Soma maden faciası, KHK ile işten atılan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça gibi önemli davaları üstlenen Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatları, Türkiye’de avukatların maruz kaldığı hukuksuzluğun ve savunma hakkı ihlalinin sembolü haline geldi. ÇHD üyesi 18 avukat hakkında verilmiş hapis cezaları var. 21 avukat hakkında 9 yıl süren bir başka davada da toplam 146 yıl hapis cezası verildi.
Türkiye’de hukuksuzluğa maruz kalan mesleklerden biri de avukatlık. Doğrudan hukuk alanında yer alan avukatlar, savunma hakkının yok edilmesi, mahkemelerde yok sayılmalarının yanısıra avukatlık yasası hiçe sayılarak doğrudan gözaltına alınıyor, hatta tutuklanıyor.
Avukat tutuklamalarına yönelik en ilginç vakalardan biri, kamuoyunda ÇHD olarak anılan dava. Bu davada aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın da bulunduğu çok sayıda avukat tutuklu.
Soma’da 301 işçinin öldüğü maden faciası sonrası, işçi yakınlarının avukatlığını üstlenen, bu nedenle duruşmalar öncesi güvenlik güçlerinden dayak yiyen Kozağaçlı, arkadaşlarıyla birçok kritik davanın avukatlığını yürütüyordu. 2013 yılının Ocak ayında Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi 15 avukat hakkında tutuklama kararı verildi. Avukatların büroları hukuka aykırı biçimde basıldı. Bu 15 avukat arasında olan Selçuk Kozağaçlı, tutuklama kararını yurtdışında öğrendi. Türkiye’ye geldi ve tutuklandı. 14 ay hapishanede tutulan Kozağaçlı çoğu tutuklu avukatla birlikte yasadışı örgüt üyeliğiyle suçlandı. Kozağaçlı 21 Mart 2014’teki duruşmada tahliye edildi.
Davada tutuklu avukat kalmadı. Bu dava devam ederken Kozağaçlı ve arkadaşlarının ikinci (daha sonra da üçüncü) kez daha tutuklanmasına neden olan süreç ise 15 Temmuz darbe girişiminden beş gün sonra ilan edilen olağanüstü hal ile başladı. 20 Temmuz 2016’da ilan edilen olağanüstü hal uygulamasının ardından yayımlanan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK), binlerce kamu görevlisinin işine son verildi. Çok sayıda medya kuruluşu ve dernek kapatıldı. Kapatılan derneklerden biri de Selçuk Kozağaçlı’nın genel başkanlığını yaptığı Çağdaş Hukukçular Derneği'ydi. 22 Kasım 2016’da yayımlanan 677 Sayılı KHK ile ÇHD’nin yanı sıra Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Mezopotamya Hukukçular Derneği ve Adalet Okulu Derneği de kapatıldı.
Müvekkilleri Üzerinden hedef Gösterildiler
KHK ile işten çıkarılan binlerce kamu görevlisi arasında bulunan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, kamuoyuna seslerini duyurmak için Ankara Yüksel Caddesi üzerindeki İnsan Hakları Heykeli önünde eyleme başladı. Bu eylem bir süre sonra açlık grevine dönüştü. 23 Mayıs 2017’de tutuklanan iki eylemcinin avukatları ÇHD üyeleriydi. İki eğitimcinin kamuoyunda büyük ses getiren eyleminin ardından hükümete yakın medya organlarında kampanyayı andıran yayınlar başladı. Sadece Gülmen ve Özakça değil, avukatları da örgüt üyeliğiyle itham ediliyordu. 19 Temmuz 2017’de polisin gözaltına aldığı bir şüpheli, Gülmen ve Özakça’nın yanısıra ÇHD üyesi ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) çalışanı 20 avukatın da örgüt üyesi olduğuna dair beyanda bulundu. Bu kişi dava süreçlerinde ifadesini sürekli değiştirdi, eklemeler yaptı.
