Image

BİANET Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Akademi, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladıkları için görevlerinden ihraç edilen Barış Akademisyenlerine ilişkin, “Barış İçin Akademisyenler Güncel Durum Raporu”nu açıkladı.

Buna göre, OHAL Komisyonu 126 bin 300 başvurudan 108 bin 200’ü hakkında karar verdi. Komisyon, ihraçlara ilişkin başvuruların yüzde 88'ini reddetti.

Raporda, Komisyon’un yargı mercileri tarafından verilen kararları takip ettiği hatırlatılarak Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “hak ihlali” kararı sonrası beraat eden Barış İçin Akademisyenlerin durumunda bir değişiklik olmadığına değinildi.

“OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, AYM kararını ve birinci derece mahkemelerin verdiği çok sayıda beraat kararını görmezden gelmeye devam etmektedir” denildi.

Sonuçlanmayan 200 dava var

Raporda, Barış Akademisyenleri hakkında toplam 57 ayrı mahkemede açılan 822 davadan 622’sinin AYM kararını takiben 1 yıl içinde peyderpey sonuçlandığı ve tamamında beraat kararı verildiği kaydedildi.

Henüz sonuçlanmayan davalardan bazılarında ise yerel mahkemelerin dava sürecini taammüden uzatma ve beraat kararlarını geciktirme eğiliminde olduğu ifade edildi.

Pasaport tahditleri: Keyfiyet sürüyor

OHAL döneminde Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) kamu görevinden ihraç edilen Barış Akademisyenlerinin maruz kaldıkları ihlallerden biri de pasaport tahditleriydi.

Raporda, 24 Ekim 2019’da Pasaport Kanunu’nda yapılan değişikliğin OHAL döneminde kamu görevinden ihraç edilmiş olanların pasaport alabilmesine imkan tanıdığı, ancak yapılan düzenlemenin mantığı ve uygulama prosedürü nedeniyle, seyahat özgürlüğüne getirilen keyfi kısıtlamanın bütünüyle sona ermediği söylendi.

Söz konusu düzenlemenin benzer durumdaki akademisyenler için farklı sonuçlar doğurduğu belirtilerek şunlar aktarıldı:

* Daha önce pasaportuna tahdit konmuş olan Barış İçin Akademisyenlerden bazıları pasaportlarını alabilmiş ve yurtdışına çıkabilmiştir.

* Buna karşılık, pasaport başvurusu yapan Barış İçin Akademisyenler arasında yasal süre içinde kendisine olumlu veya olumsuz hiçbir cevap verilmeyenler vardır. Bu durumdaki bir akademisyen, başvurusunun “zımnen reddedildiği” iddiasıyla yürütmeyi durdurma davası açmak zorunda kalmış ve pasaport başvurusuna ancak dava açıldıktan sonra cevap verilmiştir.

* Başka bazı örneklerde ise, ilgili akademisyenler hakkında adli kovuşturma ve soruşturma olmadığı halde pasaport başvurularının olumsuz sonuçlandığı görülmektedir. Bu durumdaki akademisyenler, ret kararlarının (eğer varsa) nedenini öğrenmek ve karara itiraz etmek için yine İçişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Pasaport İdari Karar Komisyonu’na ayrıca başvurmak zorunda kalmaktadırlar.

İdare mahkemelerinde davalar

“Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalayan akademisyenlerden 406’sı OHAL döneminde KHK’larla kamu görevinden ihraç edildi. İhraç işlemlerinin 392’si devlet üniversiteleri, 7’si vakıf üniversiteleri ve 7’si de bakanlıklar tarafından gerçekleştirildi.

Rapora göre, 20 Temmuz 2018’de OHAL’in resmen sona ermesini takiben, ihraç edilen Barış Akademisyenlerinden bazıları idare mahkemelerine başvurarak ihraç işlemleri hakkında “OHAL KHK’ları ile tesis edilen işlemlerin OHAL kalktıktan sonra da uygulanmasının hukuken mümkün olmadığı” gerekçesiyle yürütmeyi durdurma davası açtı.

Ancak Danıştay ve AYM içtihatlarına rağmen davalar reddedildi. Barış Akademisyenlerinin göreve iade edilip edilmeyeceği OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun kararına bağlı bırakıldı.

Hakların iadesi talebi

Raporda Barış Akademisyenlerinin daha fazla hak ihlaline maruz kalmaması için yapılması gerekenlerden şu şekilde sıralandı:

  • Yerel mahkemelerde hala süren davalarda yeni duruşma yapılmaksızın derhal dosya üzerinden beraat kararı verilmelidir.
  • OHAL döneminde kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) kamu görevinden ihraç edilen toplam 406 imzacı akademisyenin tamamı, hiçbir ayrım yapılmaksızın ve geriye dönük olarak tüm haklarıyla birlikte göreve iade edilmelidir. Bu akademisyenlerin eski kurumlarında göreve başlamaları sağlanmalı, ihraç sürecinde yaşananlardan dolayı aynı kuruma dönmek istemeyenler için Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından tercih yapma imkanı sunulmalıdır.
  • İhraç edildiği sırada Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında olan veya Yükseköğretim Kanunu’nun 50/d maddesi uyarınca süreli kadroyla istihdam edilmiş bulunan araştırma görevlilerinin göreve iadesinde hak kayıplarını engelleyecek düzenlemeler yapılmalıdır.
  • İmzacı akademisyenlerin pasaport tahditleri derhal ve koşulsuz olarak kaldırılmalıdır.
  • KHK dışındaki yollarla işten çıkarılan (sözleşmesi yenilenmeyen veya feshedilen), ayrıca gördükleri baskı nedeniyle istifa etmek ya da emekliye ayrılmak zorunda kalan imzacı akademisyenlerin üniversiteye geri dönmeleri için gerekli koşullar YÖK tarafından ivedilikle sağlanmalıdır.
  • Barış İçin Akademisyenler bildirisini imzaladığı sırada Türkiye’de herhangi bir kurumda istihdam edilmeksizin lisansüstü öğrenimine devam eden ya da lisansüstü derecesine sahip akademisyenlere yönelik olarak “güvenlik soruşturması” adı altında icra edilen “kara liste” uygulamasına son verilmelidir.

* TİHV Akademi'nin raporunun tamamına ulaşmak için tıklayın.