AB’ye göz kırpmaktı. Bu yüzden de özgürlükçü görünen açıklamalar yaptılar ancak bunun böyle olmadığı bu son yıllarda tekrar açığa çıktı.
“Anayasa Mahkemesi’nin kararlarında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibaresi var, bu yönlü ayrımcılığın önlenebileceğine dair kararlarda ibareler var. Ama bunlar sadece ibare olarak geçiyor. Yani uygulamada bunların yansımadığını görüyoruz. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlar bu konuda çok net. ‘Cinsel yönelimden dolayı ayrımcılık yapılamaz’ diyor.
“Türkiye’de ise yargının tutumu da partilerin açıklamasını ekliyor. Partiler bu açıklamaları, nefret söylemlerini yayarken yargıdan güç alıyorlar.
“Türkiye’deki sağcı partiler, Avrupa’da toplumsal cinsiyet eşitliği karşısı hareketlerin güçlendiğini gördüler. Macaristan’da Polonya’da gibi. Orada sağcı örgütler kendi tabanlarını güçlendirdi, Türkiye’de sağ partiler de bunu yapmaya çalışıyor.
“Bir partinin rahatlıkla bunu dile getirmesi bir yana hükümetin kendisi de bunu bir seçimin parçası haline getirecek. “LGBTİ+’lara destek verenler ve karşısındakiler olarak seçmeni ikiye bölmek istiyorlar.
“Anayasa’ya ‘sapkın’ gibi bir cümle getirilmesi de bunla ilgili. “Bu dernekleri kapatıyoruz diyebilirler. Fakat dernekler bu konuda sessiz kalmayacak. Bu konuda yargı süreci başlatabilirler.
"Ağır İnsan hakları ihlalleri ilgili olarak Türkiye gibi ülkelerde daha hızlı karar alacak mekanizmalar kurmak gerekiyor. İktidarı kazanmak için görülen bir hamle ise bunu yapar zaten. Dernekler kapatılınca da LGBTİ+ hareketi sokaktan çekilmez, yok olmaz. LGBTİ+ hareketlilik azalmaz. “Dernekleirn kapatılması LGBTİ+ hareketi geri adım attırmaz. “Zaten sokaktan gelen hareketin bir anda derneklerin kapatılması ile güçlerinin azalacağını düşünmesinler.”
"Ayrımcılık suçtur"
Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği Hukuk ve Adalete Erişim Koordinatörü Sena Yılmaz da şunları söylüyor:
“Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakına katılım şartlarından biri LGBTİ+ derneklerinin kapatılmasıdır. LGBTİ+ derneklerinin kapatılmasının şart olarak koyulup talep edilebilmesi bile içinde bulunduğumuz halin özeti niteliğindedir. İlgili söylem varoluşa saldırı ve açıkça nefret ve ayrımcılık suçudur.
"5253 sayılı dernekler kanuna göre anayasa ve kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla dernekler kurulamaz ve yine ilgili madde gereğince kapatılmaya dair işlemler yapılabilir. İlgili partinin şartı hukuki olarak dayanaktan yoksun safi bir nefret söylemidir.
"Mevcut iktidar döneminde OHALler bahane edilerek ve hukuki dayanaktan yoksun olarak insan hakları alanında örgütlenme gerçekleştiren nice derneğe kapatılma kararı verildiğini biliyoruz.
"Geçmiş yıllarda Siyah Pembe Üçgen derneğine kapatılma davası açılmış dava reddolunmuştu, yine Lambda İstanbul’a kapatılma davası açılmış ve kapatılma yönündeki karar Yargıtayca bozulmuştu. Halihazırda Tarlabaşı Toplum Merkezi’nin ve KCDP’nin kapatılma davaları devam etmekte.
"Bunların hukuki bir altyapısı olan dernek kapatma davaları olmadığını varoluşa dair bir müdahale olduğunu biliyoruz. LGBTİ + ve insan hakları alanında yıllardır yürüttüğümüz mücadele geleneğini biliyor, karşımızdakini iyi tanıyoruz. 2015’ten beri yasaklı olan Onur yürüyüşlerine rağmen her sene alanları nasıl dolduruyorsak herhangi bir kapatmaya karşı da örgütlü mücadelemize hep daha güçlü devam edeceğimizi biliyoruz.
"Ülkede LGBTİ+lara dair nefreti örgütleyenlere ve sessiz kalanlara karşı her zaman olduğu gibi dayanışmamız ve örgütlenmemiz ile mücadele etmeye devam edeceğiz.”