21 Temmuz 2017’de İçişleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde bir kitapçık yayımlandı. Haklarında hiçbir hüküm bulunmayan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile avukatları hakkında ithamlarda bulunuluyordu. Kitapçığın adı, “Bir Terör Örgütünün Bitmeyen Senaryosu – Nuriye Gülmen ve Semih Özakça Gerçeği” idi. 12 Eylül 2017’de, yani Gülmen ve Özakça’nın tutuklu yargılandıkları davanın duruşmasından iki gün önce 16 avukat gözaltına alındı. 8 gün süren gözaltı sonrasında 15 avukat tutuklandı. Tutuklananlar arasında iki eğitimcinin avukatları da bulunuyordu. 3 Kasım 2017’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir mitingde “Aşırı sol, bunlar ne yazık ki, istismarını yapmak suretiyle aileleri tahrik ediyorlar. Aileler üzerinde oyun oynuyorlar. Bunların da kimler olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu oyunu şehit ailelerimizin bozmaları lazım” dedi. Erdoğan bu sözleriyle aralarında Selçuk Kozağaçlı’nın da bulunduğu Soma Maden Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin ailelerinin avukatlarını hedef alıyordu. Erdoğan’ın bu sözlerinden 5 gün sonra Selçuk Kozağaçlı gözaltına alındı, 13 Kasım 2017’de tutuklandı. Yaklaşık bir ay sonra Yaprak Türkmen’in tutuklanmasıyla tutuklu avukat sayısı 17’ye çıktı.
22 Mart 2018’de 17’si tutuklu 20 avukat hakkında dava açıldı. İddianamede aralarında ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın da bulunduğu avukatlar bir kişinin beyanına dayandırılarak örgüt üyeliğiyle suçlanıyor ve haklarında ağır hapis cezaları isteniyordu. Tutuklamalardan bir yıl sonra, 10-14 Eylül tarihleri arasında hâkim karşısına çıkarıldılar. Bakırköy Adliyesi’nde görülen ilk duruşmada, tutuklu 17 avukat mahkeme heyetinin gözü önünde jandarma tarafından darp edildi, elbiseleri parçalandı ve mahkeme salonu içinde kelepçelendi. Mahkeme heyeti beşinci gün yargılamanın Silivri Cezaevi bitişiğindeki mahkeme salonunda görülmesine karar verdi. Beş gün süren duruşmalara 300’den fazla avukat katıldı. Mahkeme heyeti son gün tüm tutuklu sanıkların tahliyesine karar verdi. Karar 14 Eylül 2018’de, saat 22.00 civarında açıklandı. Silivri Cezaevi’nde tutulan 9 avukat ertesi gün sabaha karşı 6.30’da, Bakırköy Cezaevi’nde tutulan 8 avukat da yine sabaha karşı 4.30’da serbest bırakıldı. Avukatların tahliye kararına rağmen saatlerce cezaevinde tutulmasının nedeni sonradan anlaşıldı. Duruşma savcısı, gece yarısından sonra tahliye kararına itiraz etmişti. Bu itiraz üzerine mahkeme heyeti 15 Eylül 2018 Cumartesi akşamı toplandı ve oybirliğiyle tahliye ettikleri avukatlardan 12’si hakkında yine oy birliğiyle tutuklama kararı verdi. Tahliye kararı özellikle avukatlar arasında büyük sevinç yaratmış ve bu nedenle 15 Eylül 2018 Cumartesi günü, İstanbul Barosu’nda bir kutlama planlanmıştı. Tahliye edilen avukatlardan Aycan Çiçek, Aytaç Ünsal, Engin Gökoğlu ve Behiç Aşcı, kutlamaya giderken baronun sokağında Terörle Mücadele polisleri tarafından gözaltına alındı. Aynı gün avukat Ahmet Mandacı Çanakkale’de ailesinin yanından eve gelen polislerce gözaltına alındı. Avukatlar Çiçek, Ünsal, Gökoğlu ve Aşcı, 16 Eylül 2018 Pazar günü İstanbul 37. Ağır Ceza mahkemesi karşısına çıkarıldı. Mahkemenin tahliye kararı veren heyetinin başkanının yerine geçici olarak avukatlar hakkında sürekli değiştirdiği ifadeleriyle bilinen şüpheliyi yargılayıp tahliye eden hakim getirilmişti. Avukatların terörle mücadele polislerinin