Tahir Elçi beş yıl önce öldürüldü. O, her ne pahasına olursa olsun barış ve insan hakları için yılmadan mücadele veren ve bu nedenle ‘Barışın Elçisi’ olarak anılan bir hak savunucusuydu. 1990’lardan itibaren işkence gören, zorla kaybedilen, yerlerinden edilen binlerce insanın haklarını savundu. Birçok hak ihlalinde mağdurları yerel mahkemeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde korkusuzca temsil etti, haklarını aramaları için çalıştı. Diyarbakır barosu başkanı olduğu yıllarda insan hakları örgütleriyle birlikte çalışarak bu faaliyetlerini sivil toplum içerisinde de devam ettirdi. Aynı zamanda çok sayıda insan hakları örgütünün kurucu üyelerindendi.
14 Ekim 2015’te bir televizyon programında yaptığı konuşmanın ardından hedef gösterilmeye başlandı. Gözaltına alındı, hakkında soruşturma açıldı, hızlıca hazırlanan bir iddianameyle üzerindeki tehdit daha da derinleşti. Ölüm tehditleri almaya başladı.
26 Kasım 2015 günü, Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki tarihi Dört Ayaklı Minare yaşanan bir çatışmada zarar gördü. Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 günü Diyarbakır Barosu adına bir basın açıklaması yapmak için Dört Ayaklı Minare önüne geldi. Yaptığı açıklamada Tahir Elçi ısrarla süregiden şiddetin sona ermesi çağrısında bulundu:
“Biz bu tarihi bölgede birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış, bu kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekânında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz.”
Açıklaması tamamlandıktan hemen sonra sokakta çatışma çıktı. Tahir Elçi başına isabet eden tek kurşunla hayatını kaybetti. Fakat dava mahkeme önüne ancak beş yıl sonra geldi. Olay yeri incelemesinin 111 gün boyunca yapılmaması nedeniyle delil bütünlüğünün bozulması, görgü tanıklarının ve olay yerinde silahlarıyla ateş ettikleri kamera kayıtlarıyla sabit olması nedeniyle potansiyel şüpheli olan kolluk görevlilerinin ifadelerinin olayın üzerinden aylar geçtikten sonra alınması ve hatta olayla ilgili bilgi sahibi olabilecek bazı kamu görevlilerinin hiç dinlenmemiş olması soruşturmanın sağlığı ve güvenilirliği açısından şüphe uyandırdı.
Tahir Elçi’nin öldürülmesinin ardından, soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmesi için Diyarbakır Barosu’nda kurulan soruşturma komisyonundaki avukatlar, taleplerinin karşılanmaması ve soruşturmanın tıkanma aşamasına gelmesi üzerine 2016 yılında görüntülerin incelenmesi için Goldsmiths Londra Üniversitesi bünyesinde çalışan bir araştırma ajansı olan Forensic Architecture’a başvurdu. Adli incelemeler konusunda uzman olan bu kuruluşun ses ve görüntüler üzerinde yaptığı teknik analizlerin sonuçları 2018 yılının sonunda Diyarbakır Başsavcılığına sunuldu. Farklı açılardan çekilen videolardaki ses ve görüntüleri eşleştirerek Tahir Elçi’nin vurulduğu zaman aralığında kaç atış sesi duyulduğu ve bu seslerinin hangi silahlara ait olduğuna ilişkin tespitler yapan bu çalışma sonucunda olay yerindeki polis memurlarına yönelik kuvvetli suç şüphesine işaret edildi.
Üç şüpheli polis memurunun soruşturmaya dahil edilmesi ve neredeyse beş yılın ardından iddianamenin Mart 2020’de mahkemeye sunulması adalete erişme yolunda geç de olsa bir başlangıç oldu.
Tahir Elçi, faili meçhuller, işkence, yaşam hakkı ihlalleri ve cezasızlığa karşı yaptığı çalışmalarla Türkiye’nin en değerli insan hakları savunucularından ve hukukçularındandı. Hayatını gerçekleri açığa çıkarmaya adamıştı. Türkiye insan hakları hareketini derinden yaralayan bu cinayetin tüm yönleriyle açığa çıkarılıp cinayette icrai ve ihmali eylemi olan tüm kamu görevlilerinin davaya dahil edilmesi ve Tahir Elçi’nin öldürülmesinin cezasız kalmaması çağrısında bulunuyoruz.
Hayatını cezasızlıkla mücadeleye adayan Tahir Elçi’nin öldürülmesi asla cezasız kalmamalıdır.
İnsan Hakları Ortak Platformu:
Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Yurttaşlık Derneği