Görsel
ttm_durusma.jpg

KAOS GL

On beş yıldır Tarlabaşı’nda çocukların ve kadınların bir araya gelebilecekleri güvenli alanları kurmak için çalışan Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’ne iki ayrı dava açıldı. Neredeyse bir yıldır medyanın hedef gösterdiği merkez, hakkında açılan fesih davasını yine medyadan öğrendi. O davanın ilk duruşması bugün (18 Mayıs) İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği iddianame ile açılan davada derneğin “kanuna ve ahlaka aykırı” hale geldiği iddiası yer alıyor. Davaya temel oluşturan dernekler denetçilerinin raporunda derneğin LGBTİ+’larla ilgili ifadeleri hukuka aykırı ve ayrımcı bir şekilde “müstehcenlik” olarak yer alırken; LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlükleri de “toplumda kısaca LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, intersex) olarak bilinen kişilerin cinsel eğilimlerini normalleştirmek sureti ile çocukların cinsel kimliklerini etkilemeye çalışması” ifadeleriyle rapora ve davanameye girdi.

Dava kapsamında dernek hakkında verilen “faaliyetten alıkonulma” tedbir kararı ise 6 Nisan’da TTM’nin başvurusu üzerine kaldırıldı.

Duruşmayı farklı kurumlardan yüzden fazla hak savunucusu ve gazeteci takip etmek için adliyedeydi. Tarlabaşı Toplum Merkezi ile dayanışmak için bir araya gelen TTM Dayanışma Grubu dava öncesinde Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.

Özlem Doğan duruşma kapısında kavga çıkardı,                              müşteki olmadığı halde olduğunu iddia etti

Öte yandan, derneği bir yıldan uzun süredir hedef gösteren Milat Gazetesi muhabiri Özlem Doğan'ın dün akşam sosyal medyadaki nefret ve linç çağrısı sonuçsuz kaldı. Aynı saate basın açıklamasına çağıran Doğan, hak savunucularının açıklamasının ardından üç kişilik açıklamasını yaptı, nefretini sürdürdü.

Salonun küçük olmasından dolayı hak savunucularının ve basının büyük bir bölümü salona alınmadı. Duruşmaya TTM avukatlarının yanı sıra İçişleri ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın avukatları da katıldı.  

Derneği hedef gösteren Milat gazetesi muhabiri Özlem Doğan, “müşteki olduğu” iddiasıyla duruşmaya katılmak istedi ancak davada müşteki bulunmadığı, haliyle kendisi de müşteki olamayacağı için salona giremedi. Salon kapısında bağırarak kavga çıkardı, güvenlik görevlilerinin üzerine yürüdü. Özlem Doğan’ın avukatları salona korumalarıyla girdi.

Bakanlık avukatı Tarlabaşı’nda yaşayanlara “eğitimsiz” dedi

İçişleri Bakanlığı’nın avukatı denetim raporuna ve davanameye iştirak ettiklerini belirtti. Derneğin broşür ve il ilanları bastırılmasının kanuna aykırı olarak basıldığını öne sürdü. Resmi makamlardan izin almaksızın eğitim faaliyetleri yürüttüğünü iddia etti ve ekledi:

“Davalı dernek tarafından Tarlabaşı’nda yaşayan çocukların cinsel kimliklerini etkileyecek şekilde faaliyet yürütülmüştür. Bu amaç doğrultusunda etkinlikler ve eğitimler düzenlendiğini tespit edilmiştir. Davalı dernek, LGBTİ olarak bilinen kişileri meşrulaştırarak çocukları cinsel kimlik dayatmıştır. Sosyal hizmet faaliyeti yürüttüğünü iddia ediyor dernek. Tarlabaşı’nda yaşayan aile ve çocuklara belli politik görüşler empoze edilmektedir.”

Bakanlık avukatı, Tarlabaşı’nda yaşayanlara “eğitimsiz” de dedi ve “Eğitimsiz oldukları için etkiye açıklar” ifadelerini kullandı.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı da İçişleri Bakanlığı’nın yanında davaya müdahil olmak istediklerini iletti.

“İçişleri Bakanlığı’nın elinde sunmadığı bir belge yokken müdahil olması hukuka aykırıdır”

Ardından TTM Avukatı Buse Karataş söz alarak, usule aykırılıkları sıraladı:

“Müvekkil derneğin faaliyetten alıkonulmasına ilişkin itirazımızı kabul ettiğiniz duruşmada İçişleri Bakanlığı’na davanın ihbar edilmesi gerektiğine karar verdiniz. İçişleri Bakanlığı tarafından ihbarın koşulları oluşmamıştır.”

