26 Haziran 2021 tarihinde düzenlenmek istenen 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne polisin Mis Sokak’ta yaptığı sert müdahale sonucu darp edilerek gözaltına alınan 19 kişinin “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” suçlamalarıyla yargılandığı davanın üçüncü duruşması İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşmada sanık avukatları, yargılananlardan Arda Özen hazır bulunurken çok sayıda hak savunucusu duruşmayı izledi. Dosyada mağdur olarak belirlenen beş polis ise duruşmaya gelmedi.
‘Mahkemenin mağdur avına çıkmasını anlamıyoruz’
Duruşmada ilk söz alan avukatlardan Abdullah İkbal Arslanbaş, “Polisler gelseydi CMK 201 gereğince soru yöneltme hakkımızı kullanacaktık ama gelmediler. Tebliğ yapılmış, mutlak surette gelmeleri söylenmiş imza atmışlar ama gelmediler” dediği beyanında şöyle devam etti:
“Mahkemenin neden mağdur avına çıktığını da anlamıyoruz. Çünkü dosyada şikayetçi yok. Hangi polisler olduğu görüntülerden de belli değil. Görüntülerde polise direnme söz konusu değil. Gelseler 1,5 sene önceki olayı hatırlayabileceklerini sanmıyoruz. Gelip beyanda bulunsalar da bunun mahkumiyete gerekçe olamayacağını düşünüyoruz.”
Olay gününe ilişkin dosyaya sunulan görüntülere de değinen avukat Arslanbaş, “Görüntülerde müvekkilimin iddia edildiği şekilde polise tekme attığına dair bir görüntü yok. Polis, müvekkile kalkanla vuruyor, sıkıştırıp dağılacak yer bırakılmıyor, sırtından tutarak gözaltına alıyor, polisler sırıtarak tokalaşıyor, mekandan insanları çıkarıyorlar, müvekkili götürüyor, başka kişileri çekiştiriyor ve bir kişinin boynuna basarak gözaltına alınıyor” diye aktardı.
Eylem ve yürüyüş öncesinde izin bildirme yükümlülüğüne ilişkin polisin görevinin eylemcileri korumak olduğunu hatırlatan avukat Arslanbaş “Zaten böyle bir uygulama yok. Yasak da müdahale de hukuksuz. Bu nedenle görevi yaptırmamak için direnmek de söz konusu değil” diyerek polislerin dinlenmesinden vazgeçilmesini ve tüm sanıklar yönünden beraat verilmesini talep etti.
‘Polisler hak kullanımını engellemek yönünde hareket etti’
Diğer avukatlar da polislerin dinlenmesi talebinden dönülmesini ve beraat kararı verilmesini istedi. Ardından hakim Şamil Gönlü dosyaya sunulan görüntüleri duruşmada izletti. Hakim Gönlü tutanağa “Görüntüler izlendi, sanıklardan herhangi birinin bir polisi ısırdığı görüntülerde görülmedi” ifadelerini geçirdi.
Görüntülerin ardından beyanda bulunan avukatlardan Fadime Fulya Dağlı şöyle konuştu:
“Herhangi bir sanığın herhangi bir polis memuruna ısırmak dahil bir saldırısının olmadığı çok açıktır. Diğer bir açık olan husus da 2911 sayılı kanuna muhalefet suçuna ilişkin bir suç olmadığı. Mis Sokak’ın iki ucunda çevik kuvvetler, sokakta mekanlarda oturan sokakta dans eden müvekkillere ve diğer yurttaşlara herhangi bir beyanda bulunmadan saldırmaya başlamıştır. Gözaltına alma hedefinden önce saldırmışlardır. Bunun ardından gelişen tüm müdahaleler de kanuna aykırı şekilde ihtar yapılmadan, dağılacak yer göstermeden ve yeterli süre verilmeden müvekkillerin gözaltına alınmasından ibarettir. Gerek AİHM gerek AYM kararları somut olayımızdaki birçok benzer durumda suçun oluşmadığını açıkça ifade etmekle, bu kişilerin toplanma ve gösteri yürüyüşü haklarının ve ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiği yönündedir. Bu müdahale açık ki hakkın kullanımının engellenmesi ve bu eylemlere katılan kişileri cezalandırma kastı taşımaktadır. İsnat edilen suç oluşmamıştır. Tüm sanıkların beraatine karar verilmesini talep ediyoruz.”
Tüm avukatlar görüntülere ilişkin beyanlarında bilirkişi raporu hazırlanmasına gerek olmadığını vurgulayarak beraat taleplerini yinelediler. Sanıklardan Özmen de “Görüntüler açık” diyerek beraat istedi.
Ardından mütalaasını açıklayan duruşma savcısı Metin Ertaş görüntüler için bilirkişi raporu hazırlanmasını ve polislerin dinlenmesini talep etti. Savcının taleplerini reddeden mahkeme, dosyayı esas hakkında mütalaanın hazırlanması için savcılığa gönderdi.
Bir sonraki celse 27 Ocak 2023 tarihinde görülecek.