salondan çıkarılması talebi “duruşmanın aleniyeti” gerekçesiyle reddedildi. Mahkemeyi ve yaşanan hukuksuzluğu protesto için kimlik bildiriminde bulunmayan “sanık” avukatlar bir kez daha tutuklandı. Çanakkale’de gözaltına alınan Ahmet Mandacı’nın video konferans (SEGBİS) ile tutuklanması aşamasına geçildi. Duruşma devam ederken salona ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın girmesine mahkeme heyeti de şaşırdı. Hakkında tutuklama kararı bulunan Kozağaçlı elini kolunu sallaya sallaya adliyeye girmiş, duruşma salonuna gelmeden baro odasına uğramış, önce avukatlarını aramış ardından da sosyal medyada paylaştığı bir video ile neden adliyeye geldiğini anlatmıştı. Kozağaçlı bu videoda, yakalama kararının uymaya değer bir yargı kararı olarak görmediğini söylüyor ve “Bir karara uymak için gelmedim. Terbiyesizliklerini, korkularını, utançlarını yüzlerine vurmak için geldim” diyordu. Mahkeme salonuna girip boş sanık bölümüne geçen Selçuk Kozağaçlı, “Önünüzde hakkımda verilmiş yakalama kararı var. Buyurun kendim geldim” dedi. “Firari” Kozağaçlı’yı karşısında gören mahkeme heyeti, ne yapacağını şaşırdı ve salonu terk etti. Bir süre sonra gelen heyet, avukat Ahmet Mandacı hakkında karar vereceğini söyleyip yeniden salondan çekildi. Ardından heyetin “Polis salonu boşaltsın” talimatı geldi. Avukatlar direnince zor kullanıldı. Kozağaçlı Emniyet’e götürüldü. Avukat Mandacı ise tutuklandı. Ertesi gün Kozağaçlı da çıkarıldığı mahkeme tarafından, sözlerinin hiçbiri zapta geçmeden tutuklandı.* 19 Eylül 2018 günü Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), avukatlar hakkında tahliye kararı veren heyeti dağıttı. Bundan sonra yapılan duruşmalarda (3-5 Aralık 2018) yargılama usulleri hiçe sayıldı. 4 Aralık’taki duruşmada önce izleyiciler ve gazeteciler, ardından müdafi avukatlar, nihayetinde de sanıklar duruşma salonundan atıldı ve yargılama sadece mahkeme heyeti tarafından yapıldı. İstihbarat elemanı olduğunu söyleyen bir tanık, kimse yokken dinlendi. Avukatlar tanık dinlemelerin usulüne uygun yapılmadığını, mahkeme heyeti tarafından yönlendirildiğini ileri sürdü. Mahkeme heyeti, avukatların ve sanık avukatların tüm itirazlarına rağmen duruşma savcısından iki kez (10.01.2019 ve 04.02.2019) esasa ilişkin mütalaa istedi. Tutuklu avukatlar, hukuksuzluklara dikkat çekmek için ve adil yargılama talebiyle 24 Ocak 2019 tarihinde (Dünya Tehlikedeki Avukatlar Günü’nde) açlık grevine başladı ve 18 Mart’ta duruşmaya çıkarılıncaya kadar sürdürdüler. 21 Şubat 2019’da iddia makamı esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sundu. Savcı sadece dört sayfalık mütalaasında DHKP/C üyesi olmakla suçladığı avukatların ağır hapis cezalarına çarptırılmasını istiyordu. 7 Mart 2019’da İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa ve Aydın baroları yargılamayı yürüten 37. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini oluşturan yargıçları, duruşmalardaki tutumu nedeniyle HSK’ye şikâyet etti. 20 Mart 2019’daki duruşmada heyet savunma avukatlarını salona almadı. Durumu protesto eden sanıkların da bulunmadığı salonda karar açıklandı: Av. Barkın Timtik 18 yıl 9 ay,Av. Özgür Yılmaz 13 yıl 6 ay, Av. Ebru Timtik 13 yıl 6 ay, Av. Behiç Aşcı 12 yıl, Av. Şükriye Erden 12 yıl, Av. Selçuk Kozağaçlı 10 yıl 15 ay, Av. Engin Gökoğlu 10 yıl 6 ay, Av. Aytaç Ünsal 10 yıl 6 ay, Av. Süleyman Gökten 10 yıl 6 ay, Av. Aycan Çiçek 9 yıl, Av. Naciye Demir 9 yıl, Av. Ezgi