Muğla Milas'ta yer alan Akbelen Ormanı'nı genişletilmek istenen kömür madenine karşı savunan yaşam alanı savunucuları 2030 yılına dek kömürden adil bir çıkış yapılmasını talep etmek üzere bir araya geldi. Farklı kentlerden gelen ekoloji aktivistlerinin dağılmasının ardından gece saatlerinde jandarma, Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri ve sivil polislerden oluşan kalabalık bir grup Akbelen Nöbet Alanında ani bir kontrol gerçekleştirdi.
Türkiye’nin birçok yerinden gelen onlarca doğa savunucusu, dün (4 Haziran) Muğla’nın Milas ilçesindeki İkizköy’de yer alan Akbelen Ormanı’nda bir araya gelerek 5 Haziran Dünya Çevre Günü öncesi 2030 yılına kadar kömürden çıkış ve adil geçiş talep etti.
Birçok şehirden ekoloji aktivisti, İkizköy mevkiinde kömür sahasını genişletmek isteyen Limak Holding’e bağlı YK Enerji şirketine karşı tuttukları nöbetin 490’ıncı gününde bir araya geldi.
Aktivistler, nöbet alanından yola çıkarak ormanların ve bir köyün talan edilmesiyle açılan kömür sahasına bir yürüyüş düzenledi. Doğa savunucuları, kömür madeninin neden olduğu tahribatı yerinde inceledi.
İkizköylüler, kömür madeninin olduğu bölgenin geçmişini anlatarak, kendilerine atalarının emaneti olan, doğup büyüdükleri evleri ile geçim kaynaklarının kömür madenine kurban edildiğini ifade etti.
Kömürsüz 2030
Yürüyüşün ardından düzenlenen bir forumda, Türkiye’de kömürün 2030 yılına kadar aşamalı olarak ve adil bir geçişle kaldırılmasını hedefleyen “Kömürsüz 2030” kampanyası tanıtıldı.
Foruma İkizköy Çevre Derneği‘nin yanı sıra Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Umut-Sen, Deştin Çevre Platformu, Aydın Çevre Platformu (AYÇEP), Datça Çevre Grubu, Yatağan Yeşil Yaşam Derneği ve Doğanın Çocukları gibi birçok ekoloji örgütü temsilcilerinin de aralarında bulunduğu onlarca kişi katıldı.
Ekoloji aktivistleri forumda kömür başta olmak üzere fosil yakıtların neden olduğu tahribata dikkati çekti. Kömür kullanımının tırmandırdığı iklim krizinin, yol açtığı felaketler nedeniyle geçim kaynaklarını tehdit ettiğine vurgu yapıldı. Karbon salımı açısından petrol ve gazdan daha ‘kirli’ olarak nitelenen kömürden vakit kaybetmeden çıkılmasının, gelecekte yaşanacak birçok sağlık sorunu, çevresel tahribat ve iklim krizi kaynaklı felaketin önüne geçebileceği vurgulandı.
‘Sadece bugünümüzü değil, yarınlarımızı da kömürün ipoteğinden kurtarmalıyız’
İkizköy Çevre Derneği Başkanı Nejla Işık, kampanyayı tanıtan bir basın açıklaması yaptı. Işık, “Bizler Muğla, Kahramanmaraş, Çanakkale, Antalya, İzmir, Denizli, Sivas, Adana, Balıkesir, Bursa, Eskişehir, Hatay ve Karaman’da yıllardır kömürün gölgesinde, yaşamımız için mücadele ediyoruz. Sadece bugünümüzü değil yarınlarımızı kömürün ipoteğinden kurtarmak için doğayı ve yaşamı savunmanın, tek çözüm olduğuna inanıyoruz” dedi.
Kömür madenciliği ve kömürlü termik santrallerin köylülerin atalarıyla kadim bağlarını kopardığını ifade eden Işık, kömür madenciliğinin geçim kaynakları ve yaşam alanları üzerindeki etkilerine dikkati çekerek “Tarlalarımızı kaybettik; köylerimizi terk etmek zorunda kaldık, sevdiklerimizden ve toprağımızdan ayrıldık. Doğup büyüdüğü yerleri terk etmek istemeyenler, madene inmek veya santralde çalışmak zorunda kaldı” diye konuştu.
Necla Işık, şunları ekledi:
“Yıllar içinde kömür; suyumuzu, toprağımızı, gıdamızı kirletti. Madende ve santralde çalışan ve etrafında yaşayan herkes, her gün kömürün zehirlediği kirli havayı soluyor, kirli gıdayı tüketiyor. Kanser olduk; çocuklarımız ve gençlerimiz sinsi hastalıklara yakalandı.
Oysaki, enerjimizi üretmek için kömüre muhtaç olmadığımızı ve başka türlü bir yaşamın mümkün olduğunu biliyoruz. Enerji verimliliği ve tasarruf önlemleri, güneşimiz ve rüzgarımız ile, bize dayatılan değil, toplumun gerçek ihtiyacı kadar enerjiyi üretebiliriz.”
‘Kömürün vadesi doldu’
Bir fosil yakıt olan kömürün, yol açtığı yoğun karbon kirliliği nedeniyle iklim krizinin en büyük nedenlerinden biri olduğuna işaret eden Işık, “Kömürün vadesi doldu” dedi. Gelecek nesiller için kömürden çıkışın gerekliliğine vurgu yapan Işık, adil geçişin sağlandığı doğayla uyum bir yaşam çağrısı yaptı:
“Kömürde ısrar bizi iklim, gıda, enerji ve ekonomik krizin kıskacına hapsedecek. Dönüşüm kaçınılmaz; kömürden çıkışı hemen bugün konuşmaya başlamalı ve kömürsüz bir geleceğe hazırlanmak zorundayız. Doğayla uyumlu bir yaşamı bugünden ve beraberce inşa edelim.”