Av. Karataş, TTM’nin kurulu olduğu 15 yıl boyunca İçişleri Bakanlığı’na gerekli tüm belgeleri sunduğunu, denetimler sonucunda İçişleri Bakanlığı’na tanınan tek yetkinin ilgili makamlara iletmek olduğunu ve görev ve yetkisinin bittiğini vurguladı:

“İçişleri Bakanlığı’nın Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirimiyle tüm görev ve yetkileri bitmiştir. Bakanlığın elindeki tüm evraklar üzerinden tevdi raporu sunmuştur. İçişleri Bakanlığı’nın elinde sunmadığı bir bilgi ve belge yokken müdahil olması hukuka aykırıdır. Bu dava sonucu İçişleri Bakanlığı’nın hukuki durumunda bir değişiklik yaratmaz. Aynı şekilde Aile Bakanlığı da bu davanın tarafı değildir ve hiçbir koşulda taraf olması hukuken mümkün değildir.”

Av. Karataş, Anayasa ve ilgili yasalar ile Yargıtay kararlarını da hatırlatarak İçişleri Bakanlığı’na ihbara ilişkin ara karardan dönülmesi ve her iki bakanlığın da müdahillik isteğinin reddedilmesini talep etti.

“İçişleri Bakanlığı hem savcı, hem hakim, hem de avukat rolü üstlendi”

Av. Selmin Cansu Demir ise, “Bakanlıklar tarafından dosyaya ibraz edilen dilekçeler bize tebliğ edilmedi, bunlara karşı yazılı cevap hakkımızı kullanacağız” diyerek savunmasına başladı ve şöyle devam etti:

“Önünüzdeki dosyada da, ekteki görüntülerde de İçişleri Bakanlığı’nın sosyal medyadaki kasıtlı çarpıtmalara, yanlış ve tek taraflı nefret söylemi içeren ifadeleri adeta savcı gibi davranarak denetim başlattığını görüyoruz. Denetim raporunda ise Bakanlık bu sefer hakim gibi davranıp hüküm kuruyor. Nihayet bugün karşımızda avukat rolü üstleniyor. Ancak bu durum kabul edilemez. İçişleri Bakanlığı tarafsız olmak zorundadır.”

Av. Demir, ardından İçişleri ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı Tarlabaşı’na bakmaya davet ederek her iki bakanlığın da neler yapabileceğini sıraladı:

“Her iki Bakanlık da burada olmak yerine Tarlabaşı’nda yaşayanların menfaatleri için çalışabilir. Çocuk ve kadınlara şiddete karşı çalışabilir. Mahalledeki yoksullukla mücadele edebilir. Kütüphane açabilir…”

Dava açılması örgütlenme özgürlüğüne aykırıdır

Av. Sevgi Kalan Güvercin, davanamedeki eylemlerle kanun maddeleri arasında bir bağlantı olmadığını vurgulayarak, “Bu aşamada Cumhuriyet Savcısının bu davayı açma yetkisi yok. Davanın usulden reddini talep ediyoruz. Davanameye baktığımızda derneğin hangi eyleminin neden kanuna aykırı olduğu görülmüyor. Davada hiçbir somut gerekçe yok. Bu haliyle örgütlenme özgürlüğüne aykırıdır” dedi. Anayasa Mahkemesi kararlarını hatırlattı.

Özlem Doğan’dan muhabirimize hakaret ve tehdit

Dava çıkışı Özlem Doğan duruşmayı takip edenlere sataştı, hakaret etti. Muhabirimiz Yıldız Tar’a “Herkes sana gülüyor, rezilsin” dedi. Tar’ın üç kişilik basın açıklamalarını hatırlatması üzerine ise bağırmaya, parmak sallamaya ve hak savunucularının üzerine yürümeye başladı. Tar’a bağırarak “Üç kişi topunuza yeteriz” dedi. Özlem Doğan'ın sözlü sataşmasından sonra mahkeme salonunun bulunduğu koridorda çember sakallı, cübbeli ve sarıklı kişiler olduğu görüldü. Bu kişiler de duruşmayı izlemeye gelenlere sataşınca çevik kuvvet polisleri seyircilerin önüne kalkanlarla barikat kurdu.

Mahkeme, soruşturma dosyasının detaylarını Başsavcıya sormaya, savcılık dosyaları dışında ihbar, şikayet, tespit, soruşturma, kovuşturma dosyaları için İstanbul Valiliği Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü’ne yazılmasına, dernekler konusunda uzman ve muhasebeci bilirkişiden rapor alınmasına, bakanlıkların müdahillik taleplerinin ara kararda değerlendirilmesine karar vererek duruşmayı 2 Kasım saat 11.30’a erteledi.