Ankara 5. İdare Mahkemesi, dönemin Gaziantep Valisi Davut Gül’ün LGBTİ+’lara ayrımcılığı hakkında karar verdi. Mahkeme, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK) Vali Gül’ün ayrımcı sözlerine ilişkin başvuruyu reddetmesini hukuka uygun buldu ve davayı reddetti.
Geçtiğimiz yıl yapılmak istenen 1. Gaziantep Onur Haftası, tehditler üzerine iptal edilmişti. Dönemin Gaziantep Valisi Davut Gül de sosyal medya üzerinden “Gaziantep’te sapkın etkinliklerin düzenleneceği paylaşımlar yapılmaktadır. Valiliğimiz tarafından verilen bir izin ve valiliğe yapılmış bir müracaat yoktur. İzin verilmesi de mümkün değildir…" diyerek Onur Haftası’nı hedef almıştı.
Antep Queer LGBTİ+ Dayanışması ve Topluluğu aktivistleri, Vali Gül’ün bu sözleri üzerine TİHEK’e başvurdu. Ancak TİHEK başvuruyu, TİHEK kanununda “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığın” yer almamasını gerekçe göstererek reddetti.
Aktivistler, mahkemede de aynı gerekçeyle karşılaştı. Ankara 5. İdare Mahkemesi, TİHEK kanunu sürecinde ayrımcılığa ilişkin maddeye cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği eklenmesine ilişkin tüm taleplerin reddedilmesinden bahsederek, davayı reddetti. Mahkeme kararında, “kanun koyucunun bilinçli bir tercihi olarak cinsel kimlik ve cinsel yönelimin ayrımcılık temeli olarak kabul edilmediğini” söyledi.
Mahkeme ayrıca, kanunda belirtilen ayrımcılık temelleri dışında herhangi bir başvurunun TİHEK tarafından kabul edilemeyeceğini de söyledi.
Antep Queer LGBTİ+ Dayanışması ve Topluluğu, yargının bu kararını bir üst mahkemeye taşıyacak. Topluluk, kararın ardından yaptığı açıklamada ret kararlarının münferit olmadığını belirtti:
“Muhtelif suçlarla kimliklerimizi yargının "gerekçesi" haline getirenler, suç duyurularımızı ret kararlarıyla adaletin tesis edilmesine engel olanlardır. Yaşamak istiyoruz! Özgürlük için sokaklar, eşitlik için adaleti istiyoruz!”
Öte yandan, Davut Gül, Ali Yerlikaya'nın İçişleri Bakanlığı'na atanmasıyla birlikte 5 Haziran’da İstanbul Valisi olarak atandı.
Kurulmadan ayrımcılık: TİHEK
Görev alanları arasında “ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik”, “ulusal önleme mekanizması” ve “insan haklarının korunması ve geliştirilmesi” olan TİHEK’in kuruluşu LGBTİ+’lara ayrımcılıkla başlamıştı.
Türkiye İnsan Hakları Kurumu adıyla 2012’de kurulan, 2013’te Bakanlar Kurulu kararı ile ulusal önleme mekanizmasına dönüşen ve 2016’da ismi değişerek Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu adını alan kurumun tarihi, LGBTİ+’lara ayrımcılıkla dolu.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu kurulması hakkında yasa tasarısı Şubat 2016’da TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nda incelendi. CHP ve HDP’nin tasarıya ‘cinsel yönelim ve cinsel kimlik’ eklenmesi talepleri AKP’nin homofobik tepkisi sonucu kabul edilmedi. HDP, komisyon çalışmalarından çekildi.
Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığı kapsam dışında tutan tasarı alt komisyona gönderilebilecekken AKP'nin ısrarı sonucu komisyon tarafından incelenip doğrudan oylanmak üzere meclise iletildi. Böylece tasarının alt komisyonda daha detaylı incelenmesi önlenmiş oldu. Muhalefetin ve sivil toplumun önergelerini sunması için yeterli vakit tanınmadı.
Hükümet’in hazırladığı cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hal, sağlık durumu, engellilik ve yaşa dayalı ayrımcılığı yasaklayan ancak LGBTİ+’ları ve taleplerini görmezden gelen tasarının komisyondaki görüşmeleri sırasında tartışma yaşandı.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ise sivil toplumun görüşleri alınmadan hazırlanan ve LGBTİ’leri bütün taleplere rağmen görmezden gelen Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun insan haklarını güçlendireceğini iddia etti.
50 LGBTİ örgütü “İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Yasası’nda eşcinsel, biseksüel, trans ve intersekslere ayrımcılık yapma!” diyerek basın açıklaması yayınladı. Sivil toplum örgütleri LGBTİ’lere ayrımcılık yapan, insan hakları oluşumlarını süreçten dışlayan İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanun Tasarısı’na karşı kurumsal ve bireysel imza kampanyası başlattı. TBMM’ye seslenen örgütler, “Bizler, Türkiye’de insan hakları, ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik için çalışan sivil toplum örgütleri olarak, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı ile sunulan yapının ve öngörülen çerçevenin, gerekçesinde belirtilen amaç ve işlevi gerçekleştirme imkanı olmadığına dikkat çekiyoruz” dedi.