Dünya’nın iklim krizini derinleştiren kömürü terk etmeye hazırlandığını belirten Nejla Işık, birçok ülkenin yeşil dönüşüm hedefleri kapsamında kömürlü termik santrallerini kapattıklarını veya kademeli olarak kapatmanın planlarını yaptıklarını aktardı.
Termik santrallerin çevresel, toplumsal ve insan sağlığına dair etkilerine değinen Işık, şunları kaydetti:
"Bu topraklarda yarım asırdan fazla elektrik üretimi için kullanılan kömürlü termik santraller, hem toplumsal hem de ekolojik büyük tahribatlara yol açtı. Bu santrallerden kaynaklı sadece hava kirliliği 4,8 trilyon TL sağlık maliyetine ve 196 bin 91 erken ölüme neden oldu. Kömür madenciliği ise, tüm bu tahribatların ortasında kendisine yaşam alanı kalmayan biz yöre halkını göçe zorluyor. Yaşanan iş cinayetlerine rağmen kömür madenciliğinde iş sağlığı ve güvenliği koşulları iyileştirilmediği gibi koşullar her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Düşük ücretli, kadınlara istihdam olanağı sağlamayan, örgütlülüğün gittikçe azaldığı madencilik sektörünün artık ne yörenin ekonomisine ne de ülke ekonomisine faydası var."
‘Termik santraller 2030’a kadar kapatılsın’
Necla Işık tarafından okunan ve doğayla uyumlu yeni bir başlangıç için kömürden adil bir çıkışı daha geç olmadan başlatmayı hedefleyen “Kömürden Adil Çıkış Hedef 2030 Bildirisi” karar alıcılardan ve politika yapıcılardan şunları talep ediyor:
Mevcut kömürlü termik santraller bugünden başlayarak 2030 yılına kadar kademeli olarak kapatılsın.
- Yeni kömür santralleri ve kömür madenleri için verilmiş izinler istisnasız iptal edilsin.
- Kömür madeni genişletmeleri durdurulsun.
- Kömür arama çalışmaları durdurulsun.
- Kömür madenlerinde ve termik santrallerde çalışan tüm emekçiler özlük
haklarını ve geleceklerini güvence altına alacak programlarla desteklensin. - Kömür bölgelerinde yaşanan ağır ekolojik yıkım ve buna bağlı insan sağlığındaki ve yerel ekonomideki çöküşün onarılması için etkilenen tüm ekosistemleri ve halkı kapsayan iyileştirme programları hayata geçirilsin.
- Krizlere karşı dirençli bir toplumu inşa etmek için şirketlerin çıkarlarını değil, kamu yararını, bilimi önceleyen politikalar geliştirilsin.
Bildiriye, Adana Çevre ve Tüketici Koruma Derneği, Adana Doğu Akdeniz Çevre Platformu, Antalya Korkuteli Dereköy Köylüleri, Balıkesir Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Bursa Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği, Bursa Nilüfer Gençlik Meclisi, Çanakkale Çan Çevre Derneği, Denizli Avdan Platformu, Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği, Hatay Antakya Çevre Koruma Derneği, İzmir Ege Çevre ve Kültür Platformu, İzmir Foça Çevre ve Kültür Platformu, Kahramanmaraş Afşin / Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu, Karaman Ekoloji Derneği, Muğla İkizköy Çevre Komitesi, Muğla Çevre Platformu, Sivas Bakırtepe Çevre Platformu destek verdi.
Gece yarısı jandarma ‘kontrolü’
Forumun ardından ekoloji savunucularının dağılmasıyla, Akbelen Orman Nöbeti’nin 491’inci gecesinde saat 23.10 sularında iki jandarma aracı, bir orman bölge müdürlüğü aracı ve en az biri sivil polis olmak üzere üç tane sivil araç nöbet alanına hızlıca bir giriş yaptı.
Nöbet alanındakilerin sorularına yanıt vermeyen ekipler, bölgede kontrol gerçekleştirdiğini aktardı.
Olay kaydeden vatandaşlar ve gazetecinin çekim yapmasına izin vermeyen, çekime gerek olmadığını ve defalarca çekime son verilmesini söyleyen ekipler, “Jandarmadan neden korkuyorsunuz” diye sordu. Vatandaşlar, daha önce jandarma tarafından nöbet alanındaki yurttaşların çadırlarının toplatılması gibi olumsuz deneyimler yaşadıklarını hatırlattı.
Nöbet alanındaki konteynerin, çadırların, pankartların, bölge haritasının, seyyar tuvaletin ve su tankerinin fotoğraflarını çeken ekipler, parselizasyon işleminde konteyner bulundurma izni olup olmadığı konusunda tutanak tutacaklarını belirtti.
Nöbetçiler, geç saatlerde kalabalık ekipler tarafından yapılan bu jandarma kontrolünü, Akbelen Orman Nöbetçilerini korkutmaya ve tedirgin hissettirmeye yönelik olarak YK Enerji tarafından düzenlenen bir taciz ve bir yıldırma girişimi olarak niteledi.