İnsan Hakları Derneği (İHD) Bitlis Şube Başkanı iken gözaltına alınıp tutuklanan, o sırada aynı zamanda Uluslararası Af Örgütü Bitlis temsilcisi olan Hasan Ceylan, kentteki toplu mezarların ülke gündeminde tartışılmasını sağlayan, barış için inisiyatif alan, birçok sivilin yaşam hakkının güvenceye kavuşması için risk ve sonuç alan bir hak savunucusu. Kalp damar hastalığı olan ve düzenli ilaç kullanması gereken Ceylan, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla hüküm giydi ve halen cezaevinde.
Hasan Ceylan, Bitlis’te insan hakları mücadelesinde İHD İl Temsilciliği ve Şube Başkanlığı görevlerinde bulundu. 2011’de Mutki İlçe Çöplüğü'nde bulunan üç toplu mezarı ülke gündemine taşıdı. Mutki Belediyesi’nde 1990’lı yıllarda kepçe operatörlüğü yapan bir işçinin beyanları ile 1992, 1996 ve 2003'te öldürülenlerin toplu mezarları ortaya çıkarıldı. Kayıp aileleri de yakınlarının bulunması için İHD Bitlis Temsilciliği'ne başvuru yapmıştı. Hasan Ceylan, yine 2011’de, Tatvan’a 30 km uzaklıktaki Yelkenli Köyü Anadere Mevkii’ne arıza gidermek üzere gittiklerinde PKK tarafından kaçırılan üç GSM operatörü çalışanının kurtarılmasında rol oynadı. Bu faaliyetler daha sonra Ceylan’ın 19 Mart 2017’de gözaltına alınıp 29 Mart 2017’de “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla tutuklandığı soruşturmaya da gerekçe olarak gösterildi.
Hasan Ceylan hakkında hazırlanan iddianamedeki delillerin çoğunluğu İHD tüzük ve programı çerçevesinde gerçekleştirilen faaliyetlerden oluşuyordu. Aleyhinde gösterilen deliller arasında yakalanan PKK mensuplarının ifadeleri, gizli tanık ifadeleri, katıldığı cenazeler, İHD adına katıldığı toplantılar ve etkinlikler, evinde bulunan gazeteler bulunuyordu.
İnsan Hakları Derneği, 26 Nisan 2018’deki duruşması öncesi bir duyuru yayımlamış, Hasan Ceylan’ın başta yaşamını tehdit eden kalp-damar hastalığı olmak üzere birçok hastalığı bulunduğunun altını çizerek tahliye edilip tutuksuz yargılanmasını talep etmişti. Ancak Ceylan, sonrasında ortaya çıkan COVID-19 riskine rağmen halen Rize Kalkandere Cezaevi’ne konuldu.
Hasan Ceylan’ın aleyhine delil olarak gösterilen tanıklardan biri ifadesinin baskı altında alındığını söyleyerek mahkemede ilk ifadelerinin doğru olmadığını söyledi. Bir başkası ise mahkemeye sunulan beyan altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ifade etti. Hasan Ceylan ise savunmasında, aleyhinde gösterilen delillerin büyük bölümünün İHD yöneticisi ve insan hakları savunucusu olarak yer aldığı faaliyetler olduğunu tekrarladı. Kaçırılan kişilerin serbest bırakılması için aracılık görevini de, tarafsız bir insan hakları savunucusu olarak kendisine güven duyulduğunu ve insan hakları savunucusu olarak vazifesi olduğunu belirterek açıkladı. Katıldığı cenazelerle ilgili olarak ise ölünün hukukunun olmayacağını hatırlattı, bölgenin sosyolojik yapısı gereği örgüt mensuplarının cenazelerine katıldığını ifade etti.
Ceylan, buna rağmen 4 Nisan 2019’da 7 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm edildi.
Ceylan’ın dosyası, 26 Eylül 2019’da açıklanan ve istinaf istemlerini esastan reddederek tutukluluk halinin devamına hükmeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının ardından şu anda Yargıtay’da bulunuyor.