Çakır 7 yıl 12 ay, Av. Yağmur Ereren 3 yıl 9 ay, Av. Yaprak Türkmen 3 yıl 9 ay, Av. Didem Baydar Ünsal 3 yıl 9 ay, Av. Ayşegül Çağatay 3 yıl 9 ay, Av. Zehra Özdemir 2 yıl 13 ay, Av. Ahmet Mandacı 2 yıl 13 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Karara en sert tepkilerden biri İstanbul Barosu’ndan geldi. Baro’dan yapılan açıklamada, “İstanbul Barosu olarak bu vesile ile ifade etmekteyiz ki, Türk yargılama tarihi böyle bir yargılamaya ilk kez tanık olmaktadır… İstanbul Barosu ve avukatlar olarak adalet ülküsünden asla vazgeçmeyeceğiz. Susmayacağız. Tek başımıza kalsak
da…” denildi. 3 Şubat 2020’de ÇHD üyesi tutuklu 8 avukat, avukatlık mesleğinin yargılama konusu edilemeyeceğini ifade ederek açlık grevine başladı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) davasında verilen 159 yıldan fazla cezanın, avukat Barkın Timtik’e verilen ceza hariç onanması yönünde görüş bildirdi. Silivri 9 No'lu Cezaevi'nde bulunan Ebru Timtik ile Burhaniye T Tipi Cezaevi'nde bulunan Aytaç Ünsal açlık grevini, adil yargılanma talebiyle ölüm orucuna çevirdi. Adli Tıp Kurumu, ölüm orucundaki Timtik ve Ünsal'ın sağlık durumunun cezaevinde kalmaya uygun olmadığı yönünde rapor verince, avukatlar 30 Temmuz 2020'de hastaneye kaldırıldı. Anayasa Mahkemesi, 11 Ağustos 2020'de, Timtik ile Ünsal'ın tahliye talepli tedbir başvurusunu, “Maddi veya manevi bütünlüklerine yönelik ciddi bir tehlike yok” gerekçesiyle reddetti. Ebru Timtik, ölüm orucunun 238. gününde Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde vefat etti. Aytaç Ünsal ise 3 Eylül 2020'de, Yargıtay 16. Dairesi kararıyla tahliye edildi. Ölüm orucunun 213. günündeki Ünsal'ın, ‘cezaevi şartlarında kalmasının hayati bakımdan tehlike yaratacağı anlaşıldığından’ iyileşinceye kadar infazının durdurulmasına ve derhal salıverilmesine karar verildi. 15 Eylül 2020'de Yargıtay 16. Ceza Dairesi, ölüm orucu nedeniyle yaşamını yitiren Ebru Timtik’in yanı sıra Barkın Timtik, Selçuk Kozağaçlı ve Ezgi Çakır haricinde 14 avukata verilen hapis cezalarını onadı.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (PACE) raportörleri, 22 Eylül 2020'de, 14 avukata ağır hapis cezalarını onaylama kararı da dahil olmak üzere bir dizi endişe verici gelişmenin ardından Türkiye'deki avukatların durumuna ilişkin endişelerini dile getirdi.
5 Ekim 2020'de, 18 avukata 159 yıldan fazla ceza verildiği ve kararın Yargıtayca da büyük çoğunlukla onandığı dava, Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. AYM başvurusunda, Anayasa'nın 36. maddesi ile AİHS'nin 6. maddesinde düzenlenen “adil yargılanma hakkının” ve Anayasa'nın 26. ve 34. maddeleri ile AİHS'nin 10. ve 11. maddelerinde düzenlenen “ifade, toplanma, gösteri yapma ve örgütlenme özgürlüğünün” ihlal edildiği ifade edildi.
2013 davası
Avukatlar hakkında 2013 yılında başlatılan soruşturmayla ilgili İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren yargılamada ise Cumhuriyet Savcısı 15 Kasım 2021'de mütalaasını açıkladı. Selçuk Kozağaçlı hakkında 30 yıla; Barkın Timtik hakkında ise 53,5 yıla kadar hapis cezası istedi. Tutuksuz yargılanan Avukat Taylan Tanay için de yakalama kararı çıkarılması ve Taylan'ın 56 yıla kadar cezalandırılması talep edildi. Mütalaada, sanıkların silahlı terör örgütü DHKP/C'nin üst yönetiminin talimatları ile kurulan ve faaliyet yürüten ve örgüt içerisinde "sporcular" olarak anılan Halkın Hukuk Bürosu'nda faaliyette bulundukları öne sürüldü.
ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile birlikte 22 kişinin tutuklu yargılandığı davada sanıklar, 17 Kasım 2021'de dördüncü kez hakim karşısına çıktı. İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada mütalaaya karşı beyanda bulunan Selçuk Kozağaçlı, iddianamedeki belgeleri hazırlayanların ya içerde ya da yurt dışına kaçmış olduğuna vurgu yaptı. Mahkeme heyeti, Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik'in tutukluluğun devamına karar verdi ve duruşmayı 5-6-7 Ocak 2022 tarihine erteledi.
Altıncı duruşmada, sekiz yıldır “varlığı, geçerliliği” tartışma konusu olan “dijital deliller”in ilk kez mahkemeye getirildiği açıklandı. Mahkeme, Selçuk Kozağaçlı ile Barkın Timtik’in tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı 23 Mart 2022'ye erteledi.
1 Haziran 2022'deki duruşmada da değişen bir şey olmadı. Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik ve Oya Aslan’ın tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Davada karar 1 Kasım 2022’de açıklandı. Selçuk Kozağaçlı’ya "örgüt üyeliği" ve "propaganda"dan toplam 13 yıl, Barkın Timtik’e ise "örgüt üyeliği", "propaganda", "görevi yaptırmamak için direnme” ve “Yasadışı gösteriye katılma” suçlarından toplam 20 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Davanın tutuklu sanıklarından Oya Aslan ise örgüt üyeliği suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Aslan’a, propaganda suçundan 6 defa ayrı ayrı 1 yıl, görevi yaptırmamak için direnme suçundan da 10 ay hapis cezası ve tutukluluğa devam kararı verildi.
Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı’ya “örgüt üyeliğinden” 6 yıl 3 ay hapis cezası verilirken propagandadan verilen cezada hükmün açıklanması geriye bırakıldı. Güray Dağ, Efkan Bolaç, Serhan Arıkanoğlu, Sevgi Özer Sönmez’e “örgüt üyeliğinden” 6 yıl 3’er ay hapis cezası verildi.
Gülvin Aydın’a “örgüt üyeliğinden” 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Güçlü Sevimli hakkındaki “örgüt üyeliği” suçlamasından 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Aydın ve Sevimli’ye propagandadan verilen cezada, hükmün açıklanması geriye bırakıldı. Şükriye Erden hakkında propaganda suçundan verilen cezada da hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verildi. Özgür Yılmaz hakkında propaganda suçundan ceza, Naciye Demir hakkında propaganda suçundan ceza ve ayrı ayrı hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verildi. Adil yargılanma talebiyle açlık grevine girdikten sonra yaşamını yitiren Ebru Timtik hakkındaki dava ise düştü.
Yargıtay başsavcılığı, 12 Mayıs 2023 tarihli tebliğnamede avukatlar Alper Tunga Saral, Güçlü Sevimli, Efkan Bolaç, Gülvin Aydın Savran, Güray Dağ, Metin Narin, Mümin Özgür Gider, Naciye Demir, Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, Oya Aslan, Özgür Yılmaz, Rahim Yılmaz, Selda Kaya, Serhan Arıkanoğlu, Sevgi Özer, Şükriye Erden ve Taylan Tanay hakkındaki mahkumiyet kararının istinaf mahkemesi tarafından incelenmesi gerektiğini belirtti. Tebliğnamede, Barkın Timtik ve Selçuk Kozağaçlı’ya ‘terör örgütü propagandası yapma’ suçundan verilen mahkumiyet kararının da aynı şekilde istinaf mahkemesi tarafından incelenmesi gerektiği aktarıldı.
6 Şubat 2024'te, ÇHD üyesi dört avukat, İstanbul Adliyesi'ne yönelik silahlı saldırının ardından ofislerinin kapısı kırılarak gözaltına alındı. Savcılık sorgularının ardından tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen Genel Merkez Yöneticisi Av. Betül Vangölü Kozağaçlı ve ÇHD üyeleri Av. Seda Şaraldı ve Av. Didem Baydar Ünsal tutuklandı. Tutuklanan avukatlar TCK 309. Madde'yi ihlal ile suçlanıyor.
ÇHD Davası'na gözlemci olarak katılmış, Avrupa Barolar Birliği ve İtalya Barolar Birliği'nin de içinde bulunduğu, yurtdışından 22 hukuk kurumunun hazırladığı nihai raporun Türkçesi için cagdashukukcular.org adresine ziyaret edilebilir.
-
Detaylı bilgi için bkz. Av. Tora Pekin, “Akbabanın Üç Günü”, Express Dergisi 2018 Güz Sayısı